İsrail, özellikle Gazze'nin kuzeyindeki sağlık sistemini çökertmek için sistematik bir plan uyguluyor.

Bu bağlamda, kadın doğum hizmetinin verildiği El-Avde ve Kemal Advan hastanelerinin yanı sıra Endonezya Hastanesine düzenlediği saldırılar ve kuşatmayla bu hastaneleri hizmet dışı bırakmaya çalışıyor.

Bu durum da kuzeydeki hamile kadınların ve doğacak bebeklerin hayatını tehdit ediyor.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) 31 Ekim'de yaptığı açıklamada, Gazze'nin kuzeyinde doğum krizinin arttığı uyarısı yaptı.

Açıklamada, Kemal Advan da dahil olmak üzere hastanelere yönelik saldırıların kuzeydeki yenidoğan ünitelerinin kapanmasına ve bölgedeki 4 bin hamile kadının, doğum ve bakım hizmetinden mahrum kalmasına neden olduğu ifade edildi.

Kadınlar, İsrail'in saldırıları nedeniyle doktora gidemiyor

Kuzeydeki Meşru Beyt Lahiya sakinlerinden 6 aylık hamile Yasemin el-Mısri, açlık ve susuzluğun kol gezdiği bölgede sağlık hizmetine de ulaşılamadığı için doğacak bebeğinin hayatından endişe ettiğini ifade etti.

Hamileliğinin ilk ayından itibaren doktorların kendisine, bebeğin gelişimi için düzenli olarak doktor kontrolünden geçmesi gerektiğini söylediğini anlatan Mısri, bunca zamandır doktora gidemediği için çok ağrısı olduğunu dile getirdi.

Uzmanlar, UCM'nin Netanyahu ve Gallant hakkındaki tutuklama emrini dönüm noktası olarak değerlendiriyor Uzmanlar, UCM'nin Netanyahu ve Gallant hakkındaki tutuklama emrini dönüm noktası olarak değerlendiriyor

"İsrail uçakları ile insansız hava araçlarının (İHA) sokakta hareket eden her şeyi hedef alması nedeniyle dışarı çıkmamız imkansız. Bu kötü güvenlik koşullarında tıbbi hizmet almak için nereye gideceğimi bilmiyorum." diyen Mısri, İsrail'in kara saldırılarının daha da uzaması ve kendisi ve onun gibi yüzlerce hamile kadının hayatının tehlikeye girmesinden endişe duyduğunu söyledi.

Hamilelik süreçleri zor geçiyor

Beyt Lahiya'dan Emani Fedus ise kara saldırılarının başından bu yana Gazze kentine göç etmek ve hem kendilerinin hem de doğacak bebeğin hayatını kurtarmak için girişimde bulunduklarını ancak yolların kapalı olduğunu belirtti.

Fedus, "Eşim de İsrail askerlerinin bana saldırmasından korktuğu için evden çıkmak istemedi. Kasım ayı sonunda doğum olacağı için uzun mesafe yürümem de mümkün değil. Çok zor bir hamilelik süreci geçiriyorum ve kara saldırılarının devam etmesi nedeniyle hastaneye gidip normal bir şekilde doğum yapamamaktan korkuyorum. Kuzeyde yaşayanlar için hamilelik süreci ve sağlıklı bir bebek dünyaya getirmek kolay bir iş değil." dedi.

Fedus, doğacak bebeği, 10 sene aradan sonra geldiği için büyük bir özlemle beklediklerini aktardı.

Açlık ve susuzluk, hamileleri daha çok etkiliyor

İsrail'in sıkı abluka altında tuttuğu, yiyecek ve içeceğe erişimin çok güç olduğu kuzeyde "iki canlı" hamile kadınlar bu durumdan daha çok etkileniyor.

Mısri ile Fedus, ablukanın başlamasından bu yana yiyecek ve içecek bulamadıklarını, çoğu zaman aç kaldıklarını ve bazen de bayılacak gibi olduklarını ifade etti.

Daha önceki hamileliklerinde taze sebze ve meyve yediklerini, süt ve süt ürünleri tükettiklerini kaydeden Mısri ile Fedus, şimdi ise ellerindeki konserve gıdalar ve bakliyatla idare ettiklerini, çoğu zaman kuru ekmekle gün geçirdiklerini dile getirdi.

Editör: Seyda Kocaöz