Anadolu Ajansının (AA) "Avrupa'da İsrail soykırımının sessiz destekçileri" başlıklı dosyasının beşinci ve son bölümünde AA muhabiri, teknolojiden finansa, perakendeden savunma sanayisine kadar çok sayıda küresel şirketin Gazze'de soykırım işlediği için uluslararası mahkemelerde yargılanan İsrail'e sağladığı desteği ve bu şirketlere yönelik boykot kampanyalarını derledi.

İsrail'in Gazze'de sürdürdüğü soykırım saldırıları, teknoloji devlerinden silah üreticilerine, perakende zincirlerinden sosyal medya platformlarına kadar birçok küresel şirketin doğrudan veya dolaylı desteğiyle gerçekleşiyor.

Amazon, Google ve Microsoft gibi teknoloji devleri İsrail'e bulut depolama hizmetleri sağlarken, Elbit Systems, Israel Aerospace Industries (IAI) ve Rafael Advanced Defense Systems gibi savunma şirketleri de 7 Ekim 2023 sonrası rekor karlar elde ediyor.

Avrupa'nın kültür-sanat dünyası Filistin'deki acıları görmüyor Avrupa'nın kültür-sanat dünyası Filistin'deki acıları görmüyor

Filistin Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar (BDS) Komitesi, İsrail'e destek veren şirketlere yönelik stratejik boykot çağrısında bulunurken, uzmanlar şirketlerin soykırım suçuna ortaklığına karşı yerel hukuk mekanizmalarının kullanılabileceğini vurguluyor.

Silah üreticileri ve savunma şirketleri karlarını katladı

İsrail'in önde gelen savunma şirketleri Elbit Systems, IAI ve Rafael Advanced Defense Systems, 7 Ekim 2023 sonrası dönemde rekor karlar elde ederken, bu şirketler, Gazze'de kullandıkları silah ve teknolojileri küresel pazarda da satışa sunuyor.

Elbit Systems'in CEO'su, şirketin 7 Ekim sonrası üretimlerinde ve siparişlerde ciddi bir artış yaşandığını aktarırken, bu durum savaş suçlarında kullanılan silahların üreticilerini ve şirket yöneticilerini de bu suçlardan sorumlusu tutulması gerektiğini ortaya koyuyor.

Boeing, Lockheed Martin gibi Amerikan savunma şirketleri de İsrail'e önemli miktarda askeri teçhizat sağlayarak, Gazze'deki saldırılarına dolaylı destek veriyor.

Teknoloji devleri İsrail'in veri altyapısını güçlendiriyor

Amazon, Google ve Microsoft gibi teknoloji devleri, İsrail'e sağladıkları bulut depolama hizmetleriyle Gazze'deki operasyonlara dolaylı destek veriyor.

Bu şirketler, 7 Ekim sonrasında İsrail ile olan anlaşmalarını genişleterek, işgal rejiminin veri toplama ve depolama kapasitesini artırmasına yardımcı oluyor.

Google ve Amazon'un sağladığı bulut altyapısı, İsrail'in Gazze ve Lübnan'daki sivillere ait bilgileri depolamasına ve işlemesine olanak tanıyor. Bu veriler, askeri operasyonların planlanmasında ve hedef belirlenmesinde kullanılıyor.

Airbnb, Booking.com ve Expedia, işgal altındaki Filistin topraklarındaki yasa dışı yerleşimlerde kiralık mülk sunmaya devam ederek işgali meşrulaştırdığı gerekçesiyle dava ediliyor.

Disney'e ait Marvel Studios'un yeni "Kaptan Amerika" filminde İsrail'i yücelten bir "süper kahraman" karakteri yaratması, kültürel alanda da işgal rejiminin propagandasına destek sağlandığını gösteriyor.

Sosyal medya platformları Filistin sesini kısıyor

Başta Facebook, Instagram ve bunun yanında X ve TikTok gibi sosyal medya platformları, İsrail yanlısı bir sansür politikası izlemekle eleştiriliyor.

Bu platformlar, Filistin'i destekleyen içerikleri ve hesapları sistematik olarak engellerken, İsrail yanlısı şiddet içerikli paylaşımlara daha toleranslı davranmakla suçlanıyor.

Platform yöneticilerinin çoğunun İsrail'e sempati duyduğunu belirten uzmanlar, özellikle 7 Ekim sonrasında Filistin yanlısı içeriklere yönelik sansürün arttığını vurguluyor.

Boykot listeleri ve tüketici tepkileri

Dünya genelinde tüketiciler, İsrail'e destek veren markalara yönelik boykot kampanyaları başlattı. Starbucks, McDonald's, Coca-Cola gibi küresel markalar, İsrail'e verdikleri açık destekten dolayı bu kampanyaların hedefinde yer alıyor.

İsrail'e yönelik boykotlar nedeniyle satışları düşen Starbucks'ın eski CEO'su Laxman Narasimhan görevinden ayrılmak zorunda kalırken, Amerikan kahve zincirinin satışları, İsrail'e verdiği destek nedeniyle başlatılan boykot kampanyaları sonrasında düşüşünü sürdürüyor.

Dünyaca ünlü hazır giyim markası Zara, Gazze'deki yıkımı anımsattığı gerekçesiyle yoğun eleştiri alan reklam kampanyasını internet sitesinden ve sosyal medya hesaplarından kaldırmak zorunda kalırken, Inditex bünyesindeki marka, Gazze’ye yönelik saldırıların başından buyana boykot listelerinin ilk sıralarında yer alıyor.

