Orta Doğu

Filistinli Bakan: Gazze'de insani felaket yaşanıyor

Filistin Sosyal Kalkınma Bakanı Ahmed Mecdelani, Gazze Şeridi'nde gerçek insani bir felaket yaşandığını belirterek, saldırıların derhal durdurulmasını istedi.

Abone Ol

Mecdelani, Gazze'de yaşanan kayıplar, yıkım, Refah'ın durumu, uluslararası toplumun konumu ve Türkiye'nin Filistin'e verdiği destekle ilgili değerlendirmede bulundu.

"Gazze halkı 7 Ekim'den bu yana insani bir felaket yaşıyor." diyen Mecdelani, Gazze'nin kuzeyinden ve diğer kentlerden göç eden Filistinlilerin sayısının 1 milyon 800 bini bulduğunu, şu ana kadar 300 binden fazla konutun yıkıldığını, şehit, yaralı ve kayıp sayısının 110 bini aştığını, bunların yüzde 70'ini kadın ve çocukların oluşturduğunu ve altyapının da yüzde 70'inin tahrip olduğunu dile getirdi.

Altyapının yanı sıra hastane, üniversite ve ibadethanelere yönelik saldırılara ilişkin de bilgi veren Mecdelani, sağlık sisteminin çökmesinin yanı sıra 3 kilise, 162'den fazla cami, 205 okul ve 11 üniversitenin de yıkıldığına işaret etti.

Refah'taki durum

Konuşmasında Refah'taki durumdan özel olarak bahseden Mecdelani, "Refah'ta 1 milyon 800 bin Filistin vatandaşı çok zor şartlarda yaşıyor. Buraya giren yardım miktarı, nüfusun ihtiyacının yüzde 10'unu bile karşılamıyor. Barınma merkezleriyle ilgili de büyük bir sorun yaşanıyor. Yaklaşık 400 bin kişi barınacak bir merkez bulamadığı için kötü hava koşullarında yaşıyor." dedi.

Refah'ın yüzölçümünün 55 bin metrekare olduğuna ve kentte 1 milyon 800 bin kişinin yaşadığı hesap edilirse her bir kilometrekareye 29-30 bin insan düştüğüne dikkati çeken Mecdelani, "Refah'a saldırı düzenlenecek olursa bu Filistinlilerin İsrail tarafından topluca öldürülmesi anlamına gelir." diye konuştu.

Mecdelani, İsrail'in, ateşkes ve esir değişimi çağrısında bulunan siyasi çözüm yolunu bir kenara bırakıp askeri çözümü seçmiş göründüğünü ve yüzbinlerce Filistinliyi Mısır'a sürmek istediğini savundu.

Uluslararası toplumun iradesi ABD'nin vetosuna bağlı

Gazze saldırılarıyla ilgili uluslararası toplumun konumuna da değinen Mecdelani, "Maalesef uluslararası toplum diye bir şey yok. Sadece uluslararası toplumun iradesine el koyan Amerika'nın vetosu var. ABD hala saldırıyı destekliyor, İsrail'e siyasi ve diplomatik koruma sağlıyor, mali ve askeri yardımda bulunuyor ve bu nedenle uluslararası toplum saf dışı kalmış durumda." değerlendirmesinde bulundu.

Uluslararası kurumlar ile ABD'nin çifte standart uyguladığına işaret eden Mecdelani, Ukrayna'daki savaş nedeniyle Rusya'ya yaptırım uygulanırken, İsrail'e hiç bir yaptırım uygulanmayıp aksine destekte bulunulduğunu aktardı.

Türkiye'nin rolü büyük

Türkiye'nin Gazze'deki Filistin halkını desteklemede büyük bir rol oynadığını söyleyen Mecdelani, şunları kaydetti:

"Uluslararası forumlarda Filistin halkına yönelik açık siyasi tutumu ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve diğer kuruluşlardaki rolü nedeniyle Türkiye'nin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın rolünü takdir ediyoruz. Türkiye'nin insani yardım ve yaralı Filistinlilerin Türkiye'ye kabulü çerçevesinde sağladığı insani desteği takdir ediyoruz.

Filistin Sosyal Kalkınma Bakanlığı ile Türkiye'deki mevkidaşı arasında da iyi bir koordinasyon var. Geçtiğimiz hafta ortak bir toplantı yaptık ve Türkiye'deki yaralı Filistinli çocuklara yardım konusundaki düzenlemeleri tartıştık."

Uluslararası topluma çağrı

Mecdelani, konuşmasında uluslararası toplumdan Gazze'yle ilgili öncelikli bazı adımlar atmasını da isteyerek, bunlar arasında, Filistin halkına yönelik saldırganlığın durdurulması için gerekenin yapılması ve İsrail'in Gazze'den çekilmesinin güvence altına alınmasının yer aldığını vurguladı.

Mecdelani, siyasi çözümün, uluslararası meşruiyet kararlarının ve işgali sona erdirecek bir yol haritasının uygulanmasının önünün açılmasının gerekliliğine işaret etti.

"Bu savaş, getirdiği tüm trajediler ve zorluklarla birlikte, işgalin sona ermesine ve Filistin devletinin ilanına giden yolu açmalıdır." diyen Mecdelani, halihazırda en büyük önceliğin; saldırıların durması, insani yardımların girmesi için sınır kapılarının açılması ve tehcir politikasının sonlandırılması olduğunu, bunların gerçekleşmesinden sonra siyasi çözüm sürecinin başlayacağını dile getirdi.