Roşi Kasım

1887’de doğdu.

Osmanlı zamanında yaşadı.

İngiliz sömürüsünü gördü.

IŞİD evinden yurdundan etti.

Iraklı asırlık çınar, uzun ömrün sırlarını veriyor.

Roşi Kâsım, resmi belgelere göre 1887 yılında dünyaya gelmiş Iraklı Ezidi bir kadın… Asırlık bir çınar…

Derin bir hafızaya sahip. Osmanlı dönemini, İngiliz sömürüsünü görmüş. IŞİD, ülkenin kuzey ve kuzeybatısının büyük bir bölümünü kontrol altına aldıktan sonra Ninova’daki evinden çıkarılmış. Şimdilerde ise Irak’ın Duhok kentindeki bir kampta yaşıyor.

Asırlık Roşi ninenin sağlığı yerinde. Hala siyah kalmayı başarabilmiş saçları dikkat çekici. Her gün Kürtçe türküler dinlemek en büyük zevki. Radyoda yerel kanallardan Kürtçe haberleri ve türküleri ilgiyle takip ediyor. Yumurta ve balık başta olmak üzere yeşillik ağırlıklı beslenmeyi seviyor.

Roşi Irak’ın en yaşlı kadını olarak biliniyor. Öyle ki, ailesi onu dünyanın en yaşlı kadını olduğunu iddia ederek “Guinnes” rekorlar kitabına dâhil etmek için uğraşıyor.

Folklorik Kürt şarkıları dinlemeyi seviyor

El Cezire Arapça’da yayınlanan röportajında Roşi Kasım şunları söylüyor:

“Adım ‘Roşi Kasım Hüseyin Halife.’ Tam 133 yaşındayım.

Eskiden Sincar’ın bir köyünde yaşıyorduk.

Ama IŞİD yaşadığımız yeri istila edince maalesef göç etmek zorunda kaldık.

Şimdi ben ve ailem Duhok’taki Kabarto mülteci kampında yaşıyoruz.

Bana saçlarımın bugüne kadar nasıl siyah kaldığını soruyorsun.

Babam 90 yaşındaydı onun da saçları beyazlamamıştı. Halam da aynı şekilde, 80 yaşındaydı saçı hala simsiyahtı.

Bizim köyde erkeklerin de kadınların da saçları beyazlamıyor. Belki bunun sebebi beslenme şeklimizdir. Çünkü biz genelde bitkisel besleniriz. Asıl yemeğimiz bunlardır.

Bunun için hayatım boyunca saçım hiç beyazlamadı.

Devamlı şarkı dinlerim. Kendi kendime de mırıldanırım. Özellikle eski folklorik Kürt şarkılarını dinlemeyi çok severim.

Eşim bana devamlı kasetler getirirdi. Ben de ondan şarkılar dinlerdim. Özellikle Hıdır Fakir’in şarkılarını çok severdim.

Hepsi öldü. Eşim de… Ama hatıraları hala zihnimde canlı…

Eski evlilikler şimdikilerden farklıydı.

Hayatlarımız, şartlarımız daha basitti. Ben evlendiğimde mihrim, biraz kumaş parçası ve birkaç ayakkabıydı sadece.

Eskiden altınlar, böyle süsler yoktu. Ailemin yaşadığı yerde evlenen katıra biner giderdi.”