1963'te darbeyle iktidarı ele geçiren ve 8 Aralık 2024'de devrilen Baas rejimi, Suriye'de en kanlı katliamını bundan 43 yıl önce Hama kent merkezinde yaptı.
Suriye'nin orta kesimindeki Hama kenti, devrik Baas rejiminin politikalarına muhalifliği ve muhafazakar yapısıyla öne çıkıyordu.
Hafız Esed döneminde rejim güçleri, Hama ilindeki Müslüman Kardeşler Teşkilatının rejime karşı başlattığı ayaklanmayı bastırmak bahanesiyle 1982 yılının ocak ayı sonunda şehri kuşatmaya başladı.
Hafız Esed'in kardeşi Rıfat Esed komutasında rejimi savunma amaçlı kullanılan özel birlik "Savunma Taburları", orduya bağlı Özel Kuvvetler, Çatışma Taburları, 21. Hava İndirme Alayı ve 21. Mekanik Tugayı ile güvenlik birimleri (Askeri Güvenlik Şubesi, Genel İstihbarat Güçleri ve Siyasi Güvenlik Şubesi) ve paramiliter güçlere mensup en az 20 bin silahlı kişi katliamda rejim saflarında yer aldı.
Kenti çevreleyen yüksek noktalara ve tepelere topçu birlikleri ile tanklar yerleştirildi.
Rıfat Esed komutasında 2 Şubat'ta başlayan katliamda, kentteki yerleşimler önce havadan bombalandı daha sonra yoğun topçu atışlarıyla hedef alındı. Kentte su, elektrik ve iletişim hatları kesildi.
Semtlere tanklarla giren rejim askerlerinin, öldürmenin yanı sıra yağmalama ve cinsel saldırı suçlarına da karıştığı kayıtlara geçti.
Burada toplu infazlar yapan rejim güçleri, yaşları 15 üzeri olan gençleri de alıkoyarak ailelerinden kopardı.
En az 40 bin sivil can verdi, 17 binden fazla kişiden haber alınamadı
Suriye İnsan Hakları Ağının (SNHR) tahminlerine göre, Hama Katliamı'nda en az 40 bin sivil, rejim güçlerince saldırılar ve toplu infazlarla katledildi.
Rejim güçlerinin evlere baskınlar yaparak alıkoyduğu 17 binden fazla sivilden ise bir daha haber alınamadı.
Humus'taki Tedmur Hapishanesi'ne götürüldükleri sanılan ve kendilerinden haber alınamayan kişilerin aileleri, yakınlarının öldürüldüğünü düşünüyor.
Tarihi mahalleler yerle bir edildi
SNHR verilerine göre, rejim güçlerinin havadan ve karadan düzenlediği saldırılar ve bombalamalarda es-Sahhane, el-Keylaniyye, el-Asida, eş-Şimaliyye, ez-Zenbakiy ve Beyn Hiyrin mahalleleri büyük ölçüde yerle bir olurken el-Barudiyye, el-Başuriyye, el-Emiriyye ve Manah mahallelerinin ise yüzde 80'i tahrip edildi. Kent merkezinin yaklaşık üçte biri yerle bir oldu.
Saldırılarla birlikte birçoğu Keylaniyye'de olmak üzere, çok sayıda tarihi eser de tahrip edildi.
Katliamda 88 cami ve 3 kilise yıkıldı veya zarar gördü.
Esed rejimi ayrıca yıkım ve katliamın adresi haline gelen Keylaniyye Mahallesi'nde Baas Partisi Hama İl Başkanlığı binası ile 5 yıldızlı bir otel inşa etti.
Camiler, okullar ve fabrikalar alıkoyma merkezlerine dönüştürüldü
Evlere zorla giren rejim güçleri, binlerce kişiyi, alıkoyma ve sorgu merkezlerine çevirdiği noktalara götürdü.
AA muhabirine konuşan görgü tanıkları, Ömer Bin Hattap Camisi, sanayi lisesi, Humus yolundaki porselen fabrikası ile pamuk işleme tesisinin bu merkezlerden sadece birkaçı olduğunu belirtti.
İşkence ve insanlık dışı suçlarla anılan rejim güçlerinin bu merkezlerde binlerce kişiyi alıkoyduğu veya öldürdüğü tahmin ediliyor.
Ölenlerin nerelere defnedildiği bilinmiyor
Kentte toplu infazlar yapan rejim güçleri, öldürdükleri masum sivillere ait cesetleri ailelerine teslim etmedi.
