İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri'deki Marmara Cezaevi karşısındaki salonda yapılan duruşmaya, yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklanan ancak bu davada tutuksuz yargılanan İmamoğlu ve avukatları ile "mağdur" sıfatıyla Başsavcı Akın Gürlek'in avukatı katıldı. Bazı CHP milletvekilleri ve belediye başkanları ile partililer de izleyici olarak duruşma salonunda yer aldı.
Söz alan sanık avukatları, duruşmanın Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde yapılmasını talep etti.
Savunmasını yapan sanık İmamoğlu ise 16 milyon İstanbullunun belediye başkanı olduğunu, bir paneldeki konuşması nedeniyle başlayan sürecin bu duruma geldiğini belirtti.
Yürütülen süreçle ilgili kaygılandığını dile getiren İmamoğlu, "O panelde duygularımı dile getirdim. Ben herkesin evlatlarını ve torunlarını seviyorum. İster başsavcı, ister cumhurbaşkanı olsun, hepsinin evladını seviyorum. İyi bir gelecekleri olsun istiyorum." diye konuştu.
Suçlamaya konu olan paneldeki konuşmasını okuyan İmamoğlu, sözlerinin Başsavcı Gürlek'e yönelik hedef gösterme, tehdit ve hakaret içermediğini, ifade özgürlüğü kapsamında eleştiri yaptığını savundu.
Gürlek'in bakan yardımcılığının ardından başsavcı olduğunu hatırlatan İmamoğlu, "Kendisine 'Haftalarca görüşelim, İstanbul'a yönelik düşüncelerim var.' diyerek arattıran kişiyim ama göremedim. Hala görüşebiliriz sorun yok. Haftalarca, 'bana niye randevu vermedi acaba' diye düşünüyorum, merak ediyorum. İBB, adliyelerin en çok işini gören kurumdur. Temizlik aracı, şusu busu. Ben ifade özgürlüğüne eleştiri yaptım, onu dahi ailesiyle birlikte koruma konusunda teminat olduğumu söyledim." dedi.
Terör suçuyla yan yana getirilemeyeceğini öne süren İmamoğlu, "Beni terörle yan yana getirecek kişinin anlını karışlarım. Onu diyen aynaya baksın." ifadelerini kullandı.
Avukatların talepleri
İmamoğlu'nun avukatları, sanığın savunmasına katıldıklarını ve bu aşamada ekleyecek bir husus olmadığını belirtti.
Akın Gürlek'in avukatı Abdullah Adır ise İmamoğlu'nun Gürlek'e yönelik sözlerinin alenen "tehdit" ve "hakaret" suçlarını oluşturduğunu ifade etti.
Adır, "Bırakın yargı işini yapsın ve yargıyı hedef almayın. Sanığın iddianamede belirtilen suçlardan cezalandırılmasını ve katılma talebimizin kabulünü talep ediyoruz." dedi.
Mahkeme başkanı, Gürlek'in avukatının davaya katılma talebine ilişkin İmamoğlu ve avukatlarına diyeceklerini sordu.
İmamoğlu "katılma talebi"nin ne demek olduğunu bilmediğini söylerken, avukatları bu talebin reddedilmesini istedi.
Mahkeme heyeti ise mağdur tarafın "tehdit" ve "hakaret" suçundan katılma talebinin kabulüne, "terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek" suçundan reddine karar verdi.
Heyet, sanık avukatlarının Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde duruşmaların yapılması talebini de kabul etmedi.
Dava dosyasının mütalaasını hazırlaması için duruşma savcısına gönderilmesine karar veren heyet, duruşmayı 16 Haziran'a erteledi.
Duruşmanın ardından basın mensuplarına konuşan CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Ekrem İmamoğlu'nun kamu görevlisini tehdit ettiği iddiasıyla açılan dava için Silivri'de olduklarını söyledi.
Davanın Silivri'de görülmesinin "katılımın fazla olması" gerekçesiyle açıklandığını dile getiren Günaydın, İmamoğlu'nun duruşmada "Benim söylediğim şey, Türkiye'de adaleti ve hukuku tesis edeceğiz. Başsavcının ailesi de dahil olmak üzere herkesin güvenliğini bu sistem sağlayacak." ifadelerini kullandığını aktardı.
