Türkiye

Çelik: Erken seçim söz konusu değil

Abone Ol

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında devam eden Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısına ilişkin basın toplantısı düzenledi.

Çelik, toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iç ve dış politika konuları ile ilgili kapsamlı değerlendirmelerde bulunduğunu, Teşkilat ve Yerel Yönetimler Başkanlıklarının sunum yaptığını söyledi. AK Parti'nin 7'nci Olağan Kongre Süreci'ne ilişkin bilgiler veren Çelik, "İlk olarak Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız bu pazar günü Şırnak İl Kongremize katılacaklar. Bizzat oraya gidecekler ve kongremize katılarak Şırnaklı kardeşlerimizle, Şırnak teşkilatımızla beraber olacaklar. Daha sonra ise Cumhurbaşkanımız, 24 Ekim'de Kayseri İl Kongresi'ne, 25 Ekim'de de Malatya İl Kongremize katılacaklar" açıklamasını yaptı.

Diyarbakır annelerinin nöbetinin 407'nci gününe girildiğini, bugüne kadar 160 ailenin eyleme katıldığını hatırlatan Çelik, "Akkuş ve Kaya aileleri son olarak evlatlarına kavuştu. Böylece evladına kavuşan aile sayısı 18'e yükselmiş oldu" dedi.

'YANGINLAR İLE İLGİLİ SORUŞTURMA DEVAM EDİYOR'

Hatay'ın Belen, İskenderun ve Arsuz ilçelerinde çıkan orman yangınlarına da değinen Çelik, "Burada PKK'lı bir grubun 'bunu biz yaptık' diyerek propaganda yapmaya çalışması alçakça bir şekilde, bu meselede acıların üstüne benzin dökmesi, bu acılara dönük sevinç ortaya koyması kuşkusuz lanetlenmesi gereken bir durumdur. İlk günden itibaren İçişleri Bakanlığımızın yetkilileri olayı takip ediyorlar. Türkiye'nin çeşitli yerlerinde silahlı terör eyleminin yanı sıra orman yangını çıkarmayı da bu PKK terör örgütü kendisine bir yöntem olarak seçtiğini daha önceleri duyurmuştu. Fakat Hatay ile ilgili olarak bize bu soruluyor, 'Elinizde bu şekilde bir şey var mı?' diye. Sadece soruşturmanın devam ettiğini söyleyebilirim. Herhangi bir sonuca ulaşıldığında yetkili makamlar açıklayacaktır" diye konuştu.

Terörle mücadele kapsamında Pençe Operasyonlarının güçlü bir şekilde devam ettiğini belirten Sözcü Çelik, "Güvenlik güçlerimize ve vatandaşlarımıza dönük bu terör saldırılarını gerçekleştirenler, komşu ve kardeş ülke topraklarından ülkemize sızıyorlar. Gönül isterdi ki komşu ve kardeş ülkeler, kendi topraklarında bu terör örgütlerini temizleyebilsinler, bertaraf edebilsinler ama bu söz konusu olmadığı zaman Türkiye'ye sınır ötesi harekat yapmaktan başka bir çare kalmamaktadır" mesajını verdi.

'KÜRT DÜŞMANI BİR ORGANİZASYON OLDUĞU AÇIK VE NET'

Söz konusu terör örgütlerini birtakım uluslararası güçlerin Türkiye'ye karşı kullandığına dikkat çeken Çelik, "PKK terör örgütünün tek ideolojisi Türkiye'ye düşmanlıktır. Onun dışında işte 'Kürtlerin iyiliğini istiyorum ya da Kürtler için mücadele ediyorum' gibi sözlerin baştan aşağı yalan olduğu ve tam tersine Kürt düşmanı bir organizasyon olduğu açık ve nettir. PKK terör örgütü gerek Irak'taki, gerek Suriye'deki yapılanmalarla Türkiye düşmanlığı isteyen herkese hizmet sunan kirli bir organizasyon halindedir. Kuşkusuz buna karşı da hem iç güvenlik açısından hem dış güvenlik açısından ülkemiz gereken cevabı verecek kudrete sahiptir" ifadelerini kullandı.

