Avrupa

Hollandalı milletvekilleri, İsrail'in UCM'ye yönelik casusluk faaliyetlerinin araştırılmasını istiyor

Hollandalı milletvekilleri, İsrail’in, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrailli yetkililer aleyhine yaptığı soruşturmaların engellemesine yönelik casusluk ve yıldırma faaliyetlerinin araştırılmasını istedi.

Abone Ol

Eski AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans'ın liderliğindeki Yeşil Sol ve İşçi Partisi (Groen Links-PvdA) ittifakı milletvekili Kate Piri tarafından sunulan yazılı soru önergesinde, Hollandalı Bakanlardan, İsrail'in, UCM'ye yönelik casusluk ve yıldırma faaliyetlerini araştırılmaları talep edildi.

Dışişleri Bakanı Hanke Bruins Slot, İçişleri ve Krallık İlişkileri Bakanı Hugo de Jonge ve Adalet ve Güvenlik Bakanı Dilan Yeşilgöz-Zegerius'a yöneltilen önergeye, diğer bazı Yeşil Sol ve İşçi Partisi milletvekillerinden de destek açıklaması geldi.

Uluslararası medyada çıkan haberlere atıf yapılan önergede, her üç bakanlıktan ve Hollanda istihbarat servislerinden, İsrail'in Filistin topraklarındaki savaş suçlarını soruşturan UCM'ye yönelik casusluk ve yıldırma faaliyetlerini incelemeleri istendi.

Hollanda'nın özel sorumluluğu

Evsahibi devlet olarak Hollanda'nın, UCM'ye yönelik her türlü saldırı ve tehdidi engelleme yükümlülüğü olduğu hatırlatılan önergede, UCM Başsavcısı Kerim Han ve Mahkeme yargıçlarının işlerini bağımsız şekilde yürütebilmesinin Hollanda makamlarınca nasıl sağlanacağı sorusu yöneltildi.

Önergede, bir önceki Başsavcı Fatou Bensouda'nın Lahey'deki evinin İsrail istihbaratına çalıştığı düşünülen iki kişi tarafından arandığı hatırlatılırken, Bensouda'nın bu durumu Hollanda makamlarına ihbar ettiği ifade edildi.

Milletvekilinin önergesinde, üç bakandan da, 2015'ten bu yana İsrail veya diğer ülkeler tarafından sindirme, rüşvet, şantaj veya casusluk girişiminde bulunulduğuna dair UCM'den ve UCM’ye bilgi aktaran Filistinli STK'lerden ve kişilerden kaç ihbar alındığının açıklanması talep edildi.

İsrail casusluk faaliyetleriyle UCM'deki soruşturmayı sabote ediyor

İsrail’in, UCM’ye yönelik yürüttüğü casusluk faaliyetleriyle İsrailli yetkililerin Filistin topraklarındaki suçlarına ilişkin soruşturmayı sabote ettiğine değinilen önergede, İsrail'in savaş suçlarına tanıklık edenlerin UCM'de ifade vermekten korkup korkmadıklarına ve Hollanda’nın UCM'nin evsahibi olarak tanık ve mağdurları koruyup koruyamadığına ilişkin açıklama yapması gerektiği belirtildi.

Önergede, Hollandalı bakanlardan, Netanyahu hükümetinin Ekim 2021'de işgal altındaki Filistin topraklarında İsrail'in işlediği suçları izleyen ve raporlayan Al-Haq dahil altı Filistinli insan hakları STK'sini "terör örgütü" olarak nitelendirilmesi ve BM Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansına (UNRWA) yönelik iddialarının nasıl değerlendirildiğinin anlatılması gerektiği vurgulandı.

İsrail’in Lahey Büyükelçiliğinin UCM'ye yönelik yıldırma faaliyetlerine ne kadar dahil olduğunun da araştırılması istenen önergede, "İsrail büyükelçisini çağırıp açıklama isteyecek ve Hollanda topraklarında casusluk ve gözdağı kampanyalarının kabul edilemez olduğu mesajını verecek misiniz?" sorusuna yer verildi.

