Afganistan’da Taliban’ın iktidara dönüşü, Hindistan’daki Müslüman azınlığa karşı yeni bir İslamofobi dalgasının yayılmasına bahane oldu.
Müslüman politikacılar, yazarlar, gazeteciler, sosyal medya fenomenleri ve diğer vatandaşlar, iktidardaki Bharatiya Janata Partisi’nin (BJP) üyeleri başta olmak üzere ülkenin sağ kanadı tarafından başlatılan nefret kampanyasının hedefi haline geldi.
Hindistan’ı etnik bir Hindu devletine dönüştürmek isteyen sağcı grupların daha önceden sosyal medyada başlattığı #GoToPakistan kampanyasına benzer şekilde #GoToAfghanistan etiketi paylaşılmaya başladı.
Şair ve aktivist Hüseyin Haidry El Cezire’ye verdiği demeçte, Müslümanlara karşı “Pakistanlı”, “cihatçı” ya da “aatankwadi” (terörist) gibi nitelendirmelerin kullanıldığını söyledi. Haidry, İslamofobiye karşı sesini yükseltenlerin Taliban karşıtı olsa bile sempatizan olmakla suçlandığını ifade etti.
Kuzeydoğu’daki Assam eyaletinde, aralarında İslam alimleri, politikacı ve yerel bir gazetecinin de bulunduğu 15 Müslüman, sosyal medya paylaşımlarında Taliban’ı desteklediği iddiasıyla tutuklandı. Yasadışı Faaliyetleri Önleme Yasası kapsamında Müslüman ve hükümeti eleştiren vatandaşlar benzer şekilde gözaltına alınıyor.
BJP liderlerinin Taliban üzerinden Müslümanları hedef göstermesi, Uttar Pradesh’te yaklaşan seçimler için de önemli bir koz olarak görülüyor. Sağcı parti, Müslümanlara karşı politika yapmanın ve toplumu dini anlamda kutuplaştırmanın seçimleri kazandıracağını düşünüyor.
HÜKÜMET İSLAMOFOBİYE GÖZ YUMUYOR
Hindistan’daki Müslümanlara yönelik linçler ve işletmelerin hedef alınması da dahil olmak üzere nefret saldırıları adeta günlük bir olay haline geldi.
Tebliğ Cemaati adlı İslami bir grup, geçen yıl koronavirüsü Hindistan’da yaymakla suçlandı.
ABD Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu (USCIRF), 2020 yılında yayınladığı bir raporda, “Ulusal hükümet, azınlıklara ve onların ibadethanelerine yönelik şiddetin cezasız bir şekilde devam etmesine izin verdi. Aynı zamanda nefret söylemi ve şiddete teşvike karşı tolerans gösterdi” ifadeleri kullanıldı.
Kabil’in Taliban’ın eline geçmesinden bu yana Hint televizyon kanalları, Müslümanları “Taliban savunucuları” veya “sözcüleri” olarak gösteren programlar yayınladı. BJP sözcüleri ise Müslümanları “Taliban yanlısı” olarak nitelendirdi.
Birçok Müslüman Hintli, herhangi bir yerde Müslümanların karıştığı terörle ilgili bir olay olduğunda takibe alındıklarını ve eylemi kınamalarının beklendiğini söyledi. Taliban ile hiçbir zaman yakınlıklarının olmadığını ifade eden Müslüman vatandaşlar, dünyadaki herhangi bir terör olayından sorumlu tutulduklarını dile getirdi.
HİNDİSTAN VE TALİBAN ARASINDA İLK TEMAS
Uttar Pradesh’de politikacı olan Shafiqur Rahman Barq, Hindistan’ın İngilizlere karşı mücadelesini Afganistan’ın ABD işgaline karşı mücadelesiyle karşılaştırdığı iddiasıyla suçlanıyor. Açıklamalarının yanlış yorumlandığını belirten Barq, “Diğer ülkelerde hükümetler değişmeye devam ediyor. Neden herhangi bir yerde olup bitenlerle ilgili olmak zorundayız. Ülkemiz, Taliban’ın yönetimini kabul edip etmeme konusunda bir politika oluşturacak ve o doğrultuda ilerleyeceğiz” açıklamasını yaptı.
Öte yandan, Hindistan Dışişleri Bakanlığı, Hindistan’ın Doha Büyükelçisi’nin üst düzey bir Taliban lideriyle görüştüğünü açıkladı. Taliban’ın Afganistan’da kontrolü ele geçirmesinin ardından iki taraf arasında yapılan ilk resmi temas olduğu ifade edildi.
Hindistan, Taliban’ın Pakistan ile olan yakınlığı nedeniyle hareketin güç kazanmasından endişe duyuyordu. Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, söz konusu görüşmelerde Afganistan’da bulunan Hintlilerin güvenliğinin tartışıldığı belirtildi.
Intell4