Fransa’da, Filistin Acil Durum Kolektifi aktivistleri, İsrail'e verdiği destek nedeniyle Carrefour'a karşı ekonomik boykot çağrısında bulunurken, Fransız perakende devinin uluslararası hukuku ihlal ederek Batı Şeria'daki yasa dışı yerleşimlerde mağazalar açtığını belirtiyor.

Financial Times'ın haberine göre, İngiltere merkezli Barclays Bankası, Filistin yanlısı aktivistlerin baskısı sonucu İsrail devlet tahvili ihalelerinden çekilmeyi planlamasına karşın, İsrail'e verdiği borçlanma desteğini sürdürüyor.

Hollanda Savcılığı, tatil kiralama platformu Booking.com hakkında, İsrail'in yasa dışı yerleşimlerindeki mülkleri listelediği gerekçesiyle insan hakları örgütleri tarafından yapılan suç duyurusu kapsamında soruşturma yürütüyor.

Filistin BDS Komitesi, şirketlerin İsrail'e verdikleri desteğin sadece ticari kaygılardan kaynaklanmadığını, aynı zamanda ideolojik bir tercih olduğunu vurguluyor.

BDS Komitesi, bu şirketlerin İsrail'deki operasyonlarının soykırım suçuna ortak olduğunu vurguluyor ve boykot kampanyalarının başarıya ulaşması için stratejik hedeflere odaklanılması çağrısında bulunuyor. Komite, geçmişteki başarılı örneklerden ilham alarak, Güney Afrika apartheid rejimine karşı yürütülen kampanyalara benzer stratejik bir yaklaşım öneriyor.

"Soykırım bazıları için kârlı bir iş"

Kent Üniversitesinden Uluslararası Hukuk Uzmanı Dr. Shahd Hammouri, İsrail'in Gazze'deki eylemlerinin ekonomik boyutuna dikkat çekerek, "Soykırım bazıları için karlı bir iş, bu yüzden hala devam ediyor" değerlendirmesinde bulunuyor.

Hammouri, İsrail'in savaş ekonomisinin ABD tarafından finanse edildiğini belirterek, "İsrail'in yatırımcıları, askeri hizmetler, kanlı elmaslar, casus yazılımlar, kobalt ve silahlar dahil olmak üzere dünyanın en kanlı tedarik zincirlerinin önde gelen aktörleri" diyor.

Silah endüstrisinin çatışmaların tırmanmasından ilk faydalanan sektör olduğuna işaret eden Hammouri, "Gazze'deki soykırım ve Ukrayna'daki savaş, dünya çapında endüstri için tarihi karlara dönüştü. İsrail'e silah tedarik eden başlıca şirketler ABD, Almanya, İngiltere ve Fransa'da bulunuyor. Bu devletler dünyanın en büyük silah ihracatçıları arasında yer alıyor" ifadelerini kullanıyor.

Hammouri, teknoloji şirketlerinin rolüne de değinerek, "2021'de İsrail, Proje Nimbus kapsamında Amazon ve Google ile bulut depolama alanı sağlamak için bir anlaşma imzaladı. Microsoft da İsrail'e Filistin nüfusunun yönetimini kolaylaştırmak için yazılım hizmetleri sağlıyor." bilgisini paylaştı.

"Şirketlere yaptırım için yerel hukuk mekanizmaları kullanılabilir"

Rotterdam Erasmus Üniversitesinden Uluslararası Hukuk Uzmanı Abdurrahman Erol, çok uluslu şirketlerin İsrail'le işbirliğine karşı hukuki yaptırımların zorluğuna ve alternatif çözüm yollarına dikkat çekiyor.

Erol, "İsrail'e ticari destek veren ve işbirliği yapan şirketlere uluslararası hukuk seviyesinde doğrudan yaptırım uygulanması oldukça zor. Çok uluslu şirketlerin fail veya özne olarak sorumluluğunun tespit edilmesi, mevcut uluslararası hukuk mekanizmalarıyla sınırlı kalıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Bununla birlikte, uluslararası hukukun dolaylı kullanım alanları olduğunu vurgulayan Erol, "Yerel hukukların çoğunda evrensel yargılama yetkisi düzenleniyor. Örneğin, bizim ceza kanunumuzda da bulunan savaş suçları, soykırım suçu, insanlığa karşı suçlar gibi suç tipleri üzerinden veya medeni hukuk kapsamında haksız fiil hükümlerine dayanılarak çok uluslu şirketlere karşı davalar açılabiliyor." diye konuştu.

Erol, bu tür davaların özellikle Batı ülkelerinde görüldüğüne işaret ederek, "Hollanda'da, Amerika'da, İngiltere'de örneğin silah ticaretinden dolayı açılan davalar mevcut. Hollanda'da Irak'taki silah ticaretinden dolayı yapılmış yargılamalar bunun örnekleri arasında" ifadesini kullandı.

Yerel mekanizmaların etkin kullanımına vurgu yapan Erol, "Uluslararası hukuk kurallarına dayanılarak, nihai yargılamada yerel mekanizmaları ve genel hukuk ilkelerini kullanarak bu şirketlerin sorumluluğuna gidilmesi mümkün olabilir." dedi.

Editör: Seyda Kocaöz