'ESNEK MODEL VAR, İSTEYEN VELİLER ÇOCUKLARINI GÖNDEREBİLİYOR'

Yüz yüze eğitimde ikinci aşamaya geçildiğine değinen Ömer Çelik, "Şimdi burada hijyen ve sosyal mesafe kurallarına uyma bakımından iyi bir standart geliştirildiğini görüyoruz. Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlıklarımız tarafından öğrencilerin ve öğretmenlerinin korunması hususunda iyi tedbirler alındı. Bilim Kurulu'nun tavsiye karaları çerçevesinde yönetilen süreçte öğrencilerimiz haftanın 2 günü okullarında olacaklar. Yüz yüze eğitimde grup sayıları, okulda kalış süreleri azaltılıyor. Tabii velilerimizin rızası çok önemli, velilerimizin evlatlarının geleceği için bu eğitimi aldırırken gönül rahatlığı içinde olması hepimiz için önemli. Burada esnek bir model var, isteyen velilerimiz çocuklarını gönderebiliyor, istemeyenlere de esneklik tanıyor ve çocuklar devamsız sayılmıyor" dedi.

Ermenistan'ın Azerbaycan'a dönük saldırısını lanetlediklerini ve süreci çok yakından takip ettiklerini hatırlatan Çelik, Ermenistan'ın Gence'ye bomba yağdırarak ve sivilleri öldürerek ateşkesi bozduğunu dile getirdi. Çelik, Ermenistan'ın bu saldırgan tavrına ses çıkarmayanların ve taraflara sadece itidal tavsiyesinde bulunanların, Azerbaycan'ın kendi topraklarını almak üzere mücadele verdiğinde sürekli ateşkes çağrısı yaptıklarına işaret etti.

'AZERBAYCAN'IN ALDIĞI HER TEDBİRİN ARKASINDAYIZ'

Yapılanların, çifte standardı gözler önüne serdiğini ifade eden Çelik şunları kaydetti:

"Söz konusu topraklar Azerbaycan toprağıdır, Azerbaycan Türkünün toprağıdır. Burada işgalci olan Ermenistan'dır. Karşımızda Ermenistan yönetimi, Paşinyan yönetimi haydut devlet gibi davranmaktadır. Bu haydut devlete karşı itidal çağrısı yapanlar, kendi toprakları için mücadele eden Azerbaycan birazcık mevzi kazandığı zaman hemen orada ateşkesi hatırlattılar. Ortada hukuk tanımazlık var, saldırganlık var, sivil kayıpları var. Minsk grubu adeta Ermenistan'ı ve Azerbaycan'ı eşit iki kefeye koymaya çalışıyor. Burada eşit iki kefe yok. Cenevre Sözleşmesi dahil, uluslararası hukuku açıkça ihlal eden Ermenistan tarafıdır. Ermenistan bir haydut devlet gibi Azerbaycan ordusuna, sivillere saldırmıştır. Azerbaycan ordusu da kuşkusuz bundan sonrasında gereğini yapacaktır. Bu hakkıdır. Biz Azerbaycan devletinin, Sayın Aliyev'in Ermenistan'ın bu saldırganlığına karşı, Azerbaycan topraklarını savunmak için, Azerbaycan Türkünü savunmak için aldığı her tedbirin arkasında olduğumuzu bir kere daha ifade ediyoruz. Güçlü bir şekilde destekliyoruz. Azerbaycanlı kardeşlerimiz nasıl ve ne şekilde isterlerse Türkiye onların yanında olmaya devam edecektir. Burada haydut devlet olan Ermenistan'a karşı sesini yükseltmeyenlerin, ateşkes çağrısı yapmaları zalim ve mağduru eşit kefeye koymaktır. Bu da hukukun açık bir ihlalidir. Azerbaycan'ın yanındayız. Bundan sonra da Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz."

'SAHADA DA CEVAP VERECEK KUDRETE SAHİBİZ'

