Oklahoma Üniversitesi İç Hastalıkları Klinik Doçenti unvanıyla görev yapan Khan,16 Temmuz-7 Ağustos tarihlerinde Gazze'deki hastanelerde Filistinli hastaları tedavi etti.
Khan, İsrail'in saldırılarının devam ettiği Gazze'ye gönüllü olarak giden yabancı bir sağlık çalışanı olarak bölgedeki tehlikeyi ve tanık olduğu olayları AA muhabirine değerlendirdi.
Gazze'ye Birleşmiş Milletler (BM) şemsiyesi altında gittiklerini belirten Pakistan asıllı Dr. Khan, buna rağmen güvenlik konusunda çok tehlike yaşadıklarını anlattı.
Gazze'nin son zamanlarda sağlık çalışanlarının en çok hedef alındığı yer olduğuna dikkati çeken Khan, "Üstünüzde 7-24 uçan insansız hava araçlarını duyuyorsunuz, ara sıra sağdan soldan bombalar düşüyor ve korkuyorsunuz. Birden fazla kez hedef alınan çok sayıda sağlık personeli ve BM çalışanı var." dedi.
Khan, "Gazze'de 3 farklı hastaneye gittim ve en büyük hastane, yıkılan Şifa Hastanesi'ydi. Şifa'daki ve El Nasr'daki diyaliz üniteleri saldırılarda yandı." diye konuştu.
İsrail'in bombaladığı Şifa Hastanesi'ni ve diyaliz ünitesinin halini kendi kamerasıyla kaydeden ABD'li doktor, "Tamir edilemez hale gelen bu diyaliz ünitesi, savaştan önce yaklaşık 450 hastaya destek veriyordu ve 60'tan fazla makinesi vardı. Şimdi hepsi harabe." ifadesini kullandı.
ABD'li doktor, BM koruması altında olmalarına ve İsrail tarafına gerekli bildirimlerin yapılmasına rağmen, bölgedeki görevi süresince kendini "ciddi boyutta" risk altında hissettiğini söyledi.
"Gazze, benim için, direnç ve kararlılık anlamına geliyor"
Filistin Amerikan Tabipler Birliği (PAMA) üyesi Khan, "Gazze, benim için, direnç ve kararlılık anlamına geliyor. Bunlar hayal bile edemeyeceğim kadar özel insanlar." değerlendirmesinde bulundu.
Gazze'den döndükten sonra hayata bakış açısının değiştiğini söyleyen Khan, "Hayatınızda stresler kaygılar oluyor ve bu zorluklarla veya kaygılarla meşgul oluyorsunuz. Ama Gazze halkını ve yaşadıklarını gördükten sonra, yaşadıkları felaketin yanında her şeyin çok küçük olduğunu hissediyorsunuz." dedi.
ABD'li doktor Khan, Gazze'de bir hastasıyla yaşadığı ve çok etkilendiği olayı da şu ifadelerle anlattı:
"Yatılı bir hasta vardı ve hastanede onunla ben ilgileniyordum. Ona bir gün sonra döneceğimi söyledim. Evi, yeterli yiyeceği veya ilacı yoktu ve sadece bir hastane yatağında oturuyordu. Ama bu adam hala çok misafirperverdi. Ben ülkesinde onun misafiriydim. Beni davet etti ve bir fincan çay verdi. Lütfen içeri gelip benimle bir fincan çay içmeni istiyorum demesi beni çok etkiledi. Bu insanlar çok az şeye sahip olmalarına rağmen, kalpleri çok büyük."
"Okullar şu anda Gazze'deki en ölümcül yerler"
İsrail'in saldırılarında okul, cami ve kütüphane gibi mekanların özellikle hedef alındığı düşüncesini paylaşan Khan, "Gördüğüm kadarıyla okullar şu anda Gazze'deki en ölümcül yerler." vurgusunu yaptı.
Khan, Gazze'ye ulaştığında daha önce hiç tanık olmadığı bir yıkımla karşılaştığını ve bunun "akıl almaz boyutta" olduğunu söyledi.
