Belçika'da Flamanca yayımlanan ana akım gazetelerde köşe yazarlığı yapan, Filistin'le ilgili birçok kitabın yazarı Lübnan asıllı Abou Jahjah, partisinin Brüksel'deki genel merkezinde değerlendirmelerde bulundu.

Çocukluğunda İsrail zulmünü birebir deneyimlediğini belirten Abou Jahjah, "(İsrail) 1976 yılında benim köyümde katliam yaptı. Zar zor kurtulduk. Annem ve 6 aylık küçük kardeşimle vadilerden koşmak zorunda kaldık. Babamın hayatta olup olmadığını bilmiyorduk bile." dedi.

İsrail'in Lübnan'ı 1982'deki işgalinde de 11 yaşında olduğunu anlatan Abou Jahjah, "Şu ana kadar yaptıkları en kötü şeyin 1982'deki işgal olduğunu düşünüyorum ama bu kadarını (Gazze'de olup biteni) daha önce hiç görmemiştim." ifadelerini kullandı.

Abou Jahjah, 7 Ekim'den sonra mücadelelerine ilk olarak hukuk alanında başladıklarını dile getirerek, "İlk aşamada Gazze'de adaletin sağlanması ve Gazze Soykırımı'nın tanınması amacıyla '30 Mart' adlı bir hareket kurduk. İsrail ordusunda savaşarak Gazze'deki soykırıma katılan Belçika, Hollanda ve Fransız vatandaşlarına karşı yasal yollara başvurmaya başladık." diye konuştu.

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı'nın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında yakalama kararı başvurusunda bulunmasına değinen Abou Jahjah, şunları söyledi:

"Netanyahu, 'UCM protokollerini imzalamadık, bizi ilgilendirmiyor.' diyor ve geçiyor ama bir Belçika vatandaşına ya da Hollanda vatandaşına dava açtığımızda bu öne sürülemiyor. Belçika veya Hollanda, kendi vatandaşları üzerinde yargı yetkisine sahip. İkincisi, dokunulmazlık tartışması da olmuyor. Devlet başkanlarının dokunulmazlığı var ama Belçika vatandaşı bir asker bunu iddia edemez yani çok gerçekçi bir prosedür. Dolayısıyla elbette bunu yapmaya devam edeceğiz. Avukatlarımız buna odaklanmış durumda."

"Brüksel Parlamentosunun soykırımı tanımasının çok büyük yansımaları olacak"

Abou Jahjah, siyasi eyleme geçmeye karar verdiklerini dile getirerek, ilk olarak "Gazze Soykırımı"nı tanıyan kararı geçirecek çoğunluğu elde edebilecekleri parlamento bulmaya çalıştıklarını anlattı.

Avrupa'da bu tür kararların sık sık kabul edildiğine dikkati çeken Abou Jahjah, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Ne yazık ki bu fikre açık olabilecek pek çok siyasi parti bulunmasına rağmen Avrupa'da böyle bir karar için çoğunluğu elde edebileceğimiz bir parlamento yoktu. Tek gerçekçi olasılık Brüksel'di çünkü bu şehrin çok özel bir demografik yapısı var. Çok büyük bir Müslüman topluluğu var ve Filistin davasına açık başka topluluklar da var. Aslında oldukça Filistin destekçisi birçok siyasi parti var ancak bu siyasi partilerin hiçbirisi bunu kendi gündemlerine almak istemiyor. Biz de o parlamentoya kendimiz girip konuyu gündeme getirmeye karar verdik."

Abou Jahjah, amaçlarının "Gazze Soykırımı"nın Brüksel Parlamentosunda tanınması olduğunu dile getirerek, "Brüksel Parlamentosunun soykırımı tanımasının çok büyük yansımaları olacak çünkü bunu parlamento kararıyla kabul ettiğinizde Brüksel hükümeti, artık İsrail devleti ile işbirliğine devam edemez yani elde edilecek ilk zafer budur. İkincisi bu, Belçika düzeyinde bir tartışma başlatacak çünkü Belçika'nın federal hükümeti, bölgesel bir parlamentosunun İsrail'i boykot ettiğini görmezden gelemez. Üçüncüsü, Brüksel, Avrupa Birliği'nin (AB) başkenti olduğundan sembolik bir etki de yaratacaktır." ifadelerini kullandı.

"Bize oy verirlerse Gazze için somut bir şey yapmış olacaklar"

Fransa-İsrail maçında Filistin bayrağı açan Hoarau konuştu Fransa-İsrail maçında Filistin bayrağı açan Hoarau konuştu

Abou Jahjah, seçmenin oyuna hangi gerekçelerle talip olduğunu şöyle özetledi:

"Bize oy verirlerse somut olarak Gazze'deki durumla ilgili bir şeyler yapmış olacaklar. Parlamentoya girmemizi ve soykırımın tanınması yönünde bir kararı gündeme almamızı sağlayacaklar. Bu, diğer birçok ülkeye örnek olacak. Öncelikle Brüksel'deki hükümetimizi İsrail'le mali, siyasi, akademik işbirliğini durdurmaya zorlayabileceğiz."

İsrail'in Gazze'de "soykırım" yaptığının tanınmasının, bu ülke için büyük bir yenilgi olacağını savunan Abu Jahjah, "İsrail, kurulduğu günden bu yana soykırımın küllerinden doğan bir devlet olduğunu iddia ediyor. Bu, İsraillilerin Filistin halkına karşı işlediği suçları haklı çıkarmak için ileri sürdüğü en güçlü argüman oldu. İsrail'in soykırım yaptığı kabul edilirse bu, İsrail'in her zaman kullandığı tarihi bahaneyi etkisiz hale getirecek." diye konuştu.

"İsrail'in apartheid devleti olduğu ve soykırım yaptığı gerçeğini kabul ettirmemiz gerekiyor"

Abou Jahjah, bazı AB ülkelerinin Filistin devletini tanıma kararından memnuniyet duyduğunu söyledi.

"Ancak bence esas mesele bu soykırımı durdurmak, sorumluları adalet önüne çıkarmak veya onları uluslararası alanda tamamen tecrit etmek." diyen Abou Jahjah, sözlerini şöyle tamamladı:

"Rusya-Ukrayna örneğine bakarsak süper güç olmasına rağmen Rusya'yı izole edebildiler. İsrail'in bir apartheid devleti olduğu ve soykırım yaptığı gerçeğini kabul ettirmemiz gerekiyor. Bu nedenle İsrail'e normal bir devlet gibi yaklaşılamaz. Eğer bununla baş etmezsek Filistin devleti sadece kağıt üzerinde kalacak. Dolayısıyla sorunun temeli olan İsrail'in Filistin'i sömürgeleştirmesi ve işgaliyle ilgilenmemiz gerekiyor."