Beyrut'ta 300 ibinden fazla ev yıkıldı ve çok daha fazlası hasar gördü. 2 bin 750 ton Amonyum Nitrat (bin ton TNT'ye eşdeğer) ateş aldı ve II.Dünya Savaşı'nın sonundan bu yana en büyük patlama yaşandı. İsrail'i, Hizbullah'ı veya CIA'yı suçlayan pek çok teori, Lübnan'ın başkenti Beyrut’ta dillendiriliyor. Peki bu patlama kimin işine yarar?
Moldova bayrağını taşıyan Rhosus adlı kuru yük gemisi, Gürcistan'dan Mozambik'e, diğer ticari malların yanısıra, Fabrica de Explosives'e gönderilen 2 bin 750 ton Amonyum Nitrat taşıyordu. Bu gönderi için Banco Internacional De Mozambique tarafından ödeme yapıldı. 20 Kasım 2013 tarihinde Beyrut'ta tarım makinelerini boşaltmak için durdu, Mozambik'e giderken Lübnan'dan Ürdün'e mal yüklemesi bekleniyordu.
Limandaki inceleme sonucu geminin yelken açmaya uygun olmadığı sonucuna varıldı ve Lübnanlı yerel yetkililer, Rhosus'un yelken açmasını engelledi. Liman görevlileri de kargoyu, 12 numaralı Liman Deposuna boşalttı ve daha sonra armatör firma tarafından ödenmeyen faturalar nedeniyle, Lübnan kargoya el koydu.
Amonyum Nitrat, özellikle patlayıcı karışımların bir bileşeni olarak birçok özelliğe sahip. Avrupa Gübre Üreticileri Birliği'ne göre, bu maddenin patlatılması için ciddi ateşleyici bir etkiye ihtiyaç duyulur. Bu madde kuru, iyi havalandırılmış ve kapalı bir depolama alanında saklanmalıdır. Ayrıca, depolama alanındaki herhangi bir elektrik tesisatı amonyak buharına karşı dayanıklı olmalıdır.
2 bin 750 ton amonyum nitrat, altı yıldan fazla bir süredir Lübnan'daki depoda herhangi bir yer değiştirme veya yeniden satma planı olmadan tutuldu. Ayrıca seçilen depolama alanı, Lübnan gibi bir Akdeniz ülkesinin yaz mevsimindeki boğucu sıcağına maruz bırakıldı. Depolama alanı, uygun havalandırması olmayan metal konstrüksiyondan inşa edilmişti.
Geçen yıl, Ulusal Güvenlik Teşkilatı'na bağlı limanda çalışan Yüzbaşı Naddaf, amirini arayarak "12 numaralı depoda tehlikeli bir kargonun’’ depolandığını bildirdi. Amir, genç memura depoyla ilgili detaylı bir rapor hazırlamasını söyledi. Yüzbaşının raporu; "içerideki malzemelerin fotoğrafları ve içeride bir insanın rahatlıkla yürüyebileceği bir boşluk bulunduğunu bildirdi. İçerideki bu boşluk, art niyetli insanların veya hırsızların rahatlıkla hareket etmesine yetebilecek bir alan teşkil ediyor.
Patlamadan birkaç saat önce Beyrut limanındaki 12 numaralı depoda 2.750 ton Amonyum Nitrat depolanırken, 2014 yılından bu yana depoda bulunan amonyum nitrat çuvallarından birkaç santimetre uzaklıkta bir demirci çalışıyorken…
Lübnan limanı nasıl işliyor?
Liman üst düzey memurlar, gümrük müdürleri, idareciler ve güvenlik görevlilerinden oluşan bir tür yerel mafya tarafından kontrol ediliyor. Sorumlu her kişi, kendilerine dokunulmazlık ve koruma sunan bir siyasi lider tarafından atandı. Liman muazzam miktarda para üretiyor ve rüşvet, çalışanlar arasında pay ediliyor. Böylesi bir yozlaşma karşısında, depolama konusunda neler olduğu ve 2 bin 750 ton Amonyum Nitratın depolandığı koşullar hakkındaki bilimsel uzmanlığın çok az hesaba katıldığı artık açıkça biliniyor.
Aslında, limandaki birçok personelin yaptıkları işler için hiçbir eğitimi ve resmi yetkisi bulunmuyor. Yukarıda da değindiğimiz gibi, daha çok iltimas yoluyla ve siyasi bağlantılar yoluyla bulundukları konumu elde edebilmişler.
Öyle ki liman hareketlerinden ve işlemesinden sorumlu Gümrük ve Ordu İstihbarat Müdürü General S. için dahi durum böyle… Bütün bunlar göz önüne alındığında, geçtiğimiz salı günü olduğu gibi bir felaket meydana geldiğinde, gerçek sorumluları bulmak çok zor görünüyor.
