Filistin ve boykotun gücü: 2025'te neler yapılabilir? Filistin ve boykotun gücü: 2025'te neler yapılabilir?

Son dönemde, Irak ile yeni Suriye yönetimi arasında dikkat çekici iki kritik görüşme gerçekleşti. Bu görüşmeler Irak'ın Suriye'deki yeni yönetimle ilk temaslarıydı. Irak cephesinden Suriye'ye ilk ziyaret Ulusal İstihbarat Servisi Başkanı Hamid el-Şatri tarafından 26 Aralık 2024'te gerçekleşti. Şatri'nin ziyaretini, 31 Aralık'ta Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin'in Suriye Dışişleri Bakanı ile yaptığı telefon görüşmesi takip etti. Bu iki temas, Irak'ın Suriye'ye yönelik yeni yaklaşımını anlamak açısından önemli ipuçları sunuyor.

Irak'ın Suriye'de öncelikleri neler?

Hamid el-Şatri'nin Suriye ziyaretinin güvenlik merkezli bir gündemle gerçekleşmesi Irak'ın önceliklerini ortaya koyuyor. Bu adım, Irak hükümetinin Suriye ile olan ilişkilerinde siyasi ve ekonomik meseleleri şimdilik daha geri plana tuttuğunu, şu anda daha çok sınır güvenliği, terörle mücadele ve bilhassa terör örgütü DEAŞ'ın militanlarının tutulduğu kampların durumu gibi Irak'a güvenlik tehditleri yaratabilecek konu başlıklarını öncelikli gördüğünü gösteriyor. Nitekim, Suriye'ye Irak tarafından dışişleri bakanı başkanlığındaki bir heyetten önce istihbarat başkanının liderliğindeki bir heyetin gitmesi ve gerçekleştirilen görüşmelerin içeriği de bunu doğrular niteliktedir.

Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin'in Suriye Dışişleri Bakanı ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde, Irak-Suriye sınırında terör örgütü DEAŞ'ın yeniden varlık göstermeye başladığını vurguladığı ve buna son verilmesi için iki ülke arasında işbirliğinin önemine dikkati çektiği aktarıldı.

El-Şatri'nin ziyareti ve Fuad Hüseyin'in telefon görüşmesi öncesindeki süreçte Irak'ın Suriye'deki gelişmelere güvenlik eksenli bir yaklaşım sergilediği söylenebilir. Bu açıdan bakıldığında Irak'ın son iki aylık süreçte Suriye politikasının bir bütünlük taşıdığı ifade edilebilir.

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Suriye'de Esed rejiminin devrildiği süreçte Irak’ın ulusal güvenliğine odaklanan bir politika izledi. Bu süreçte Sudani, Suriye'deki meseleye müdahil olmaktan ziyade buradan gelebilecek tehditlere karşı Irak'ın güvenliğini sağlamaya yönelik adımlar attı. Bu kapsamda Sudani, Irak-Suriye sınırında sınır muhafızları, Irak Ordusu ve Haşdi Şabi güçlerinden oluşan üç kademeli bir savunma hattı inşa etti.

Atılan bu askeri adımlar yalnızca tehditlere karşı değil aynı zamanda Irak kamuoyunun yakın geçmişteki olumsuz hafızasının da tekrar canlanmasını engellemeye yönelik tedbirler olarak da değerlendirilebilir. 2014'te Suriye'den Irak'a geçen terör örgütü DEAŞ militanlarının birkaç gün içinde Musul'u ele geçirmesinin getirdiği acılarla dolu yakın geçmiş Iraklıların hafızasından hala silinmedi. Dolayısıyla, Sudani'nin Irak'ın toplumsal psikolojisine dönük şekilde güvenlik meselelerini öncelemesi de önemlidir. Yeni dönemde Suriye tarafından nasıl bir yapının inşa edileceği ve bu yapının Irak'a yönelebilecek tehditleri ne ölçüde bertaraf edebileceği gibi konular Irak'ın Suriye politikasında başat konu başlıkları olarak öne çıkıyor. İstihbarat Başkanı el-Şatri'nin göreve gelmesinin hemen ardından ayağının tozuyla yaptığı Suriye ziyareti bunun önemli bir göstergesidir.