Cesetlerin nereye taşındığını gösteren kayıtlara rastlanmazken katliama tanıklık edenler ise yakınlarına ait mezarların yerini halen bilmiyor.
Rejimin yıkılmasıyla Hamalılar 43 yıllık acılarını sosyal medyadan da dile getirmeye başladı
61 yıllık Baas rejiminin 8 Aralık 2024'te yıkılmasının ardından Hama halkı, tutuklanma korkusu olmadan 1982'deki katliama dair ilk kez sosyal medyadan paylaşımlarda bulunmaya başladı.
Rejim döneminde konuşulması yasaklanan katliamda hayatını kaybeden aile bireylerini, yakınlarını veya tanıdıklarını anan sosyal medya kullanıcıları, adalet istiyor.
Kentteki tarihi eserlerin katliam öncesi durumunu ve sonrasındaki yıkımını gösteren görseller paylaşılıyor.
"Cesetlerle dolu sokaktan yürüdük"
Hama katliamında yaşananları belgeleme çalışmaları yürüten aktivist Muhammed Şakik, 1982'de Baas rejimi güçlerinin kent merkezini bombalamak için kullandığı Hama Kalesi'nin bulunduğu tepede AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Şakik, yaklaşık 125 metre yükseklikteki tepenin Hama’nın çoğu mahallelerine hakim olduğunu belirterek "Rejim buraya hava indirmesi yaparak bu tepeyi işgal etti. Daha sonra buradan yerleşimleri bombalamaya başladılar." dedi.
Katliam sırasında Asida Mahallesi'nde ve çok sayıda ailenin evlerine sığındığını belirten Şakik, "Evimizde 3 adet bodrum bulunuyordu. Bunların çoğunda kadın ve çocuklar kalıyordu. Katliamın ikinci haftasında ordu gelip evdeki tüm erkekleri aldı. Alıkonulanların bazılarını tanırım, bunlardan birisi Abullatif Susa, üzerine duvar yıkıldığı için yaralıydı. Askerler gelip yaralı bacağına vuruyordu." ifadelerini kullandı.
Şakik, "Evden çıkıp yürüdüğümüz sokak çok dardı, yollarda su neredeyse dizime kadardı. Çocuktum çizmelerime sular doluyordu. Çok zor durumdu. Annem elimden tutup beni çekiyordu, düştüğümde yerdeki su ve kanları yutuyordum. Su ve kan karışmıştı. Cesetler üzerinden yürüyorduk. Asida Mahallesi'nin başından yürüdük, (İşaret ederek) şu binanın köşesinden diğer köşeye kadar yürüdük. Yaklaşık 300 metre, cesetlerle dolu sokaktan yürüdük." diye konuştu.
Saldırılar sırasında bulundukları bodrumun roket saldırısıyla hedef alındığını ifade eden Şakik, bir süre enkazda kaldıktan sonra çıkabildiklerini ekledi.
Sonrasında Hama'dan Soran beldesine kaçtıklarını anlatan Şakik, döndüklerinde şehrin yerle bir edildiğini gördüklerini aktardı.
"Bize 'sizi vuracağız' dediler"
Rıfat Esed komutasındaki ordu birliklerinin kent merkezine baskınlar düzenlediği sırada Başuriyye Mahallesi'nde yaşayan Hind Şakaki, katliama 22 yaşındayken tanıklık ettiği olayı şöyle anlattı:
"Askerleri (evden) bizi çağırarak, bu duvarın önünde sıraya dizdi. Bize 'sizi vuracağız' dediler. 'Kadınız' dedik, dil döktük. Sonra erkekleri sağ tarafa, bizi de buradaki yakınlarımızın yanına aldılar. Burada (bodrum katında) 1 ay kaldık. Sonra ne oldu bilmiyoruz. Erkeklerimizi götürdüler, geri dönen olmadı." dedi.
Duvar önünde beklerken çok korktuklarını dile getiren Şakaki, "Çocuklar ağlıyordu. Kız kardeşimin eşini alıp götürdüler. Erkekler şu ana kadar neredeler bilmiyoruz." diye konuştu.
Komşularına geçtikten hemen sonra bir tankın evlerini hedef alarak yıktığını belirten Şakaki, bodrum katında yaklaşık 35 kişiyle 25 gün boyunca zorlu şartlarda yaşadıklarını vurguladı.
Şakaki, "Bodrumdayken bombardıman seslerini duyuyorduk. Ne olduğunu bilmiyorduk. Penceresi, kapısı olmayan bir bodrumdu, korkuyorduk, hareket edemiyorduk." ifadelerini kullandı.