İngiltere'de insan hakları ve sivil özgürlükler alanında uzman avukat Fahad Ansari, öğrencilerinin yarısının Müslüman olduğu bir okulda Mart 2023'te getirilen "dini ritüel" yasağının Londra'daki üst mahkeme tarafından onaylanması ve ülkede artan Müslüman karşıtlığına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Müslüman öğrencinin itirazının laiklik gerekçe gösterilerek reddedildiğine işaret eden Ansari, şunları aktardı:
"Yargıcın da dediği gibi, eğer Müslüman bir çocuk namaz kılmak istiyorsa, namaz kılabileceği pek çok başka okul var. Bu açıklama ilk bakışta çok makul görünebilir. Ancak daha derine inip asıl amacın ne olduğunu araştırdığınızda, işte o zaman durum oldukça endişe verici bir hal alıyor. Bir çocuğun öğle arasında 2,5 metreye 4 metrelik bir alanda namaz kılmak için 2-3 dakika geçirmesini engelleme kararını tek başına değerlendiremezsiniz. Buradaki gizli gündemin ne olduğuna bakmak zorundayız."
Eski İçişleri Bakanı Suella Braverman okulun kurucularından
Ansari, Eylül 2014'te kurulan okulun aşırı sağcı söylemleriyle öne çıkan eski İçişleri Bakanı Suella Braverman ile ilişkisine dikkati çekerek, "Braverman, Michaela Community School'un yönetim kurulu başkanı ve kurucu üyelerinden biriydi. Kendisi, 2018'e kadar kurucu üye ve yönetim kurulu başkanıydı. Bu da okulun asıl davasının ne olduğunu ortaya koyuyor. Daha derine indiğinizde, okulun aynı zamanda ülkeyi yöneten Muhafazakar Parti'nin en sağında yer alan Michael Gove ve birçok başka kişiyle de bağlantılı olduğunu görebilirsiniz." ifadesini kullandı.
Yasağın onaylandığı 16 Nisan'da, Braverman'ın, Brüksel'deki “Ulusal Muhafazakarlar” konferansında konuşma yaptığını anımsatan Ansari, "Braverman, dünyanın farklı bölgelerindeki faşistleri ideolojileri hakkında konuşmak üzere bir araya getiren 'Ulusal Muhafazakarlık' konferansında konuştu. Aynı konferans geçen yıl Londra'da düzenlenmiş ve Suella Braverman gibi Michael Gove da bu konferansta konuşma yapmıştı. Başbakan Rishi Sunak, her ikisinin de bu konferansta bakan sıfatıyla konuşmalarına tam destek verdi." diye konuştu.
Ansari, faşist görüşlere sahip olmakla eleştirdiği siyasetçilerin bir eğitim kurumuyla bu kadar yakından ilişkili olmasının endişe verici olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Okulun nihai gündeminde ne var? Bu şekilde Müslüman çocukları ayrı tutarak onlara ayrımcılık yapmak mı istiyorlar? Yoksa esasen onlara devlete meydan okumaktan, İslami değerlerini ve İslami kimliklerini ortaya koymaktan, otoriterlik ve faşizmle yüzleşmekten korkmalarını mı aşılıyorlar? Benim asıl endişem bu. Elbette bu genç Müslüman kız için kaygılıyız ama aynı zamanda bu gibi okullarda uygulanan daha derin amaçlar için de endişeliyiz."
"Tüm bunlar genç bir kızın öğle yemeği molasında birkaç dakika dua etmesini engellemek için"
Okul müdiresi Katharine Birbalsingh'ın kararı "tüm okullar için bir zafer" olarak yorumlaması ve "Eğer ebeveynler Michaela’yı beğenmiyorsa çocuklarını göndermek zorunda değil" şeklindeki açıklamasına değinen Ansari, "Bir okul yöneticisinin, Yahudi öğrencilerin dini inançlarını yerine getirmesine izin vermediği hatta öylece 'Yahudi öğrenciler bundan hoşlanmıyorsa başka bir okula gitsin' dediğini göremezsiniz. Bu okulun yüzde 50'si Müslümanlardan oluşuyor ve eğer onlara 'Burada hoş karşılanmıyorsunuz' derseniz, nasıl bir mesaj vermiş olursunuz?" diye konuştu.
