Bosna Herseklilerin "Kapiya Katliamı" olarak da andığı olayın 29. yılında düzenlenen törene katılan kurban yakınları, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı ve Boşnak üyesi Denis Becirovic, Konseyin Hırvat üyesi Zeljko Komsic ve diğer siyasiler, katliamda hayatını kaybedenler anısına yaptırılan anıta çelenk bırakıp dua etti.
Komsic, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, katliamın birinci dereceden azmettiricisi ve sorumlusu olan dönemin Bosna Sırp Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanı Novak Djukic için hukukun tüm imkanlarının kullanıldığını söyledi.
Yaşanan katliamlar ve soykırım için bir fikir birliği gerektiğine dikkati çeken Komsic, Djukic'in hapiste olması için de bu fikir birlikteliğine ihtiyaç duyduklarını aktardı.
Tuzla Belediye Başkanı Zijad Lugavic ise şehirlerinin tarihindeki en üzücü günü andıklarını ifade ederek, "Gerçeğin ve adaletin kazandığına inanmak istiyorum, bunun kanıtı Srebrenitsa'daki soykırıma ilişkin Birlemiş Milletler (BM) kararıdır. Adaletin Djukic'e ve diğer suçlulara gerekeni yapacağından eminim. Sadece gerçeğe ve adalete olan bu inanç, ülkemizin müreffeh bir geleceğe sahip olmasına katkıda bulunabilir." diye konuştu.
Dönemin Tuzla Belediye Başkanı Selim Beslagic ise her yıl aynı hüzünle toplandıklarını dile getirerek, BM'deki Srebrenitsa kararının savaş suçlularının yaptıklarını silmek için kendilerine bir fırsat verdiğini vurguladı.
Hayatını kaybedenlerden Edina Ahmetasevic'in amcası Mirsad Ahmetasevic de yıllar geçmesine rağmen kurban yakınlarının adaletin yerini bulamayacağından şüphe ettiğini belirtti.
Ahmetasevic, suçluların cezasını çekmesinin insanları sakinleştirmek için memnuniyet verici olacağını ifade etti.
1995 yılında dönemin Bosna Sırp Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanı Novak Djukic'in emriyle Sırp Cumhuriyeti Ordusunun (VRS) Kapiya semtini bombalaması sonucu 71 kişi ölmüş, 124 kişi de yaralanmıştı.
Katliamın birinci dereceden azmettiricisi ve sorumlusu olan Sırp Djukic, Bosna Hersek Mahkemesi tarafından 20 yıl hapse mahkum edilmesine rağmen tedavi olacağı bahanesiyle gittiği Sırbistan'da özgür şekilde hayatını sürdürüyor.
