İsrail'in 7 Ekim'den bu yana karadan ve havadan sürdürdüğü saldırılarda yüzlerce Filistinli kol ve bacağını kaybetti. Doktorlar ise kısıtlı imkanlarla ve tıbbi malzeme eksikliğinde kopan ve parçalanan bu uzuvları anestezi olmadan ampüte etmek zorunda kaldı.

Canlı canlı ameliyat edilen Filistinlilerin görüntüleri sosyal medyada ve haber kanallarında yer aldı. Bu görüntülerden biri de Şifa Hastanesinde ortopedi cerrahı olan Hani Züheyr Biseysu'nun, yeğeni Ahed'in bacağını yemek masasının üstünde anestezisiz ampüte ettiği anlardı.

Babasıyla konuşmaya çalışırken düzenlenen saldırıda bacağını kaybetti

Ahed'in hayatı 19 Aralık'ta tamamen değişti. Gazze kentindeki Nasr Caddesi'nde aile apartmanında yaşayan Ahed, o gün Gazze dışındaki babasıyla telefonla görüşebilmek için şebekenin daha iyi çektiği altıncı kata çıktı.

O esnada evin etrafını kuşatmış olan İsrail tanklarından biri, altıncı kata saldırı düzenledi. Birden kattaki bütün eşyaların ve yıkılan duvarların altında kalan Ahed'in sol bacağı parçalanırken, annesi ve 12 yaşındaki kız kardeşi de yaralandı.

O esnada hareket edemediği için öldüğünü zanneden Ahed, amcasının oğlu tarafından alt kata indirildi.

Netanyahu ve Gallant'ın girdiği an tutuklanacağı ülkeler Netanyahu ve Gallant'ın girdiği an tutuklanacağı ülkeler

Aşağıya inerken bacağının parçalandığını gören Ahed, "bacağım gitti" diye feryat etmeye başlayınca amcasının oğlu onu, "bacağına bakma diye" teselli etmeye çalıştı.

Mutfak masasında bacağı kesildi, dikiş ipiyle damarları dikildi

Daha sonra ailesinin yaşadığı kata indirilen Ahed, mutfaktaki yemek masasına yatırıldı. Ahed, hikayenin geri kalanını gözleri yaşlı bir şekilde şöyle anlattı:

"Mutfağı ameliyathane olarak kullandılar. Amcamın yanında hiçbir tıbbi araç gereç yoktu. Bir kova ve sabun aldı, süngerle yarayı temizlemeye başladı. Amcama baktım ve bacağımı kesme dedim ama aslında bacağımın kesilmeme gibi bir ihtimali olmadığını biliyordum. Amcam bana baktı, bıçağı aldı ve bacağımı kesti.

Daha sonra damarları, normal dikiş ipliğiyle dikti. O halde 4 gün boyunca evde abluka altında kaldık. Kızılhaç'tan yardım istedik. Hiçbir şey yapamadan öylece bekledik. İsrail askerleri 4 gün sonra ablukayı kaldırınca amcam hemen ambulansla beni hastaneye götürdü. Orada da operasyon geçirdim."

Yaranın temizlenmesi ve pansuman edilmesi sırasında çok acı çektiğini ve bunu her gün yaşadığını kaydeden Ahed, "Benden kötü durumda olanlar var. Bu da benim nasibimmiş. Yine de hamdolsun." diyerek büyük bir teslimiyet gösterdi.

"Bizi seyretmeye daha ne kadar devam edeceksiniz"

Hasta yatağından tüm dünyaya seslenen Ahed, "Neyi bekliyorsunuz. Ne savaşı durdurabiliyorsunuz ne de yaralıların tedavi olmasını sağlıyorsunuz. Gazze'deki gençlerin üçte biri kol ve bacaklarını kaybetti ben de onlardan biriyim. Savaş dursun ve ben de son kurban olayım.

