İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuştu.

"FİKİR BİRLİĞİNE SAHİBİZ"

6 siyasi parti olarak buluşmamızın ortak noktası budur. Siyasette durduğumuz yerler farklı, gündem karşısında aldığımız tavırlar farklı. Ama tüm farklılıklarımıza rağmen ortak görüşlerimiz var. Mesela güçlendirilmiş parlamenter sistemin esasları için fikir birliğine sahibiz. Siyasi ahlak yasası çıkarılması için fikir birliğine sahibiz. Merkez Bankası'nın bağımsızlığı konusunda fikir birliğine sahibiz. Demokrasinin işletilmesi, kuvvetler ayrılığının tesisi için fikir birliğine sahibiz."

"İHRACATI ÇOĞALTMAK İSTİYORMUŞ"

Ekonomik sıkıntılara değinen İYİ Parti lideri, "Ülkemiz dört işlemi bilmeden ekonomi yöneten bir çapsızlığın elinde perişan oluyor. Bay kriz ve arkadaşları saçmalama konusunda birbirleriyle yarışır hale geldi. Memleketin gençleri iş bulamadıkları için yurtdışına gitmek zorunda kalırken, Ulaştırma Bakanı 'Yurtdışına mühendis ihraç eder konuma geldik' diyor. Patronu da doktorlara 'Defolun gidin' diyor. Meğer ihracat rakamlarını çoğaltmak istiyormuş. Beyin göçünü engellemek yerine gençlerimiz gitsin diye ellerinden geleni yapıyor.

“MİLLETİMİZ PAHALILIĞIN ALTINDA EZİLİYOR”

"Mühendis ihraç edip çoban ithal ediyorlar, doktor ihraç edip maraba ithal ediyorlar. Kendi gençlerini yoksulluğa mahkum edenler ülkeyi mülteci kampına dönüştürüyor. Enerji Bakanı 278 bin kişinin elektriğinin kesik olmasıyla övünüyor. 1 milyon kişinin temel ihtiyaçtan yoksun olduğunu savunuyor.

Milletimiz her gün pahalılığın altında eziliyor. Asgari ücretliler, emekliler açlık sınırı altında hayatta kalmaya çalışıyor. Ama Nebati Bakan 'Gerekirse gemileri karadan yürütürüz' diyor. Artık 'yürüttürmeyeceğiz' demiyor. Enflasyonu, doları düşürebiliyor, gençlere iş bulabiliyor mu, EYT'yi, 3600 ek göstergeyi çözebiliyor mu, elektrik-doğalgaz faturalarını indirebiliyor mu, bayram ikramiyelerine iyileştirme yapabiliyor mu, hayır."

“KAHROLSUN İSTİBDAT, YAŞASIN HÜRRİYET”

Gezi Parkı davası kararı hakkında konuşan Akşener şunları söyledi:

"27 Mayıs 2013 tarihinde İstanbul'da ağaçların sökülmesiyle başlayan olayların üzerinden 9 yıl geçti. Ağaçların sökülmesi son damlaydı. Bu 9 yıllık sürecin her bir anı müstemleke valisi gibi ülke yöneten bir zihniyetin uygulamalarıyla geçti. Gezi başlangıcından bay krizin provokasyonlarıyla geçen süreçte gençlerimizin o dönem yaklaşık 10'uncu yılında olan müstemleke yönetimine karşı bir duruş, direnişti.

Bu direniş, AK Parti'nin FETÖ ile el ele vererek milli varlığımıza kast etmesine karşı yapılmıştı. Cumhuriyetimizi tek adama mahkum etmek isteyenlere karşı duvar olmuştu. Gençlerimiz uğruna ölecekleri vatanları Sayın Erdoğan’ın inşaat baronlarına peşkeş çekilmesin diye, gurur duydukları devlet bir avuç meczupun elinde parçalanması diye gerçekleşmişti. Gezi, milli şuurun da ayağa kalkmasıdır.

Atalarından aldıkları yetkiyle, dardaki milletin gözünü açma mücadelesidir. Sayın Erdoğan'ın Gezi direnişine iyi gözle bakmasının imkanı yoktur. Gezi kelimesinden hep korkmuştur. Bu sebeple bugün bile yemin etmiş gibi şahsi bir intikam kovalamaktadır. 9 yıl sonunda bugün milletimizin her bir ferdinin keyfi kararlarla düşman ve hain ilan edildiği, millet ve memleket soyulurken garibanın bir kuru ekmeğe mahkum edildiği bir istibdatın içindeyiz. Hiçbir gayrimeşruluktan yasallık çıkarılamaz. Hiçbir Türk evladı istibdata boyun eğmez. 'Yaşasın hürriyet, kahrolsun istibdat' diyen cesurlarla doludur.

OSMAN KAVALA MEVCUT YASALARLA AKLANMIŞTIR”

Dün saray tiyatrolarıyla galası yapılan Osman Kavala kararı binlerce yargı trajedisinden sadece birisidir. Bugün, meselemiz Osman Kavala değildir. Osman Kavala mevcut yasalarla zaten aklanmıştır. Bugün meselemiz milletimizin her bir ferdinin kısıtlanamaz, devredilemez temel haklarının, insanca yaşama arayışlarının elinden alınmasıdır. Bugün meselemiz istibdat karşısında hürriyet için dik durabilme meselesidir. 1908'deki ruh neyse Gezi de odur. Meşruiyeti yıkmaya çalışanların karşısında duran irade neyse Gezi de odur.