Amerika

Friedman: Amerika, Trump'ın nefret ettiği şeyler sayesinde büyük oldu

New York Times’taki köşe yazısında Thomas Friedman, ABD Başkanı Donald Trump’ın hükümetin yetkilerini azaltma ve yerleşik iç ve dış politika önceliklerini tersine çevirme amacıyla şok ve kötülük stratejisine dayalı yönetim tarzını eleştirdi.

Abone Ol

Friedman, bu stratejiyi, 2003 yılında Irak’ın işgali sırasında George W. Bush yönetiminin izlediği şok ve dehşet taktiklerine benzetti.

Friedman, Bush yönetiminin Saddam Hüseyin rejimini devirmesine rağmen yeni bir sistem kuramamasının Irak’ta kaosa, açlığa ve güvensizliğe yol açtığını belirtti. O dönemde bu durumu Berlin Duvarı’nın yıkılışına benzeterek desteklediğini kabul eden Friedman, bugün bu tutumunu kariyerindeki en düşük nokta ve büyük bir hata olarak değerlendiriyor.

Irak’tan Dersler

Friedman, Bush’un dönemin Irak Başbakanı Nuri el-Maliki gibi “Şii aşırıcıları” desteklemesini eleştirdi. Maliki’nin liderliğinde kurulan Baas Partisi Tasfiye Komisyonu’nun yüz binlerce Sünni’yi işlerinden etmesi ve önceliği kendi yandaşlarına vermesi, Sünni isyanlarını ve ardından IŞİD’in ortaya çıkışını tetikledi.

Friedman, Trump’ı Bush’un rolünü üstlenmekle suçlarken, Elon Musk’ı da Maliki’ye benzetiyor. Ancak bu kez hedefin Irak değil, ABD hükümetinin kendisi olduğunu vurguluyor. Friedman’a göre, Trump ve “uyanık sağcılar”, çeşitlilik, eşitlik, kapsayıcılık, çevre koruma ve temiz enerji gibi kavramları yok etmeye çalışıyor.

Elon Musk’ın Hedefleri

Friedman, Elon Musk’ın Amerikan Uluslararası Kalkınma Ajansı’nı (USAID) ve Ulusal Sağlık Enstitüleri gibi birçok devlet kurumunu yok etmeye çalıştığını iddia ediyor. Ayrıca, iklim bilimciler ve meteorologlar gibi uzmanların işten çıkarılmasını hedeflediğini belirtiyor.

Friedman, Trump’ın ABD’nin büyüklüğünü sağlayan değerleri küçümsediğini savunarak, Trump’ın dış ticaret politikalarını “saçmalık” olarak nitelendiriyor. Özellikle, Trump’ın ithalat vergilerini yabancı ihracatçıların ödediği yönündeki iddialarını eleştiriyor.

Amerika’nın Çıkarları

Friedman, Trump’ın Ukrayna’daki savaşı sona erdirme konusundaki ısrarını doğru bulsa da, kalıcı bir barışın ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Batı tarafından silahlandırılmış ve Avrupa Birliği ile bağlantılı bir Ukrayna’yı kabul etmeye zorlanmasıyla sağlanabileceğini düşünüyor.

Son olarak, Friedman, ABD’nin son 80 yılda liberal dünya düzeninin temellerini atmak için diğer ülkelerden daha fazla çaba sarf ettiğini ve bu süreçte dünyanın en büyük ekonomisi olarak kaldığını vurguluyor. Ancak, bu düzenin Trump ve aşırı sağın şok ve dehşet politikalarıyla sarsılması durumunda, ABD’nin ve diğer ülkelerin küresel ekonomideki yerlerinin nasıl değişeceğinin öngörülemez olduğunu belirtiyor.

orta doğu haber