Oruç Reis sismik araştırma gemisinin Doğu Akdeniz'de tekrar görev başına dönmesine yönelik tepkileri değerlendiren Ömer Çelik, farklı ülkelerden gelen açıklamaların Yunanistan Dışişleri Bakanlığı tarafından kaleme alınmış gibi olmasına vurgu yaparak, "Ne zamandan beri Yunanistan Dışişleri Bakanlığı tarafından kullanılan cümleler başka devletlerin açıklamalarının kes- kopyala- yapıştır yöntemiyle aynısı oldu? Biz kendi yetki alanlarımız içerisinde, kıta sahanlığımız içerisinde arama yapıyoruz. Bu Yunanistan'a 5 bin 600 kilometre uzaklıkta bir mesafe, Türkiye'nin anakarasına 15 kilometre uzaklıkta mesafe, tutmuşlar bununla ilgili olarak Türkiye tek taraflı olarak tansiyonu yükseltiyor, Türkiye burada istikrarsızlık unsuru oluyor gibisinden akıl ve mantıkla bağdaşmayacak birtakım yaklaşımlar gösteriyorlar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Atatürk'ün 'Yurtta Sulh, Cihanda Sulh' ilkesine bağlıdır. Biz Kurtuluş Savaşımızı verirken bile 'Yurtta Sulh, Cihanda Sulh' ilkesine bağlıydık. Ama karşımızda dayatmalarla bu ilkenin, diplomasinin, müzakerenin değerini bilmeyen, sürekli dayatmalarla Türkiye'nin ve KKTC'nin haklarını gasp etmeye çalışan bir güç varsa buna karşı da masada verdiğimiz cevaplar gibi sahada da cevap verecek kudrete sahibiz. Eğer birisi meselesini Türkiye ile masada çözmek istiyorsa, Türkiye'nin diplomatik kapasitesi en yüksek kapasitelerden bir tanesidir, diplomatik deneyimi dünyadaki sayılı ekollerden bir tanesidir" diye konuştu.

'ZORBALIK VE DAYATMA İLE ELDE EDİLECEK HİÇBİR ŞEY YOK'

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Masadan kaçan taraf olmayacağız' sözüne atıfta bulunan Çelik, "Her zaman da masadan kalkan değil, masada kazan kazan formülleri üreten bir diplomasi ekolüne sahibiz. Ama bunun yerine masayı, sahadaki fiili durumu desteklemek için istismar edenlere de göz yummayacak kadar büyük bir diplomasi tecrübemiz var. Dolayısıyla burada zorbalık ve dayatma ile elde edilecek hiçbir şey yok. Yunanistan'ın bunu anlaması gerekiyor. Ege'de, Doğu Akdeniz'deki tüm meseleleri biz kuşkusuz diplomasi yoluyla çözmek isteriz ama diplomasiyi nefes almak, Türkiye aleyhine birtakım organizasyonlar oluşturmak için bir istismar alanı olarak görenlere de sahada verecek cevabımız da var. Bu açıklamayı yapanların hepsine topluca söylüyorum. Bu konunun sizle ilgisi yok. Bu konunun Yunanistan ile de ilgisi yok. Kendi Mavi Vatanımız içerisinde hak ve menfaatlerimize, uluslararası hukuka uygun olarak aramaları gerçekleştiriyoruz. Bunun sizi ilgilendiren tarafı yok" dedi.

Yunanistan'ın Sevilla Haritası diye 'mantıkla bağdaşmayan bir paçavrayı' önlerine getirdiğini söyleyen Çelik, "Meis Adası'nı anakara gibi sayarak Meis Adası üzerinden 40 bin kilometrelik deniz yetki sahası üretmeye çalışıyor. O zaman bu mantıkla bakarsanız İyon Denizi'nin tamamı da Yunanistan'ın olur, Akdeniz'in tamamı da Yunanistan'ın olur. Böylesine saçma sapan bir şey olabilir mi? Hukukla bağdaşmadığını herkes biliyor ama ne diyorlar, siz buna karşı gelmeyin, o zaman tansiyonu yükselten taraf olursunuz. Türkiye'ye tansiyonu yükselten taraf diyenlerin hepsi, tansiyonu Yunanistan'ın yükselttiğini, Yunanistan'ın Doğu Akdeniz'de provokatör olduğunu çok iyi biliyor. Ama buna karşı bir mahalle dayanışması içinde seslerini çıkarmadıkları için bu şekilde konuşmaya devam ediyorlar" ifadelerini kullandı.

