Eski Irak Başbakanı Nuri el Maliki, popülaritesindeki büyük düşüşe rağmen Irak'a yeniden liderlik etme arzusunu dile getirdi.

Maliki'nin 2006-2014 yılları arasında hükümet başkanı olarak geçirdiği iki dönem ülke için tam bir felaketti. Irak devleti çeşitli ekonomik, sosyal ve güvenlik alanlarında ciddi bir gerileme yaşadı.

Maliki'nin başbakanlığı sırasında yolsuzluk eşi görülmemiş seviyelere ulaştı ve yüz milyarlarca dolarlık petrol geliri boşa gitti. Bu durum Maliki'nin iki dönemi sonrası IŞİD'in ülke topraklarının yaklaşık üçte birini kontrol etmesi ile felaketle sonuçlandı.

2014 seçimlerinin ardından başbakanlığı kaybeden İslami Dava Partisi'nin lideri Maliki, Başbakan Mustafa el Kazımi'nin hükümetini eleştirerek kendisini gelecekte ülkeye liderlik edecek en iyi aday olarak sundu.

ABD Başkanı Joe Biden ile bir "anlayış ilişkisi" iddiasında bulunan Maliki, nükleer anlaşma ve ABD'nin İran'a uyguladığı ağır ekonomik yaptırımlar konusundaki görüş ayrılıklarını hafifletmek için Tahran ve Washington arasında arabuluculuk yapmayı teklif etti.

Irak’ın meselelerini gözlemleyenler, siyasi statüsü yerel manada gerileyen Maliki'nin, açıklamalarının erken bir seçim kampanyasının bir parçası olduğunu göz önünde bulundurarak, çetrefilli bir uluslararası anlaşmazlığa arabuluculuk yapabileceğine inanmadıklarını ifade ettiler.

Geçtiğimiz birkaç hafta içinde Irak'ta erken seçim kampanyaları başladı ve birçok Şii siyasi figür önümüzdeki Ekim ayında yapılacak parlamento seçimleri öncesinde halka hitap etmek için açıklamalar yayınladı.

Bununla birlikte, birçok Iraklı, ülkenin kötü koşullarını değiştirmek için etkili bir araç olarak görmedikleri yaklaşan parlamento seçimleri hakkında giderek daha fazla şüphe duyuyor.

Böylesi bir şüphecilik, önceki seçimleri tetikleyen aynı iklim ve koşullara yol açan ve ABD işgalinden bu yana Irak'ı yöneten aynı siyasi güçlerin iktidarı elinde tutmasına izin veren ardışık siyasi durgunluk belirtilerinin meyvesidir. Iraklılar, bu güçlerin devlet kurumlarına liderlik etme ve reform yapma konusunda tamamen başarısız olmalarına rağmen iktidarı tekelleştirdiklerine inanıyor.

Geçtiğimiz haftalarda, düzinelerce siyasi parti ve seçim ittifakının net programlar veya ortaklık için mantıksal temeller olmaksızın kurulmaya çalışıldığı bir dönemde, Ekim için planlanan seçimlere dış müdahale korkusu musallat olmaya başladı.

Yeni kurulan partiler ve ittifaklar seçimlere kaydolmak için yarışıyor ve kamuoyunda profesyonel olmadıkları izlenimi oluşuyor. Bu gelişmeler aynı zamanda oyları böldü ve yine büyük partilere ve ittifaklara son dört seçimde olduğu gibi oyların çoğunluğunu almaları için kapıyı açtı.

Şii din adamı Mukteda El-Sadr ezici bir zafer elde etmek amacıyla Ekim seçimlerine katılacağını söylerken, İslam Yüksek Konseyi'nden ayrılan Bilgelik Hareketi'nin lideri Ammar el-Hakim, kapsayıcı ve mezhepler arası bir “ulusal proje” olduğunu söylediği projesini tanıtmaya başladı.

İki Şii lider gibi Maliki de, Hadi al-Amiri liderliğindeki Bedir milislerine bağlı Al-Kader uydu kanalına yaptığı açıklamalarda kendi adaylığından bahsetti.

Maliki, "Irak'a yardım etmek için en zor koşullarda" kazanırsa "savaşacağını" vurgulayarak, başbakanlığı tekrar devralacak nitelikte olduğunu iddia etti.

Maliki ayrıca, hükümetinin anayasaya aykırı, son derece kusurlu ve siyasi güçlerle anlaşmazlık içinde olduğunu söyleyerek Kazımi'ye sert eleştiriler yöneltti.

Maliki, yeni bir seçim yasasının onaylanmasını eleştirerek, mevcut koşullarda seçimlerin yapılmasının "karar alma kabiliyetine sahip büyük siyasi grupların yokluğunda parçalanmış bir parlamento" ile sonuçlanacağını belirterek "kabul edilmemesi gerektiğini" söyledi. Maliki'nin bahsettiği büyük siyasi gruplar, Iraklı protestocuların son 17 yıldır devlet işlerini kötü yönetmeleri nedeniyle iktidardan indirmek istedikleri gruplarla aynı.

Dava Partisi'nin lideri, rakibi Sadr'ın, hareketinin bir sonraki hükümeti kurmasına izin verecek, yaklaşan seçimlerde büyük bir zafer elde etme yeteneğine sahip olmasını beklediği açıklamalarını göz ardı etmedi.

Maliki, gergin ilişkileri olduğu Sadr'ı isimlendirmeden, "herkese zafer ve mağlubiyet hesaplarını bırakıp ülke işlerinin yönetimini çözüm bulabilenlere bırakmasını" tavsiye ettiğini söyledi.

Neden kendisini ülkeyi yeniden yönetmeye uygun bir aday olarak gördüğü sorulduğunda Maliki, ‘’Bizi kim övüyorsa şu eski deyişi takip ediyor: 'Ne kadar iyi olduğumu bilmek için başka birini dene.’’ dedi.

Iraklılar, ülkenin hala zor zamanlar yaşadığını ve kitlesel protestolarla devrilen Adil Abdul-Mehdi hükümetine alternatif olarak Kadhimi hükümeti altında güvenlik, ekonomik ve sosyal krizlerle karşı karşıya olduğunu kabul ediyor.

Ancak Iraklılar, mevcut durumun, 2003 işgalinden bu yana nispeten en uzun süredir, özellikle Maliki yönetimi sırasında, önceki dönemde biriken sorunların bir sonucu olduğunu biliyorlar.

*Arab Weekly internet sitesinden Emirhan Kemendi tarafından çevrilen bu makale ortadoguhaber.com'un editoryal görüşünü yansıtmaz.