Amonyum nitrat patlamasının koşulları nasıl ortaya çıktı?
4 Ağustos Salı günü yerel saat ile 15.00 sularında, depodaki potansiyel arızaları onarmak için bir demirciden tamirat yapması istendi. Demirci personele deponun tehlikeli içeriği hakkında bilgi verilmedi, sadece potansiyel bir yangına sebep olabilecek metal parçacıklarının yayılmasını önlemesi için uyarılmıştı. Personel Amonyum Nitrat çuvallarından birkaç santimetre uzakta çalışıyordu. Personelin işi bittiğinde (16.30-1700 sularında) depodan dumanların çıktığı görüldü.
Muhtemel bir yangın ihtimaline karşı itfaiyeye haber verildi. Ve18:08'de ilk patlama duyuldu, ardından bir dakika sonra ikinci patlama meydana geldi. İlk patlamanın ardından deponun içinde yangın çıktı. Yangın, tüm Amonyum Nitrat stoğunun patlaması ve bir vakum (negatif basınç) oluşturması için yeterli olan daha fazla ısıyı üretti. Sonuçta patlamanın baskısı, kentte çok sayıda can kaybına ve yıkıcı yıkıma neden oldu.
Demirciyi kim aradı ve bu iş için bir bütçe ayırdı? Amonyum Nitratın yanında kaynak yapmanın tehlikesi hakkında bilgilendirildi mi? 2 bin 750 ton Amonyum Nitrat neden altı yıldan daha uzun bir süre, hiçbir haklı sebep olmadan düzenleme dışı bırakılarak depoda tutuldu?
Patlama kime fayda sağladı?
Şu soru sorulmalı: "patlamadan kim yararlanacak?" Kazadan etkilenen bölge genel olarak Hizbullah’a muhalif olan ve iyi ilişkilere sahip olmayan toplumsal kesimin yaşadığı bir bölge.
Bu nedenle, Kendisine husumeti olmayan kesimin siyasi temsilcilerine zararı dokunabilecek bir bombalama eylemi, ne İsrail'in, ne de ABD'nin çıkarına gelir. Beyrut'un bu bölümünü “yeni bir Ortadoğu” ya da “yeni bir Lübnan” dayatma uğruna yok etmek de bir anlam ifade etmiyor, çünkü Hizbullah karşıtı nüfus şu anda her zamankinden daha zayıf ve Hizbullah'la karşı karşıya gelebilecek durumda değil. Fransa ve ABD de pandemi ve ekonomik zorluklardan ötürü bu bölgedeki nüfuzlarını arttırabilecek pozisyonda değiller.
Hizbullah'ın 12 numaralı depoda silah depoladığına dair spekülasyon da saçma ve temelsiz duruyor, çünkü Liman, güvenlik güçlerinin kontrol ettiği kameralarla sürekli gözetim altındaydı. Hizbullah elbette hem düşmanca hem de kendi kontrolü altında olmayan bir bölgede silah depolamayacaktır.
Aslında Hizbullah, şu anda eski Başbakan Refik Hariri'ye suikast düzenlenmesiyle ilgili davada Özel Mahkemenin kararını açıklamasını bekliyor. ABD, İsrail'i memnun etmek için Hizbullah'ın Lübnan'da artan nüfuzunu bu şekilde engellemeye çalışıyor ama işe yaramıyor. Nitekim ABD ve İsrail Suriye, Irak ve Lübnan'da Hizbullah’a karşı ellerinden gelen her şeyi denediler, ancak bu girişimlerde başarısız oldular. ABD, Suriye ve Lübnan'a sert yaptırımlar uyguluyor (Körfez ve Avrupa ülkelerinin şiddetli Lübnan mali krizine yardım etmesini engelliyor) ancak sonuç aynı: Hizbullah boyun eğmeyecek.
Sonuç olarak, özetlersek; Birçok "komplo teorisi" bu kazanın gerçekleriyle uyuşmuyor. Cehalet, beceriksizlik, kayırmacılık ve bürokrasi, insanların bir arada yaşamayı bir türlü başaramadığı bir başkent olan Beyrut'un bu kadar çok can kaybının ve yıkımının nedenleridir. Bu çok büyük bir ulusal trajedidir.
Lübnanlılar, batı ve doğudaki birçok yabancı ülkede mülk sahibi. Bu, aidiyet duygusunun eksikliğini ifade ediyor, çünkü burası seçilmiş politikacıların ülkenin tüm servetini toplayıp çaldığı, iktidarı kendi ellerinde tuttuğu ve oğullarına aktardıkları bir ülke.
*Elijah J. Magnier tarafından kişisel bloğunda yayınlanan bu makale, aslına sadık kalınarak Hasan Nurhan Çelik tarafından, ortadoguhaber.com adına tercüme edilmiştir.