Orta Doğu

Gazzeliler, barınma merkezlerindeki koşullar nedeniyle evlerinin enkazına sığınıyor

İsrail'in Gazze Şeridi'nde yaklaşık 10 aydır sürdürdüğü saldırılarda evleri yıkılan ve bu nedenle barınma merkezleri ve okullara sığınmak zorunda kalan Filistinliler, bu mekanların aşırı kalabalık olması ve hijyen sıkıntısı nedeniyle evlerinin enkazında yaşamayı tercih ediyor.

Abone Ol

Saldırıların sürdüğü 10 ay içinde defalarca yerinden edilen Filistinliler, önceleri güvenli olduğunu düşündükleri okul, hastane ve barınma merkezlerine akın etti. Binlerce yerinden edilen kişiye ev sahipliği yapan bu merkezlerde, altyapının tahrip olması ve temizlik maddelerine erişimin kısıtlı olması nedeniyle hastalıklar yayılmaya başladı.

Bu nedenle bazı Filistinliler, hastalıklardan korunmak için evlerinin enkazında kurdukları derme çatma çadırlarda yaşamaya çalışıyor.

Gazze'nin kuzeyinde yaşayan Arife (53) ve İsmail Ahmed el-Kahlut (60) çifti, barınma merkezlerinde yaşadıkları sıkıntıları ve neden evlerinin enkazına sığındıklarını AA muhabirine anlattı.

Evlerinin 13 Ekim'de bombalandığını eşi, çocukları ve torununun saldırıda yaralandığını aktaran Arife Kahlut, tedavi süresince Endonezya Hastanesinde kaldıklarını söyledi.

Kahlut, eve döndüklerinde oturulamayacak halde olduğunu gördüklerini ve yanlarına biraz eşya alarak yeniden Endonezya Hastanesine gittiklerini ve 1 aydan fazla orada kaldıklarını ifade etti.

Barınma merkezlerindeki koşullar kelimenin tam manasıyla çok kötü

Pek çok defa yer değiştirdikten ve hepsinde bir süre kaldıktan sonra yıkılmış evlerine geri döndüklerini dile getiren Kahlut, "Barınma merkezlerindeki şartlar çok zor ve çok kötü. Kelimenin tam manasıyla çok kötü. Okullar yanmış, hastaneler perişan. Sağlıklı bir yaşam alanı yok. Yatak yok, su yok, kanalizasyon yok, banyo yok, oturulacak temiz bir yer yok." dedi.

Yıkılan evlerinin 5, dükkanlarının ise 2 katlı olduğunu kaydeden Kahlut, çinko levhalar, kumaş ve örtülerden evin enkazı üzerinde çadır kurduklarını ve içine girip yerleştiklerini anlattı.

Kahlut, "Burada da sıkıntı çekiyoruz ama yine de barınma merkezlerinden daha iyi. Haşerat var, sinek var, köpekler çok geliyor. Burada yaşamak daha iyi ama yine de zor. Çok ilkel bir yaşantımız var." ifadesini kullandı.

Barınma merkezlerinin sadece sağlık açısından değil psikolojik açıdan da çok kötü olduğunu dile getiren Kahlut, şöyle devam etti:

"Bu yerler çocuklar ve yaşlılar için kötü. Bizim dinlenmeye, temiz bir yerde oturmaya ihtiyacımız var. Yetişme çağındaki genç kızlar ve erkekler için de kötü. Sağlık açısından da kötü. Biz orada cilt sorunları yaşadık."

Bir nesil yitip gidiyor

Gazze'deki çocukların, çocukluklarını yaşayamadığını, yuvalarının dağıldığını, yokluk ve fakirlik gördüklerini belirten Kahlut, "Çocuklar, bir dilim ekmeğin, sağlıklı besin, sebze ve meyvenin özlemini çekiyor ama bunların hiçbiri yok." dedi.

Çocuklarının sağlıklı bir ortamda yetişmelerini ve eğitim görmelerini istediklerini anlatan Kahlut, "Ancak bu nesil eğitimsiz bir şekilde büyüyecek. Bizim eğitimli gençlerimize ve kızlarımıza yazık oluyor. Dünya ülkeleri bize acısın ve merhamet etsin. Bu nesil yitip gidiyor." diye konuştu.

Evlerinin enkazında en azından hava alabiliyorlar

Bütün barınma merkezlerini ve hastaneleri denediklerini ve hepsinin çok kötü olduğunu söyleyen İsmail Kahlut ise şöyle devam etti:

"Yaşadığımız sıkıntı o kadar büyüktü ki barınma merkezlerini terk edip evin enkazı üzerine çadır kurmak zorunda kaldık. Burada en azından hava alabiliyoruz. 60 yıl boyunca tek tek tuğlalarını ördüğümüz bu evin enkazında yaşamak daha iyi. Barınma merkezlerinde ise ya cilt hastalıklarına ya ishale ya da başka hastalıklara yakalanırsınız. Sürekli kaşınırsınız."

Çadırda yaşadıkları sıkıntıları da aktaran Kahlut, tatlı veya tuzlu su bulmak için çok uzaklara gittiklerini, et, meyve, balık ve tavuk gibi yiyecekler yiyemediklerini sadece konserveyle beslendiklerini, bunların da onları hasta ettiğini dile getirdi.

"10 aydır savaş sürüyor, insanın varil dolusu parası olsa bile tükenir ki bizim o kadar paramız yok. Fiyatlar da çok yüksek." diyen Kahlut, aşevlerine gidip yemek almak zorunda kaldıklarını sözlerine ekledi.