Maarifi, geçen yıl ocak ayında İsrail'in saldırıları sürerken gittiği Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus kentinde bulunan Avrupa Hastanesi'nde iki hafta boyunca görev yaptı ve Filistinlilere şifa dağıttı.
Müslüman kadın hemşire Maarifi, sağlık alanında çalışmaya nasıl karar verdiğini ve Gazze'de kadınların toplumdaki konumunu AA muhabirine anlattı.
Maarifi, soykırım devam ettiği sırada Gazze'ye insani yardım misyonu kapsamında gittiğini belirterek, "Arapça bilgim ve belki de inancım olmasaydı Gazze'ye gidemezdim." dedi.
Hem bu dünyada hem de ahirette mükafatlandırılabileceği düşüncesiyle hemşireliği seçtiğini dile getiren Maarifi, "İki kat etkisi olan bir meslek istiyordum ve bu nedenle (hastaları) tedavi etmeye çalıştığım, insana odaklanan bir meslek seçtim." dedi.
Maarifi, depremin meydana geldiği Fas'tan döndüğü sırada 7 Ekim 2023 olaylarının yaşandığını kaydederek, "Gazze'ye gidebilmek için derhal büyük sivil toplum kuruluşlarıyla iletişime geçtim çünkü bir felaketin yaşanacağını biliyordum." ifadesini kullandı.
"Beklemediğim bir eşitlik vardı"
Gazze'ye insani yardım için giden kadınların avantajlı olduklarını savunan Maarifi, "Bu, gerçekten bir avantaj çünkü Filistinlilerin kadınlara saygı duyduğunu ve kadının hayatın merkezinde olduğunu bilmek gerekiyor." dedi.
Maarifi, Gazze'de en çok erkekler tarafından hazırlanan yemeklerden yediğini belirterek, "Beklemediğim bir eşitlik vardı." dedi.
Gazzelilerin insani yardım çalışanlarına yönelik de çok saygılı davrandıklarını dile getiren Maarifi, kadın insani yardım personeline banyolu odaların verildiğini söyledi.
Maarifi, yemek konusunda da kadın sağlık personeline öncelik tanındığını kaydederek, "Önce bize yemek servis edilirdi ve ardından yemek kaldıysa erkek meslektaşlarıma servis edilirdi." dedi.
"Gazze'de her gün '8 Mart' gibi"
Gazze'deyken kadınların ihtiyaç duydukları hijyenik ped gibi malzemelere ulaşmakta zorluk yaşadıklarını anlatan Maarifi, bölgedeki Filistinli annelerin her koşulda çocuklarına öncellik verdiklerini vurguladı.
Maarifi, "Su bulduklarında çocuklarını yıkamayı tercih ettikleri için her gün yıkanamayan kadınlar gördüm." diyerek, Gazze'de özellikle pirinç tüketimine dayalı kronik kabızlık sorunları nedeniyle annelerin lif bazlı yiyeceklere eriştiklerinde önce çocuklarına verdiklerini anlattı.
Annelik içgüdüsünün insani kriz alanında daha yoğun olduğuna dikkati çeken Maarifi, "Elbette bir annenin her zaman bu içgüdüsü var ancak orada kriz, soykırım sırasında bu içgüdüsü daha da yoğunlaşıyor yani başka hiçbir öncelikleri kalmıyor. Tek öncelikleri çocukları oluyor." ifadelerini kullandı.
Maarifi, Gazze'ye geldiğinde kadınlara duyulan derin saygıyı hissettiğini ifade ederek, "Bu, Gazze'de beni derinden etkileyen bir şey. Orada kadınları her gün onurlandırıyorlar. Gazze'de her gün '8 Mart' gibi. Belki de Batı'da da (Gazzelilerden) öğrenmemiz gerekiyor." dedi.