Filistinli gazeteci Tevfik Alhamss, ateşkesin ardından Gazze halkının yaşadığı zorlukları, İsrail’in tutumunu, uluslararası toplumun ve özellikle İslam dünyasının süreçteki rolünü değerlendirdi.

İşte "Gazze’yi Gazzeli’den Dinleyelim" serimizin bu bölümünde, Tevfik Alhamss’ın sorularımıza verdiği yanıtlar:

1 Soru

15 ayın sonunda ateşkes sonucu rahat bir nefes alan Gazzelileri gelecek günlerde ne gibi zorluklar bekliyor?

Yani aslında bu ateşkesin başlamasından sonra, Gazze’de yeni bir savaş başlıyor. Bunun adına, insani yardım ve oradaki insanları ayağa kaldırma savaşı diyebiliriz. Tabii belki bu ateşkesin başlamasıyla an itibarıyla insanlar bombalardan, füzelerden ve mermilerden ölmüyor olabilirler fakat orada yaşanan insani kriz, herkesin belki hayal ettiği veya tahmin ettiğinden daha çok büyük. İnsanların kalabilecekleri yerler yok. Hiç kimsenin evi kalmamış, bütün evler yıkılmış durumda. İnsanlar sokaklarda veya kendi evlerinin enkazları üzerinde kalmak zorundalar ve onları, ne yağmurdan ne soğuktan koruyabilecek herhangi bir şey yok. Bu yapılan anlaşmada bir insani protokol bulunuyordu fakat İsrail bunu uygulamakta hepimizin bildiği gibi, bunu engelliyor. Gazze’ye girmesi gereken yirmi bin tane çadır, altmış bin tane karavan ev hala giremedi. Girenlerin sayısı, ihtiyaçları karşılayabilecek yüzde birlik veya yüzde ikilik bir dilimi ancak karşılayabiliyor. Bu insanların şu an çok acil bir şekilde, bu çadırlara ve karavanlara ihtiyaçları var. Tabii an itibariyle bazı yardımlar geliyor. Bu doğru ama oradaki ihtiyacı karşılayabilecek bir yardım değil maalesef. İnsanlar tabii şimdilik yiyebilecek yemek bulabiliyor ama dediğimiz gibi en çok sorun bu barınma sorunu ve insanlar bundan çok fazla sıkıntı yaşıyor. 

2 Soru

Gazzeliler, Trump’ın “ilhak” projesi hakkında ne düşünüyor?

Netzarim ekseninden İsrail ordusu çekildiğinde, yüz binlerce insanın evlerine, kalan evlerine, enkaz haline gelen evlerine nasıl dönüklerini ve neredeyse 20 kilometrelik mesafeyi nasıl yürüdüklerini izlediğimizde, bu çok net bir şekilde bu soruya cevap verebiliyor. Yani oradaki insanlar, yakın tarihin görmüş olduğu en büyük katliamlardan bir tanesine maruz kaldı. 470 gün; çocuk, kadın veya yaşlı hiç kimse demeden, hiç kimseyi ayırmadan, herkesi nasıl öldürdüklerini, bombalandıklarını gördük. Ve bu bombalamların en büyük nedeni, insanların o bölgeyi terk etmesi ve başka yerlere gitmesini sağlamaktı. Tam tersini gördük. İnsanların nasıl koşa koşa evlerine geri döndüğünü ve herkesin toprağına ve evine nasıl sahip çıktığını gördük. Aslında insanların Trump’a ve planına nasıl cevap verdiğini hepimiz görüyoruz. Az önceki bahsettiğim konudan da kaynaklanıyor. Yani insanların barınacak bir yer bulamaması, gereken yardımın girmemesi, tabii ki insanları zorlaştırıyor. Fakat insanlar oradaki topraklarına sahip çıkmaya devam edecek. 

İsrail, hasta ve yaralıların Refah'tan çıkışını engelliyor İsrail, hasta ve yaralıların Refah'tan çıkışını engelliyor

3 Soru

Esirlerin serbest bırakılmasının ardından saldırıların yeniden başlayacağı da gündemde. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Saldırılar yeniden başlayabilir mi?

Karşı taraf kim, biz kimle muhatap oluyoruz veya bu anlaşma hangi tarafla yapıldı? Hiçbir zaman verdiği sözü tutmayan bir oluşumla karşı karışayayız. Yani İsrail her zaman verdiği sözü çiğnemekle meşhur olan bir oluşum olunca, tabii ki böyle bir seçenek mevcut. Ve gün geçtikçe aslında bu ihtimalin olabilme şansı çoğalıyor. Mesela geçen hafta, anlaşmanın ikinci aşaması için müzakerelerin başlaması gerekiyordu. Fakat Netanyahu hala buna yanaşmış değil. İçinde bulunan hükümet ve kendi hükümeti, bu ikinci aşamaya geçilmesine karşı duruyorlar ve savaşın yeniden başlamasını istiyor. Dediğim gibi bunlar her zaman verdikleri sözleri tutmamakla bilindikleri için bu savaşın yeniden başlaması her zaman gündemde olur. Maalesef, büyük bir ihtimal de böyle bir şey olabilir.  

4 Soru

İslam aleminin süreçteki rolü, bir Gazzeli olarak sizi tatmin etti mi? Eksikler nelerdi, neler yapılabilirdi? Artılar nelerdi?

Bu soruya iki aşamayla cevap verebilirim. İlk olarak komşu ülkelerden bahsedebiliriz. Aslında onlara çok daha büyük bir sorumluluk düşebilirdi. Çünkü onlar, Gazze’nin sınırında bulunuyorlar. Sınırları açıp, oradaki insani yardımları savaşın ilk gününden itibaren Gazze’ye girmesine izin verebilirlerdi ki böyle bir şey olsaydı şimdi yüz bin şehit ve yaralıdan bahsediyor olmazdık. İsrail, Gazze’deki tüm hasteneleri yok etmesinin en büyük nedenlerinden bir tanesi, Gazze sınırında bulunan ülkelerin, Gazze’ye bir yardım veya herhangi bir şeyin sokmayacağını bildiğinden dolayı, bu Gazzelilere ve oradaki insanlara çok büyük bir baskı oldu. Yani aslında daha fazla da bir şeyler yapılabilirdi. Bir ülke kendi sınırına nasıl hakim olamıyor? Hepimiz, sınırda binlerce tırın nasıl beklediğini ve tırların içerisindeki yardım malzemelerinin orada bekletildiği için nasıl bozulduğunu ve kullanılmaz hale geldiğine şahit olduk. Biz açıkça büyük bir hayal kırıklığı yaşadık. Böyle bir şeyin olmasını beklemiyorduk. Bu kadar zayıf bir bölgede bulunduğumuzu tahmin etmiyorduk. Tabii ki bizim an itibarıyla beklentimiz, tüm Müslüman ülkelerin tek yürek olması ve oradaki insanlara bir yardımda bulunulmasıdır. Tabii ki şimdi Trump planından bahsediyorken, Gazzelilerin topraklarına sahip çıkılmasını istiyorsak, onların orada bulunmalarına yardım edecek yardımların girmesi gerekiyor. Yani oradaki insanların toprakları nasıl toparlanacak, orada onlara ne gerekiyorsa, ne yapılması gerekiyorsa, bir an önce yapılmasını istiyoruz. Yani tek beklentimiz budur.

daily ummah