İsrail, adaletin yürütülmesini engellemeye yönelik suçları işliyor

Önergede, İsrail’in, adaletin yürütülmesini engellemeye yönelik suç işleyip işlemediğinin araştırılması istenirken, UCM'nin kurucu anlaşması olan Roma Statüsü'nün 70. maddesi adaletin yürütülmesini engellemeye yönelik suçları düzenliyor.

Roma Statüsü'nün 70 maddesinin 1(c) fıkrasına göre bir tanığın ifade vermesine engel olmanın veya ifade vermesi halinde gözdağı vermenin, delilleri karartmanın veya toplanmasına müdahale etmenin suç olduğu belirtiliyor.

Aynı maddenin 1(d) fıkrasında ise UCM çalışanlarının görevlerini yapmasını engellemek, korkutmak veya tehdit etmenin beş yıla kadar hapisle cezalandırılacağı kaydediliyor.

Ev sahibi ülke sorumluluğu

Roma Statüsü’nün birçok maddesi, Mahkeme binasının, çalışanlarının, mağdurların ve tanıkların, ev sahibi ülke olan Hollanda başta olmak üzere üye tüm ülkeler tarafından korunmasını gerektiriyor.

Roma Statüsü'nün 68. Maddesi, "Mağdurların ve tanıkların korunması ve yargılamalara katılımının" gerekli şekilde sağlanması yükümlülüğü getiriyor.

UCM ile Hollanda arasında 1 Mart 2008’de yürürlüğe giren, Ev Sahipliği Anlaşması’nın 7. Maddesi, UCM’ye yönelik her türlü müdahalenin Hollanda tarafından engellenmesi ve Mahkemenin korunması yükümlüğü getiriyor.

Ev Sahipliği Anlaşmasının 43. Maddesinde UCM çalışanlarının korunmasının "Mahkeme'nin düzgün işleyişi için" vazgeçilmez olduğu belirtilirken, Hollanda'nın, UCM çalışanlarının "güvenliğini, emniyetini ve korunmasını her türlü müdahaleden uzak bir şekilde sağlamak için gerekli olabilecek etkili ve yeterli önlemleri" almayı taahhüt ettiği kaydediliyor.

Mossad'ın UCM'yi tehdit ettiği iddiası

İsrail istihbarat teşkilatı Mossad'ın eski başkanı Yossi Cohen'in, İsrail aleyhine başlatılan soruşturma öncesi eski UCM Başsavcısı ile gizli görüşmeler yapıp onu soruşturmadan vazgeçirmek için tehdit ettiği basında yer almıştı.

İngiliz The Guardian gazetesinin haberine göre 2012-2021 döneminde UCM Başsavcısı olarak görev yapan Fatou Bensouda, 2021'de İsrail'in Filistin topraklarında savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işlediği gerekçesiyle soruşturma başlattı.

Ön incelemesi 2016'da başlatılan soruşturma için devreye giren Mossad'ın o dönemdeki başkanı Yossi Cohen, iddiaya göre, Bensouda ile gizli görüşmeler yaparak, soruşturmanın İsrail askeri personeline yönelik tehdit oluşturacağını savundu.

Gazeteye konuşan İsrailli kaynaklar, buradaki amacın Bensouda ile uzlaşmak ya da onu İsrail'in talepleriyle ilgili işbirliği içinde bulunacak biri haline getirmek olduğunu dile getirerek, Cohen'in, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun gayriresmi habercisi gibi çalıştığını kaydetti.

Bensouda, Cohen'in "ısrarcı ve tehditkar havadaki davranışlarını" UCM'nin bazı önde gelen yetkililerine anlatırken, bu durum 4 farklı kaynaktan da doğrulandı. Bu kaynaklardan üçü, Cohen'in, UCM'deki soruşturma için Bensouda'ya birçok kez baskı yaptığını doğruladı.

UCM kaynakları ise Cohen'in, Bensouda'ya, "Bize yardım etmelisiniz ki biz de sizinle ilgilenelim. Kendinizin ve ailenizin güvenliğini tehlikeye atacak şeylere bulaşmak istemezsiniz." dediğini iddia etti.

İki farklı kaynağa göre Mossad, Bensouda'nın eşine ait bazı gizli kayıtların dökümünü de ele geçirdi. Kaynaklar, İsrail'in daha sonra bu belgeleri Bensouda'yı itibarsızlaştırmak için kullandığını öne sürdü.