Bizim başımıza bunlar gelirken siz oturmuş seyrediyorsunuz. 'Gazze halkı direniyor, Gazze halkı güçlü' diyorsunuz. Sabredin demekten başka bir şey yapmıyorsunuz. Harekete geçin, bir şeyler yapın. Biz sabrettik, fedakarlık ettik. Filistin uğruna canımızı bile vermeye hazırız ama onu da yapamıyoruz. Ne ölüyüz ne de diri, ikisi arasında kalmışız. Bundan daha fazla ne olmasını bekliyorsunuz." diyerek sitemde bulundu.

3 hafta abluka altında kaldılar

Yeğeninin bacağını ampüte ederken çekilen videdoyla "İnsanlığınız nerede, abluka altındaki evimizin mutfağında yeğenimin bacağını anestezi olmadan kesiyorum. Yaşadığımız zulmü görün. Ne suç işledik. Şifa Hastanesiyle aramızda 5 dakika var ancak oraya bile gidemiyoruz." diyerek dünyaya seslenen doktor Biseysu da yaşadığı zor anları AA muhabiriyle paylaştı.

Savaşın başlangıcından bu yana görevinin başından ayrılmadığını kaydeden doktor Biseysu, çatışmalara insani ara verildiğinde evine gittiğini ve orada İsrail ordusu tarafından 22 gün boyunca abluka altında tutulduklarını kaydetti.

Bir doktor olarak hayatının en zor anını yaşadı

Hayatının en zor anı olarak tanımladığı ve hiçbir doktorun yaşamamasını istediği hadisenin 19 Aralık'ta gerçekleştiğini belirten Biseysu, şöyle devam etti:

"Ahed Belçika'daki babasıyla görüşmek için altıncı kata çıktı. Ben ise birinci kattaydım. Saldırı oldu. Bizim evin vurulduğunu anlayınca yukarı çıkıp hangi katın vurulduğunu anlamaya çalıştım. Dördüncü kata geldiğimde Ahed'in annesini gördüm bana onun şehit olduğunu söyledi. Ne yapacağımı bilemedim. 20-30 saniye sonra erkek yeğenimin kucağında Ahed aşağı indiğini gördüm."

Zor karar

Ahed'in saldırıda sol bacağının kırıldığını, sağ bacağının ise parçalandığını kaydeden Biseysu, çok güç bir karar almak zorunda kaldığını anlattı:

"Ya Ahed'i ölüme terk edecektim ya da elimdeki imkanlarla hayatını kurtaracaktım. Çantamı getirmelerini istedim. Ne yazık ki içinde sadece bir parça sargı bezi ve makas vardı. Hemen bir kova, sabun ve sünger alarak yarayı üzerindeki baruttan temizledim. Damarları dikmem gerekti. Bana ip getirin dedim, dikiş ipi getirdiler, onunla diktim. Ahed'i ağrı kesicilerle ve antibiyotiklerle 5 gün hayatta tutabileceğimi düşündüm. Şükürler olsun ki dördüncü günün sonunda abluka kalktı ve hemen Şifa Hastanesine koştum ve ambulans alarak Ahed'i Hasta Dostları Hastanesine götürdüm."

O esnada El-Ehli Baptist Hastanesi hizmet dışı kaldığı için bu tür ortopedik ameliyatların sadece Hasta Dostları Hastanesinde yapıldığını kaydeden Biseysu, o günden beri Ahed'in takibini yaptığını belirtti.

Ahed, son olsun

Anestezi ve hiçbir tıbbi malzeme olmadan birinin bacağını kesmenin çok zor olduğunu anlatan Biseysu, yaşadıkları olayı videoya alarak hem kendilerinin hem de birçok insanın sesini duyurmayı başardıklarını aktardı.

Ahed'in sadece kendi hayatının kurtulmasını değil kol ve bacağını kaybeden son kişi olmayı umduğunu vurgulayan Biseysu, "savaşın durmasını ve Ahed ve onun gibilerin tedavilerinin dışarıda yapılmasını" istedi.

Editör: Orta Doğu Haber