Bundan sonraki süreçte iki ülke arasında bölgesel işbirlikleri ve ekonomi gibi başlıkların ele alınmaya başlaması beklenebilir. Ancak Suriye'deki hükümetin yapılanma sürecinde Irak tarafının birincil önceliği, 600 kilometre sınırı paylaştığı komşusu Suriye'den gelebilecek potansiyel tehditleri önleme girişimleri olacaktır. Dışişleri bakanlığı ve istihbarat birimleri önümüzdeki süreçte Suriye ile güvenlik işbirliklerini genişletmeye odaklanırken Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'nin Suriye hükümeti ile temaslarının başlamasıyla ikili ilişkiler ekonomi gibi diğer meselelerle de derinleşebilir.

Irak'ın Suriye politikasında Sistani ve Sadr faktörü

Sudani'nin Suriye politikasında rahat hareket etmesini sağlayan iki önemli faktör bulunuyor. Bunlardan ilki Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr'ın Suriye’ye askeri destek verilmemesi konusundaki açıklamalarıdır. Sadr bu çıkışı henüz rejim düşmeden ve Suriye'de muhalifler Halep'i kontrol etme aşamasındayken yapmıştı. Sadr'ın bu tutumu, Sudani'nin İran yanlısı grupların askeri destek talebine karşı elini rahatlatan bir gelişme olarak okunabilir. Irak'taki İran destekli bazı gruplar hükümetin Suriye'ye askeri olarak müdahil olması gerektiğini açıklarken Sadr'ın bu açıklamaların karşısında konumlanması Sudani'ye hareket alanı kazandırdı.

Diğer yandan, Irak'taki Şiilerin en büyük dini merci Ayetullah Ali es-Sistani'nin Suriye'deki gelişmelere müdahil olunması konusunda sessiz kalması da Sudani'nin kazandığı bu hareket alanını genişletti. Sistani ne Irak'taki Şii milis grupların Suriye’deki Esed rejimine destek vermesi ne de Irak'ın resmi olarak askeri destek sağlaması yönünde bir açıklama yaptı. Sadr ve Sistani'nin bu tutumları, Sudani hükümetinin Suriye meselesinde daha dengeli bir politika izleyebilmesine katkıda bulunurken üstlerindeki İran baskısından sıyrılabilmelerine de yardımcı oldu.

İran'ın, Suriye'de ortaya çıkan yeni tabloyu kabullenmesi de Irak üzerindeki baskıları hafifleten bir faktör olarak öne çıkıyor. Tahran'ın Suriye'deki yeni hükümetin varlığını tanıması Irak'taki İran destekli grupların da daha ılımlı bir tutum takınmasına neden oldu. Örneğin, Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki, daha önce Suriye'ye dönük oldukça sert söylemlerde bulunurken Esed rejiminin devrilmesiyle başlayan yeni süreçte söylemlerini yumuşatarak, "Suriye halkının, tüm bileşenlerin iradesini yansıtan kapsayıcı bir hükümet oluşturma yolundaki tercihlerine saygı duyduğunu" ifade eden açıklamalar yaptı.

Dolayısıyla, Suriye sahasında ani ve hızlı değişen dengeler Irak'ta İran destekli grupların da pozisyonlarını dönüştürdü. Bu dönüşüm Suriye'ye müdahil olma noktasında İran destekli grupları karşısına alan Sudani hükümetini de rahatlattı. Ancak bu rahatlama, Suriye tarafından Irak'a sıçrayabilecek herhangi bir tehditle bozulabilir. Sudani hükümetinin Suriye politikasında güvenlik esaslı hareket etmesinin zemininde yatan nedenlerden biri de budur. Suriye'den kaynaklanacak herhangi bir terör tehdidi hükümeti İran destekli gruplara karşı da zayıf bir konuma düşürebilir. Sudani'nin bu dönemde yeni bir istihbarat başkanı ataması ve yeni başkanının hızlı bir şekilde beraberindeki heyetle Suriye'ye gitmesi Irak hükümetinin olası güvenlik tehditlerine ön alma girişimleri olarak da okunabilir.

[Sercan Çalışkan, ORSAM Irak Çalışmaları Araştırmacısıdır. Polis Akademisinde doktora eğitimine tez yazım aşamasında devam etmektedir. Irak'ın birçok vilayetinde 2020'den bu yana saha çalışmaları gerçekleştiren Çalışkan, 2021 Irak Parlamento Seçimleri ile 2023 Yerel Seçimlerinde uluslararası gözlemci olarak görev yapmıştır. Çalışkan ayrıca Çin'in Orta Doğu politikası üzerine de akademik çalışmalar yürütmektedir.]

Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Haber Orta Doğu editoryal politikasını yansıtmayabilir.