ABD’ye göre FETÖ elebaşı artık ‘din adamı’ değil

Abone Ol

ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan "Terörizm 2019 Ülkeler Raporu"nda, terör örgütü İŞİD’in dünyanın çeşitli yerlerinde terör saldırıları düzenlemeye odaklanan global bir ağa dönüşmeye başladığı belirtildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı, her yıl açıkladığı terörizm ülkeler raporunun 2019'a ait versiyonunu yayımladı.

İŞİD ile mücadeleye geniş yer ayrılan raporda, ABD ve ortaklarının, uluslararası terör örgütü İŞİD’in yenilmesi ve yok edilmesinde büyük rol oynadığı vurgulandı.

Bununla beraber raporda, Suriye ve Irak'da kalıcı bir hezimete uğratılan DEAŞ'ın artık belli bölgelerde hakimiyet sağlamak yerine dünyanın çeşitli bölgelerinde saldırılar düzenleyen global bir terör ağına dönüşmeye başladığı ifade edildi.

Ayrıca ABD'nin Irak ve Suriye'de ele geçirilen İŞİD militanlarının ait oldukları ülkelere yargılanmak üzere gönderilmesi konusunda yoğun çaba sarfettiği vurgulanırken, özellikle Avrupa ülkelerine, vatandaşı olan örgüt üyelerini geri almaları ve yargılamaları çağrısında bulunuldu.

Diğer yandan raporda, ABD'nin El Kaide ve ilişkili grupların etkisiz hale getirilmesi için yaptığı çalışmalara 2019 yılında da devam ettiği belirtilirken, El Kaide'nin özellikle Usame bin Ladin'in oğlu Hamza bin Ladin'in öldürülmesiyle ciddi bir gerileme yaşadığı ileri sürüldü.

Buna rağmen örgütün özellikle Afrika ve Orta Doğu'da terör faaliyetlerine hala devam ettiği kaydedilirken, Afrika'da yoğunluk gösteren Eş-Şebab ve Suriye'de bulunan Tahrir el-Şam ile El Nusra için ise "tehlikeli terörist gruplar" tanımlaması yapıldı.

Türkiye bölümü

Raporun Türkiye bölümünde, Türkiye'nin içeride terör örgütü PKK, dışarıda da terör örgütü İŞİD ile mücadele ettiği vurgulanırken, özellikle İŞİD'e karşı verilen mücadelede aktif rol oynadığı belirtildi.

Diğer yandan PKK ve YPG'nin Türkiye sınırları içinde çeşitli terör eylemleri gerçekleştirdiği kaydedilen raporda, son 2 raporda yer verilmeyen "Türkiye'nin YPG'yi PKK'nın uzantısı olarak gördüğü" ibaresine bu kez yer verilmesi dikkati çekti.

Raporun Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) değinilen kısmında ise Türkiye'nin FETÖ'yü "terör örgütü" olarak tanımladığı ve bu kapsamda yurt içinde ve yurt dışında yoğun tutuklamalar gerçekleştirdiği belirtilirken, örgütün ABD'nin terör örgütleri listesinde olmadığına vurgu yapıldı.

Öte yandan, geçen yılki raporda FETÖ elebaşı Fetullah Gülen için yapılan "sürgünde din adamı" tanımından din adamı ifadesinin kaldırıldığı görüldü.

Suudi Arabistan ve UAE'ye övgü

Raporun Suudi Arabistan bölümünde ise Riyad yönetiminin terörizm ve radikal gruplar ile mücadele konusunda ABD ile yakın iş birliği yaptığı ve özellikle İran ve Hizbullah örgütüne karşı etkili adımlar attığı belirtilirken, diğer taraftan ülke içinde terör suçlamalarıyla bir çok muhalif aktivist ve din adamını tutuklamasına da vurgu yapıldı.

Bunun yanı sıra raporda insan hakları ve terörizm ile mücadelede övülen Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan'ın, Yemen ve diğer ülkelerdeki silahlı örgütlerle yaptığı iş birliğine yer verilmedi.

Çin'in terör bahanesine vurgu

Raporun Çin bölümünde, Çin Komünist Partisinin "terörle mücadele" adı altında özellikle Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yoğun izleme ve takip faaliyetlerinde bulunduğu kaydedilirken, "Çin hükümetinin terörle mücadeleye yönelik kitlesel izleme ve kontrol, sansür, dini ve etnik azınlıkların asimilasyonu gibi baskıcı yaklaşımı insan haklarını göz ardı ediyor." değerlendirmesinde bulunuldu.

Çin'in bu faaliyetlerinde "Doğu Türkistan İslami Hareketi" grubunu mazeret olarak gösterdiğini, ancak bu grubun hala aktif olduğuna dair güvenilir bir delil olmadığı vurgulanan raporda, "Çin hükümeti, terörizm bahanesiyle Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki toplama kamplarında 1 milyondan fazla Uygur, etnik Kazak ve diğer Müslüman azınlık grup üyelerini gözaltına aldı." ifadelerine yer verildi.

