"Sömürge ve Apartheid’ın Olmadığı Özgür Filistin Kongresi"nin, Viyana Belediyesine ait bir konferans salonunda yapılmasına son anda izin verilmedi. Bunun üzerine konferans, organizatörlerin yedekte tutuğu bir düğün salonunda yapıldı.
Kogrenin organizatörlerinden aktivist Willhelm Lagthaler, basına yaptığı açıklamada, belediyeye ait konferans salonun son anda iptal edilmesinin "Viyana tarzı engelleme yöntemi" olduğuna dikkati çekerek, aldıkları tedbir sayesinde kongreyi yapabildiklerini ifade etti.
Lagthaler, Almanya’nın başkenti Berlin’de 12 Nisan’da yapılması planlanan Filistin Konferansı’nın polis tarafından sonlandırılmasını hatırlatarak, Viyana’da böyle bir yöntemden ziyade dolaylı yollara başvurulduğunu, kendilerinin de buna göre tedbirler aldıklarını anlattı.
Uluslararası alanda tanınmış konuşmacılar söz aldı
Kongrede, İsrail Ulusal Meclisi Knesset’in Filistinli eski milletvekili Hanin Zuabi, Filistin asıllı İngiliz gazeteci ve yazar Azzam Tamimi, Güney Afrikalı eski siyasetçi ve senarist Andrew Feinstein gibi tanınmış isimler konuşmacı olarak katıldı.
Filistin direnişinin ele alındığı ilk panelde konuşan Filistin asıllı İngiliz gazeteci ve yazar Azzam Tamimi, Filistinlilerin yıllardır direniş sergilediğini ve bu direnişin "terör" olarak nitelendirilmek istendiğini ancak 7 Ekim sonrasında bu direnişe ilişkin dünyanın algısının değiştiğini ifade etti.
Tamimi, 7 Ekim’in Filistin direniş tarihinde önemli bir dönüm noktası olduğunu, yıllarca Filistin direnişinin bir toprak kavgası, Müslümanlar ve Yahudiler arasındaki bir gerilim olarak tanımlanmak istendiğini ancak bunun tarihi gerçeklikle bağdaşmadığını belirterek, "Filistin direnişinin Siyonizm ideolojisine karşı özgürlük ve izzet direnişi" olduğunu dile getirdi.
"Batılı gençler Filistin davasının yanında yer alacaklar"
Batılı ülkelerdeki yöneticilerin 7 Ekim sonrası gençlerin, öğrencilerin Filistin direnişine ilişkin hakikatleri daha iyi görmesinden dolayı korktuklarını belirten Tamimi, "Londra, Washington, Paris, Berlin, Batı dünyasının tamamındaki yöneticiler, karar alıcılar korkuyorlar. Çünkü 10 yıl sonra onların çocukları göreve geldiğinde, dünyayı farklı göreceklerinden korkuyorlar. Onların çocukları adalet ve Filistin’in yanında yer alacaklar." görüşünü paylaştı.
"Filistin direnişi, ülkeyi terk etmemek anlamına geliyor"
Filistin'in Viyana Büyükelçisi Salah Abdel Şafi ise etnik temizlik yapmak isteyen Siyonist düşmanın hedefine ulaşmasını önlemek için yürütülen mücadelenin adının "Filistin direnişi" olduğunu söyledi.
Şafi, İsrail’in kurulduğundan bugüne kadar Filistin halkını yerinden etmeye çalıştığını belirterek, "Bu bağlamda direniş her yönüyle, Filistinlilerin kendi ülkelerinde yaşamalarını sağlamak ve ülkelerini terk etmemeleri için çaba sarf etmek anlamına geliyor." dedi.
Eski Knesset milletvekili Hanin Zuabi de 7 Ekim sonrasında yalnız Filistin’in özgürlüğünün değil dünyadaki bütün adeletsizliklerin konuşulmaya başlandığını ifade etti.
Zuabi, "İsrail, Hamas’a karşı değil Filistin halkına karşı savaşıyor. Bu çok açık. İsrail, Filistinlilerin varlığını kendisi için bir tehdit olarak görüyor. Gazze, Batı Şeria ya da Kudüs, neresi olduğunun bir önemi yok. İsrail içinde 1,5 milyon Filistinli yaşıyor ve bugüne kadar hiçbir zaman taş atmadılar ama buna rağmen İsrail onları tehdit olarak görüyor." değerlendirmesinde bulundu.
Yunanistan’ın Mera25 Partisi'nin lideri Yanis Varufakis’in çevirim içi olarak katıldığı kongrede, yarın da İsrailli tarihçi ve profesör Ilan Pappe’nin çevirim içi olarak konuşma yapması bekleniyor.
Başta Avusturya Yahudi Cemaati olmak üzere ülkedeki çeşitli siyasi aktörler, Filistin Kongresi'nin yasaklanması için polise baskı yapmıştı.