Günaydın, bu sözlerin tehdit veya hakaret unsuru taşımadığını savunarak, "Tarihin akışı devam edecek. Kum saati akmaya devam edecek. Eninde sonunda bu memlekete adaleti, hukuku ve demokrasiyi getireceğiz." diye konuştu.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianamede, Başsavcı Akın Gürlek "mağdur" sıfatıyla yer aldı.
İddianamede, İmamoğlu'nun katıldığı bir panelde yaptığı konuşmada, Başsavcı Gürlek'e yönelik kullandığı ifadelerde suç içeriklerinin olduğunun tespiti üzerine resen soruşturma başlatıldığı kaydediliyor.
Halen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı görevini yapan Gürlek'in geçmişte de terör suçlarına bakmakla görevli ağır ceza mahkemelerinde başkanlık, sulh ceza hakimliği ve Adalet Bakan Yardımcılığı görevlerinde bulunduğu aktarılan iddianamede, Gürlek'in görev yaptığı dönemlerde ve DHKP/C başta olmak üzere çeşitli terör örgütlerince hedef haline getirildiğinin bilindiği kaydediliyor.
Gürlek'in terör örgütlerinin çeşitli basın ve yayın organları ile sosyal medya hesaplarında açık kimlik bilgileri ve fotoğrafının yayımlanarak tehdit edildiğine dikkati çekilen iddianamede, İmamoğlu'nun söz konusu konuşmasıyla Gürlek'i hedef gösterip, "terörle mücadelede yer almış kişileri hedef gösterme" suçunu işlediği ifade ediliyor.
İddianamede, İmamoğlu'nun aleni şekilde kullandığı söylemlerin, kamu görevini sürdüren Akın Gürlek'i küçük düşürmeye yönelik ve küçültücü ifade niteliğinde olduğu, söz konusu ifadenin düşünceyi açıklama sınırlarını aştığı, suça konu ibare ve konuşmanın da ayrıca bir bütün halinde kişinin saygınlığına zarar vermeyi amaçladığı ve görüş açıklama niteliğinde bulunmadığı, eylemin ifade hürriyeti bağlamında hukuki koruma görmesinin mümkün olmadığı belirtiliyor.
İmamoğlu'nun konuşmasında Başsavcı Gürlek ve aile yakınlarının hedef alındığı, zarara veya kötülüğe uğratılacağını içeren ifadeler kullanıldığı belirtilen iddianamede, "Fiilin mağdur üzerinde korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olduğu, bu haliyle şüphelinin tehdit suçunu işlediği anlaşılmıştır." değerlendirmesi yer alıyor.
İddianamede, İmamoğlu'nun 27 Ocak'ta düzenlediği basın toplantısında ise mahkemelerde bilirkişi olarak görevli kişilerden birini, görevli tek bilirkişi gibi göstererek gerçeğe aykırı şekilde soruşturma şüphelileri lehine sonuçlanacak şekilde karar verilmesi amacıyla alenen hedef göstererek ve bu amaçla ismini de açıklayarak "yargı görevi yapanı etkilemeye teşebbüs etmek" suçunu işlediği tespitine ilişkin soruşturmanın sürdüğü aktarılıyor.
İki olay bir arada değerlendirildiğinde İmamoğlu'nun görevinin getirdiği konumu ve nüfuzunu basın önünde aleni olacak şekilde kullanarak yargı organları ve mensupları üzerinde baskı oluşturmayı ve mensubu olduğu parti lehine etkilemeyi amaçladığının değerlendirildiğine işaret edilen iddianamede, İmamoğlu'nun "kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret", "tehdit" ve "terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek" suçlarından 2 yıl 8 aydan 7 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
İmamoğlu hakkında ayrıca, Türk Ceza Kanunu 53. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak, sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten yoksun bırakılır." maddesinin uygulanması talep ediliyor.