Terörü destekleyen ülkeler bölümü

Raporun "Terörizmin Devlet Sponsorları" bölümünde ise geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da İran, Sudan, Suriye ve Kuzey Kore, "terör sponsoru" kategorisinde yer aldı.

Raporda, Kuzey Kore'nin nükleer silahlarla bölgeyi ve komşularını tehdit etmesinin yanı sıra başka ülke sınırlarında suikastlar düzenlettiği ileri sürüldü.

Raporda İran'ın bölgede ve dünya genelinde terör örgütlerine maddi kaynak aktararak zararlı faaliyetlerine devam ettiği belirtilirken, "1984'ten beri terör destekçi ülke olarak belirlenmiş olan İran, Lübnanlı Hizbullah ve Gazze'deki terör gruplarının yanı sıra Suriye ve Irak'taki çeşitli grupları destekleyerek, 2019'da da terör bağlantılı faaliyetlerine devam ediyor." değerlendirilmesinde bulunuldu.

Türkiye’den rapora tepki

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, ABD Dışişleri Bakanlığınca yayımlanan "Terörizm 2019 Ülkeler Raporu"nda, YPG'nin PKK ile aynı terör örgütü olduğunun üstünün örtülmeye çalışıldığına dikkati çekerek, "Bu yaklaşım, YPG'nin terörist kimliğinin açıkça vurgulanmasından kaçınılması anlamına gelmekte, dahası ABD'nin bu terör örgütüyle iş birliğini teyit etmektedir." ifadesini kullandı.

Aksoy, ABD Dışişleri Bakanlığının 2019 Yılı Terörizm Raporu hakkında Bakanlığa yöneltilen bir soruya, yazılı yanıt verdi.

Raporda, Türkiye'nin DEAŞ'la mücadelesinin ve yabancı terörist savaşçıların (YTS) hareketlerinin önlenmesi konusundaki çabalarının yansıtıldığını belirten Aksoy, PKK'nın içeride ve dışarıda Türkiye'nin çıkarlarına yönelik terörist saldırılarının devam ettiğinin vurgulandığına dikkati çekti.

Aksoy, Türkiye'nin "güvenlik güçleri, DEAŞ'la göğüs göğüse mücadele veren yegane ülke" olduğunun altını çizerek, "Ayrıca, (Türkiye) YTS hareketlerinin önlenmesinde sorumluluklarını yerine getirerek, uluslararası toplumun güvenliğine ciddi katkı sağlamaktadır. Diğer taraftan Türkiye, terör örgütleriyle mücadelede sınırları ötesinde gerçekleştirdiği operasyonlarda sivil can kayıplarının oluşmaması için her zaman azami tedbirleri almaktadır." değerlendirmesinde bulundu.

"YPG'nin PKK ile aynı terör örgütü olduğunun üstü örtülmeye çalışılmaktadır"

Sözcü Aksoy, şunları kaydetti:

"Raporda, ülkemizin YPG'yi PKK'nın Suriye'deki kolu olarak değerlendirdiği belirtilerek, YPG'nin PKK ile aynı terör örgütü olduğunun üstü örtülmeye çalışılmaktadır. Bu yaklaşım, YPG'nin terörist kimliğinin açıkça vurgulanmasından kaçınılması anlamına gelmekte, dahası ABD'nin bu terör örgütüyle iş birliğini teyit etmektedir.

Öte yandan PKK ve YPG'nin aynı örgüt olduğuna ilişkin ABD'li yetkililerin, askerlerin ve kurumların açıklamaları da ortadadır. ABD'nin bir terör örgütüyle mücadele ederken, başka bir terör örgütüyle iş birliği yapmasının doğru olmadığını artık anlaması gerekmektedir."

"Hain terör örgütüne (FETÖ) ilişkin ortaya konulan onca kanıt yine görmezden gelinmiştir"

Raporda, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) terör örgütü niteliğinin önceki yıllarda olduğu gibi sorgulandığına ve Türkiye'nin FETÖ ile mücadelede aldığı meşru tedbirlerin eleştirildiğine işaret eden Aksoy, "Bu durum, ABD'nin 15 Temmuz hain darbe girişimini görmezden gelen tutumunun halen devam ettiğinin kanıtıdır. Hain terör örgütüne ilişkin ortaya konulan onca kanıt yine görmezden gelinmiştir." ifadelerini kullandı.

Bu anlayışın, 251 masum vatandaşın şehit edildiği 15 Temmuz hain darbe girişiminin arkasındaki FETÖ'ye karşı Türkiye'nin verdiği mücadelenin "idrak edilmek istenmediğini" gösterdiğini vurgulayan Aksoy, "Raporda bahsi geçen tedbirler, Türkiye tarafından terör örgütü FETÖ ile mücadelede hukuk zemininde alınmış önlemlerdir." değerlendirmesinde bulundu.