Kapalı Maraş'ın kullanıma açılmasının önemli tarihi gelişmelerden bir tanesi olduğunu kaydeden Çelik, bölgenin kullanıma açılmasıyla birlikte öne sürülen kaygıların da gerçeği yansıtmadığının görüldüğünü belirterek, "Herhangi bir güvenlik kaygısı oluşmamaktadır, orada herhangi bir şekilde mağduriyete yol açılmamaktadır. KKTC hükümetini destekliyoruz, çok doğru bir karar vermişlerdir. Yunan Rum tarafının Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararını ihlal ederek fiili bir durum yaratma işini burada da yapmaya çalıştıklarını görüyoruz. Üstelik kapalı Maraş'ın açılmasını BMGK kararının ihlali olarak sunuyorlar. Bu tamamen ciddiyetsizliktir. Hiçbir hukuki ve siyasi temeli olmayan bir açıklamadır. Dolayısıyla bu bölge Kıbrıs Türklerine aittir. Bu bölge üzerinde Kıbrıs Türklerinin söylediğimin dışında herhangi bir kimsenin bir şekilde bir müdahale hakkı söz konusu olamaz" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konudan haberdar olmadığını belirten Çelik, bu kadar tarihi bir dönemeçte bile Türkiye'nin en önemli meselelerinin ciddiyetsiz bir şekilde takip edildiğini bildirdi. Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'ın istikşafi görüşmelerin kesilmesini Türkiye'nin kusuruymuş gibi göstermesini eleştiren Çelik, "Görüşmeler Yunanistan'ın talebi üzerine durduruldu, ayrıca istikşafi görüşmelerde iki ülke arasındaki birbiriyle bağlantılı tüm konuların çözüme bağlanması hedeflenmişti. Şimdi bir kere daha müzakere masasından kaçmak için bahaneler üretiyor Yunanistan Dışişleri Bakanı. Tabii Yunanistan'ın tüm bu süreç varken, müzakereden bahsederken, masadan bahsederken herkes, geldiğimiz noktada milli günümüzde Yunanistan'ın tatbikat düzenlemesinin ne kadar provokatif olduğunun altını bir kere daha çiziyoruz. Burada Türkiye haklı davasını sonuna kadar savunacaktır, kendi mavi vatanımızda verecek bir damla suyumuz söz konusu değildir. Müzakere isteyenler için Türkiye müzakere masasını her zaman en güçlü zemin olarak görmektedir ama müzakere istemeyenler için de sahada tavizsiz bir şekilde mücadele edeceğimizi söylemek istiyorum" mesajını verdi.

'ERKEN SEÇİM SÖZ KONUSU DEĞİL'

Açıklamalarının ardından soruları yanıtlayan Ömer Çelik, Kılıçdaroğlu'nun erken seçim çağrısıyla ilgili soruya verdiği yanıtta, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın erken seçime ilişkin özel bir değerlendirme yapmadığını, partinin ve teşkilatların 2023 seçimlerine hazırlığı konusunda talimatları olduğunu dile getirdi. "Cumhur İttifakı açısından erken seçim söz konusu değildir" diyen Çelik, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de bunu bir kere daha açıkladığını belirtirken, Cumhur İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayının Erdoğan olduğunu net bir şekilde ifade ettiği için Bahçeli’ye ve MHP camiasına teşekkür etti.

Cumhur İttifakı'nın dimdik ayakta olduğunu kaydeden Çelik, ülkenin geleceği için yapılacak daha çok iş bulunduğunu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilirken erken seçim konusunun gündemden kalkmasının da arzu edildiğini hatırlattı.

'KARA PROPAGANDA YAKLAŞIMI CUMHURBAŞKANIMIZA ULAŞMAZ'

Kapalı Maraş'ın açılmasından haberi olmayan bir genel başkanın Türkiye'de erken seçim istediğine dikkat çeken Çelik, "Erken seçim vatandaşın ne işine yarayacak? Vatandaş seçimlerde yetkiyi vermiş. Memleketin yeni hedeflerine ulaşılsın, aktüel problemlerin çözümüne devam edilsin diye. Geçen hafta Katar'da Cumhurbaşkanımızın arabadan inişindeki fotoğraf kesitini alarak maalesef Türk siyasetinde ahlak dışı yaklaşımlardan biri olarak tarihe geçecek şekilde Cumhurbaşkanımız hakkında 'Cumhurbaşkanı yabancı bir devlet başkanının önünde eğildi' diye çirkin bir açıklama yaptılar. 'Benim rakibim' diyor, burada söz konusu olan bir rekabet değil husumet. Yani AK Parti Genel Başkanıyla bir rekabetin altını çizse bunun anlaşılır bir tarafı olur. Fakat kendi devletinin Cumhurbaşkanı'nı yalan bir yaklaşımla başka devletler ve dünya devletleri önünde küçük düşürmeye çalışan bir kara propaganda yaklaşımı. Bu yaklaşım Cumhurbaşkanımıza ulaşır mı, asla" diye konuştu.

Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Onlar Libya'da, Suriye'de, Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin eğilmesini, bükülmesini isterken Cumhurbaşkanımız, eğilmez ve bükülmez bir şekilde Türkiye siyasetini dirayetle yönetiyor. Türkiye, Libya'da ülkemizin tarihsel milli çıkarları, hak ve menfaatleri için güçlü bir mücadele verirken, Suriye'de terörle mücadele konusunda güçlü bir mücadele verirken, sınırımızda bir terör devletinin kurulmasını engellerken, aynı şekilde içeride bir sürü iç güvenlik operasyonuyla terör örgütü sürekli olarak imha edilirken, Doğu Akdeniz'de her gün sıcak bir gelişme yaşanırken, birlerinin çıkıp erken seçim istemesi tüm bu süreçlerin durdurulmasını talep etmek anlamına gelir. Yoksa daha önce sürekli her seçimde yenilmiş birisinin 'Erken seçim istiyorum' diyerek ortaya çıkmasının başka bir izahını görmüyoruz."

'CANLI DERS ALANLARIN SAYISI 2 MİLYONA DA ÇIKARILABİLİR'

Çelik, bir soru üzerine canlı derse katılımın 1 milyon kişiyle sınırlı olduğu iddiasının doğru olmadığını, katılımcı kapasitesinin artırılabildiğini ifade ederek, "Canlı ders alanların sayısı 2 milyona da çıkarılabilir. Bununla ilgili çalışmaları sürdürüyorlar. Aksayan, eksiği olan bir yer varsa bunları ilettiklerinde de bu meseleyle ilgilenilmektedir. Şu anda tüm ihtiyacı karşılayabilen bir durumdadır. 100 bin canlı ders ile 2 milyon civarında öğrenci video konferansla ders almaktadır" dedi.

'BENİM BU SÜREÇLE İLGİLİ SÖYLEYECEĞİM BİR ŞEY YOK'

Anayasa Mahkemesi'nin hak ihlali kararı sonrasında İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Enis Berberoğlu için ‘yeniden yargılamaya yer olmadığına’ karar vermesini de değerlendiren Çelik, "Kararla ilgili olarak yerel mahkeme, kendi kararında ısrar edeceğini söyledi. Dolayısıyla bu hukuki bir süreç. Benim bu süreçle ilgili söyleyeceğim bir şey yok fakat burada Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) açısından, siyaset açısından baktığınızda TBMM’nin herhangi bir işlem yapabilmesi için ortadaki kesin hükmün kalkması gerekiyor" diye konuştu.

'SAÇMA SAPAN BİR İDDİADIR'

Doğu Perinçek’in terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan ile ilgili iddialarının sorulması üzerine Sözcü Çelik, "Bu konunun bizle ilgisi yok. Bu konu kim tarafından gündeme getirilmişse ona sormak lazım. Böyle bir şey söz konusu değil. Saçma sapan bir iddiadır. Bunu gündeme almak da bizi, hiçbir şekilde söz konusu olmayan bir şeye cevap veren durumuna düşürür. Söz konusu olan terör örgütünün başıdır, cezasını çekmektedir" yanıtını verdi.

'TÜRKİYE OLUMLU KATKI VEREBİLECEK YÜKSEK BİR KAPASİTEYE SAHİP'

Ömer Çelik, Azerbaycan'ın Türkiye’nin müzakere masasında olması gerektiğine yönelik talebi ile ilgili ise şunları söyledi:

"Azerbaycan tarafının, Türk tarafının masada yer almasını arzu etmesi sürece olumlu katkı yapmak açısındandır. Türkiye, dünyada pek çok çatışma noktalarında engin bir müzakere deneyimine sahip. Masayı kuranların, masayı yanlış kurdukları nerede görüldü? Ateşkes birkaç saat içerisinde Ermenistan tarafından ihlal edildi. Dolayısıyla masanın kurulmasında demek ki bir yanlışlık var. Türkiye'nin buradaki güçlü desteğini, sanki Türkiye savaşın fiili bir parçasıymış gibi göstermeye çalışanlar konuyu başka yere çekmeye çalışıyorlar. Biz Ermenistan tarafında savaşın fiili parçasının kimler olduğunu net bir şekilde görüyoruz. PKK terör örgütünden birtakım yabancı devletlerin istihbarat faaliyetlerine kadar her şey var orada. Dolayısıyla Türkiye bu konuya olumlu katkı verebilecek yüksek bir kapasiteye sahiptir. Gerçekten çatışma dursun isteyenlerin, anlamlı bir noktaya varılsın isteyenlerin, aslında Türkiye'nin masada bulunmasını arzu etmesi gerekir. Böyle bir şey olduğunda Türkiye hazırdır."