Amerika

ABD’nin Filistin üyeliğine veto kararı BM'nin işlevini de tartışmaya açtı

Uluslararası Ceza Mahkemesinde (UCM) görev yapmış Müslüman ülkelerden ilk avukat Hassan Aslam Shad, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde (BMGK) Filistin'in tam üyeliğini ABD'nin veto etmesinin ardından BM'nin anlamını yitirdiğini söyledi.

Abone Ol

ABD'nin BMGK'de Filistin'e yönelik karar tasarısını veto etmesini  değerlendiren Shad, kararın mevcut küresel güç dinamikleri ve genel olarak küresel dünya düzeni üzerinde çok olumsuz bir etki yaptığını kaydederek, ABD'nin İsrail'i uluslararası sorumluluk ve hesap verebilirlikten sürekli olarak koruduğuna işaret etti.

BMGK daimi üyesi tüm ülkelerin veto yetkisini kendi politik menfaatleri doğrultusunda kullandığının altını çizen Shad, "Eğer insanlığın temelleri hakkında anlaşamıyorsanız, o zaman Birleşmiş Milletler gibi herhangi bir uluslararası kurumun ne anlamı var?" dedi.

Shad, ABD'nin Filistin'in tanınmasını veto etmesi sonucunda Birleşmiş Milletlerin itibarı ve etkinliğinin daha da zedelendiğini kaydederek, "Dünya açıkça görebiliyor ki Birleşmiş Milletler gelinen noktada artık pek bir anlam ifade etmiyor. Birleşmiş Milletlerin bir parçası olan ve bağımsız olarak çalışan insani kuruluşlar bile bilinçli olarak İsrail tarafından hedef alınıyor." diye konuştu.

"Eğer İsrail durmazsa tüm uluslararası kurumlar gereksiz hale gelecek"

Shad, Filistin'in BM'ye tam üyeliği istenilen karar tasarısını ABD'nin veto etmesinin adil olmayan bir küresel dünya düzeni algısına daha da önemli ölçüde katkıda bulunacağından bahsederek, "Ne yazık ki, küresel dünya düzeni şu anda tamamen parçalanmış durumda. Son 7 ayı göz önüne alırsak, İsrail benzersiz bir cezasızlık yaşadı. Batı dünyası, İsrail'in eylemlerini savunma gayreti içerisinde." dedi.

BM'nin parçası olan ve bağımsız çalışan insani kuruluşların da Gazze'de İsrail saldırılarının hedefi olduğunu hatırlatan Shad, "BM olarak sayıda personellerini kaybettiler ve yine de BM bunu durduramadı. Bunun arkasında basit bir neden var, o da BM kararlarının uygulanmasının üye devletlere bağlı olması. Eğer İsrail ve ABD bu noktada durmazlarsa, o zaman inanıyorum ki o gün çok uzak değil, tüm bu uluslararası kurumlar tamamen gereksiz hale gelecek." dedi.

Avukat Shad ayrıca, bu kuruluşların katliamları durdurma yeteneğinin olmamasının dünyanın bu kurumlara olan tüm güvenini kaybettiği anlamına geleceğini vurguladı.

Filistin'in BM'ye üyelik başvurusu

Filistin, 2011'de BM'ye tam üyelik başvurusu yapmış ancak BMGK'de gereken desteği alamamıştı. Filistin 2012 yılında BM "daimi gözlemci statüsü"ne kavuşmuştu.

Filistin'in BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, 2 Nisan'da, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'e mektup göndererek, üyelik başvurularının yeniden ele alınması talebinde bulunmuştu.

Guterres de 3 Nisan'da BMGK'ye mektup yazarak, Filistin'in talebinin gündeme alınması çağrısı yapmıştı.

Filistin'in BM'ye tam üyeliği için BMGK'de müzakereye açılan karar tasarısı, daimi üye ABD'nin vetosuyla reddedilmişti.

ABD'nin "hayır" oyu kullandığı tasarıya, İngiltere ve İsviçre "çekimser", Rusya, Çin, Fransa, Cezayir, Malta, Ekvator, Guyana, Slovenya, Sierra Leone, Mozambik, Güney Kore ve Japonya "evet" oyu vermişti.