Diğer yandan İngiltere hukuk sisteminde Müslümanlara yönelik empati yoksunluğuna da dikkati çeken Ansari, şu değerlendirmede bulundu:
"Sih bir okul müdürü tarafından namaz kılması yasaklanan Müslüman bir kızın ibadetleriyle ilgili Hristiyan bir yargıcın karar verdiğini düşünün. Konu şu noktaya geldi: Şimdi dua etmesi gerekiyor mu? Daha sonra da dua edebilir mi? Nihayetinde Müslüman olmayanlar Müslümanlara nasıl ibadet edeceklerini hatta daha sonra da namaz kılabileceklerini söylüyor. Bir adım geri çekilip bakınca, tüm bu para, zaman ve kaynaklar bir kızın öğle yemeği molasında birkaç dakika dua etmesini engellemek için. Bu, hoşgörü ve eşitlikle övünen bir toplumda normal değil."
"Filistin'e desteklerini dile getiren Müslümanlara büyük baskı var"
İngiltere'nin giderek Müslüman karşıtı bir ülke haline geldiğini aktaran Ansari, "Artık giderek otoriterleşen ve insanların yüzyıllardır sahip olduğu hak ve özgürlükleri elinden alan bir ülke var. Otoriter hükümetler, toplumun geneli tarafından hor görülen belirli bir azınlığa odaklanır. Ne yazık ki bu azınlık şu anda Müslüman toplumu." ifadesini kullandı.
Ansari, ülkedeki Müslüman karşıtlığının Filistin'e destek gösterileriyle tırmandığına işaret ederek, şunları söyledi:
"Okullarda, Müslüman çocukların dini veya siyasi olarak kendilerini ifade etmelerine yönelik artan baskılar olduğunu söyleyebilirim. Ancak Filistin'e desteklerini dile getirmek veya İsrail soykırımına karşı durmak isteyen Müslümanlara yönelik de büyük bir baskı var. Filistin bayrağı takılı rozet taşıdıkları için askıya alınan Filistinli öğretmenler ve bu konudan söz etmek isteyen öğrencilerin konuşmalarına izin verilmiyor. Ukrayna’nın göklere çıkarıldığı, kongreler düzenlendiği, bağış kampanyaları yapıldığı ancak Filistinlilerin konuşmasına bile izin verilmediği bu çifte standart görülüyor."
Müslümanların ötekileştirildiği toplumlarda kaygılı nesillerin yetişeceğine vurgu yapan Ansari, sözlerini şu şekilde noktaladı:
"Uzun vadede bunun etkisi, kendini ifade edemeyen ve dini-siyasi duygularını bastıran bir nesil yetiştirmek olacak. Bunun, çocuklar üzerinde nasıl bir etkisi olacağını Allah bilir çünkü esasen çocukların kendilerini ifade edemedikleri bir toplum yaratılıyor. Okullar, insanları eğitme, öğretme, aydınlatma ve fikirleri tartışma yerleri olarak kabul edilir. Eğer konuşmaya bile istekli değilseniz, o zaman kendinizi okul olarak adlandırmaktan vazgeçip, bir beyin yıkama yeri demelisiniz."
İngiltere'nin en katı okulu olarak biliniyor
Michaela Community School'un kurucularından Braverman, ay başında İsrail'i ziyaret etmiş, daha önce yaptığı açıklamalarda ise Filistin bayrağı sallamanın ve Filistin'e destek sloganları atmanın "duruma göre" teröre destek sayılabileceğini savunmuştu.
İngiltere'nin en katı okulu olarak adlandırılan Michaela Community School yönetimi, yaklaşık 30 öğrencinin okulun bahçesinde, ceketlerini yere serip namaz kılmasının ardından Mart 2023'te söz konusu yasağı uygulamaya koymuştu.
Yasal nedenlerden ötürü ismi açıklanmayan Müslüman öğrenci, okulda namaz kılmanın yasaklanmasının inancını etkilediğini ve din özgürlüğü hakkını ihlal ettiğini belirterek, Londra'daki Michaela Community School adlı okula dava açmıştı.