Pakistan’dan dünyaya Cammu Keşmir’de insan haklarını ihlallerini engelleyin çağrısı yapıldı.

Pakistan Cumhurbaşkanı Arif Alvi, Cammu Keşmir'deki insan hakları ihlallerinden Hindistan’ın sorumlu tutulması için dünyaya çağrıda bulundu. Ayrıca Alvi, uluslararası toplumdan da Keşmir sorunun barışçıl çözümü için üzerine düşen görevi yapmasını istedi.

Başbakan İmran Han, Güney Asya’da kalıcı barışın Cammu Keşmir sorununun uluslararası meşruiyete göre çözümüne bağlı olduğunu ifade ederken, dünyanın Keşmir halkına karşı ahlaki ve yasal sorumluluğunu terk edemeyeceğini belirtti.

Han, Hindistan’ın 900 bin askeriyle Keşmir’i "dünyanın en büyük açık hava hapishanesi ve askerileştirilmiş bölgeye" dönüştürdüğünü ifade etti ve BM’nin bölge halkına ve insanlığa karşı işlenen savaş suçları sebebiyle harekete geçmesi talebinde bulundu.

Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi ise BM’nin Keşmir halkına verdiği kendi kaderini tayin hakkı sözünü tutması gerektiğini belirtti.

KEŞMİR SORUNU

İngiltere, 1947'de sömürge olarak yönettiği Hindistan'dan çekilirken o dönemde prenslik olan Keşmir, bağımsızlıklarını yeni kazanan Hindistan ya da Pakistan ile birleşme konusunda tercihle karşı karşıya kaldı.

Nüfusunun yüzde 90'ı Müslüman olan Keşmir halkı, 1947'de Pakistan'a katılmak istese de dönemin prensi, Hindistan ile birleşme kararı verdi.

Karara Müslüman Keşmir halkı karşı çıktı. Pakistan ve Hindistan'ın bölgeye asker göndermesiyle taraflar, 1947'de ilk kez savaştı. İki ülke arasında yine aynı nedenle 1965 ve 1999'da savaş çıktı.

Savaşların ardından sağlanan geçici ateşkes sonucunda Cammu Keşmir'in yüzde 45'i Hindistan'ın, yüzde 35'i Pakistan'ın kontrolünde kaldı. Bölgenin doğusundaki yüzde 20'lik bir kısım ise sınırdaş Çin'in hakimiyetine verildi.

BMGK ise 1948'den itibaren aldığı kararlarla Keşmir'in askerden arındırılmasını ve geleceğinin halk oylamasıyla belirlenmesini öngörüyor.

Hindistan yönetimi, halk oylamasına karşı tutum benimserken Pakistan, BMGK kararlarının uygulanmasını istiyor.

Bölgede yıllardır süren çatışmalarda, on binlerce sivil, direnişçi ve hükümet güçlerine bağlı güvenlik görevlisi hayatını kaybetti.