Gazze'de bulunduğu süreçte, okulların İsrail ordusu tarafından hedef alındığına bizzat şahit olduğunu aktaran Khan, "Ağustos ayında, oradayken, raporlara göre, okullar neredeyse 16 defa hedef alındı. En büyük katliamlar okullarda oldu. Ve aynı şey camilere, mescitlere ve kütüphanelere de oldu." ifadelerini kullandı.
Khan, Gazze'de, evler, apartman kompleksler, hastaneler, binalar, okullar, camiler dahil her şeyin tahrip edilmiş olduğunu, bir çok yerleşim yerinin "tamamen dümdüz edildiği" bilgilerini paylaştı.
Khan, "Gazze'de sağlam kalan tek bir cami bile görmedim." dedi.
Gazzelilerin, her şeye rağmen hayata ve inançlarına sıkı sıkıya bağlı kaldığını belirten Khan, şunları kaydetti:
"Çadırlarda, Gazze'deki kadınların Kur'an-ı Kerim öğrettiği ve düzenli eğitim verdiği geçici okullara giden çocukları gördüm. Ve bu insanların hala çok dirençli, ilerlemeye, kendi paylarına düşeni yapmaya kararlı olduklarını görmek çok iç açıcıydı."
Gazze'de bir doktor olarak, böbrek hastalarının dışında çocuklarla da mümkün olduğunca ilgilendiğini söyleyen doktor Khan, yetersiz beslenmeden dolayı Gazzeli çocukların büyüyemediğini ifade etti.
Khan, bu konuda yaşadığı bir şoku şöyle anlattı:
"Hastanede bir çocuk gördüğümü hatırlıyorum, annesiyle birlikteydi. Annesine, çocuğun kaç yaşında olduğunu sordum. O çocuk 3 ila 4 yaşında gibi görünüyordu ve annesi bana 12 yaşında olduğunu söylediğinde, kalbim sıkıştı. Bu çocuğun, kızımla aynı yaşta olması beni çok kötü hissettirdi, 3-4 yaşında gibi görünüyordu."
"Gelecek hükümetin en azından insanlığı her şeyin üstünde tutmasını umuyorum"
Khan, ABD'de yeni yapılan seçimlerin sonuçları konusunda umutlu olduğunu değerlendirerek, her şeyden önce "inancı gereği olumlu düşünmesi gerektiğini" söyledi.
ABD halkının mevcut tercihini değiştirmesini Gazze konusunda olumlu bulduğunu ifade eden Khan, "Bu gelecek hükümetin en azından insanlığı her şeyin üstünde tutmasını umuyorum ve bu konuda pozitifim. Bence insanlığa saygı duyulmalı." diye konuştu.
Gazze'de son 1 yıldır yaşanan yıkım ve felaketlerden tüm dünyanın sorumlu olduğuna inandığını dile getiren Khan, Gazze kelimesinin etimolojik olarak, sargı bezi anlamına gelen "Gauze" kelimesinden türediğini, pamuğu işlemede çok mahir olan Gazzelilerin ürettikleri sargı bezlerinin dünyanın birçok yerinde yaraları sardığını belirtti.
Bu bağlamda bir ironiye yer veren Khan, "Ve düşünün, tüm dünyada bu gazlı bez vesilesiyle kaç tane yara sarıldı. Ve şimdi, tüm dünyanın suskunluğu yüzünden Gazzelilerin kaç tane yarasını açık bıraktık." sözlerine yer verdi.
Khan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Yani bu bizim sorumluluğumuz. Gelecek nesiller, Gazze'de 17 bin çocuğun öldürüldüğü, 11 binden fazla kadının hedef alındığı, tüm mahallelerin yerle bir edildiğini okuduklarında, dünyanın geri kalanının ne yaptığını bize soracaklar. Dünya sessiz mi kaldı yoksa bir şey yaptı mı? O yüzden bu bizim için bir sınavdır."