Orta Doğu

İran'daki Yahudilerin "en büyük sorunu" ülkede yaşanan ekonomik sıkıntılar

İran'daki Yahudi toplumunun temsilcisi ve Milletvekili Humayun Samehyah Necefabadi, ülke genelinde yaklaşık 10 bin kişiden oluşan Yahudi toplumunun en büyük sorununun ülkedeki ekonomik sorunlar olduğunu söyledi.

Abone Ol

Tahran'daki Yahudiler Derneği Başkanı ve Milletvekili Necefabadi, ülkedeki Yahudi toplumunun yapısı, seçimlere katılımı ve İsrail'in Gazze'deki katliamları ile Lübnan'a saldırı ihtimaline ilişkin AA muhabirine konuştu.

İran'da yaklaşık 10 bin Yahudinin yaşadığını belirten Necefabadi, devrimden önce daha fazla sayıdaki Yahudi nüfusunun o dönem İran'daki Siyonist kuruluşların teşvikiyle İsrail'e göç ettiğini ifade etti.

"Son 30-35 yıla bakıldığında İran'daki Yahudiler en çok ABD'ye göç etti"

Necefabadi, "Devrimden sonra bu kuruluşlar kapatıldı ancak o dönem devrimin başlarında ülke dışına göç yoğunluğu sırasında Yahudi toplumundan da insanlar İsrail tarafına göç etti. Devrimin sonrasında yoğunluk azalınca çok az Yahudi İsrail'e göç etti. İran'daki Yahudilerin ülkeden ayrılması fikri nedenlerle değil, daha çok dini ve mezhebi gerekçeyle yapıldı. Son 30-35 yıla bakıldığında ise İran'daki Yahudiler en çok ABD'ye göç etti." dedi.

Tahran'da 13 sinagog hizmet veriyor

Ülkedeki Yahudilerin dini alandaki durum ve şartlarına ilişkin bilgi veren İranlı Milletvekili, şu anda Tahran'da toplam 26 sinagog olduğunu ancak 13'ünün faaliyet gösterdiğini söyledi.

Tahran'daki sinagogların yarısının kapalı olmasının sebeplerine ilişkin Necefabadi, "Bunların kapalı olmasının sebeplerinden biri Yahudilerin İran'daki nüfusunun azalması. Diğer neden ise Yahudi toplumunun daha önce yaşadıkları bölgelerden ayrılmaları. Mesela Yahudi toplumu daha önce Tahran'ın güney bölgelerinde yaşarken şu anda gelir oranları eskiye nazaran daha da arttığı için kuzey bölgelerinde yaşamayı tercih ediyorlar." bilgisini paylaştı.

"Yahudilere herhangi bir baskı yok"

Necefabadi, İran'da Yahudilerin özel bir sorunu ya da kendilerine karşı herhangi bir baskı olmadığını belirterek, "Herhangi bir baskı olmadığı gibi Yahudi toplumu gerçekten İran hükümetinden iyi destekler görüyor. Özel bir sorunumuz yok. Yahudi toplumunun temel sorunu diğer İran vatandaşlarının da sıkıntısını çektiği gibi ekonomik baskılardır." ifadelerini kullandı.

İran'daki Yahudilerin seçimlere katılıp katılmadığına ilişkin de Necefabadi, İran'da her 300 bin kişiye Meclis'te 1 milletvekilinin düştüğünü buna karşılık 10 bin nüfüsa sahip olmasına rağmen Yahudi toplumunun da 1 milletvekili ile temsil edildiğine dikkati çekti.

Yahudi toplumunun yoğun olarak Tahran-Şiraz İsfahan ve Kirmanşah kentlerinde az sayı da Hemedan, Kirman, Rafsancan, Yezd ve Hürmüzgan eyaletinde yaşadıklarını aktaran Necefabadi, "Buralarda yaşayanların nüfusu çok az olduğu için Yahudi Milletvekili bulunmuyor yani Yahudi bir vekile oy veremiyorlar. Tabii isterlerse kendi şehirlerinden herhangi bir adaya oy verebilirler." dedi.

Ülkede 1 Mart'ta yapılan Meclis seçimlerinde Yahudilerin seçimlere katılımının nüfus oranına bakıldığında ilk sırada olduğunu söyleyen Necefabadi, "Cumhurbaşkanı seçimine katılımın da bundan daha iyi olacağını umuyorum. Yahudi toplumuna mensup kişilerin tercih edeceği adaya oy verecektir. Elbette, özellikle dini azınlıklarla ilgili olarak bu oyların sayısının, yeni cumhurbaşkanımızın dini azınlıklara karşı daha iyi ve olumlu bir tutum sergilemesini de sağlayacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

İran Anayasasının Yahudilere seçim imkanını iyi bir şekilde sağladığını dile getiren Yahudilerin temsilcisi Necefabadi, "Devrimden önce de böyleydi ve devrimden sonra da aynı durum devam ediyor. Bununla birlikte İran'da Tahran, Şiraz İsfahan gibi büyük şehirler olsun, diğer küçük şehirler olsun tüm milletvekilleri aynı değere ve imkanlara sahip. Benimle diğer milletvekilleri arasında hiçbir fark bulunmuyor. Bu konuda hiçbir sorunumuz yok. Diğer azınlık vekillerinin de hükümet, meclis ve devlet yetkilileri tarafından özel saygı gördüğünü söyleyebilirim." şeklinde konuştu.

"İsrail'in katliamları bizim tarafımızdan da kınanmıştır"

İsrail'deki Filistinlilerin durumuna da değinen Necefabadi, "İsrail'deki Filistinlerin yıllardır en kötü şartlarda yaşamasından üzüntü duyuyorum. İsrail vatandaşı olan Filistinliler dahi orada ikinci sınıf vatandaş muamalesi görüyor." dedi.

Gazze'deki katliamlarından dolayı İsrail'in Uluslararası Adalet Divanı (UAD) tarafından mahkum edildiğini hatırlatan Necefabadi, "Dünya halklarının ve devletlerin bir çoğu özellikle Avrupa ülkeleri ve halkları da bu konuda İsrail'e karşı ve kimse bu durumu onaylamıyor. Her türlü katliam ve savaş hiçbir şekilde doğru değil. ABD, Avrupa ve İran'dakiler dahil dünyadaki Yahudiler, bu katliamlara karşıdır ve bu saldırılar bizim tarafımızdan da kınanmıştır." diye konuştu.

"Filistinlilerin bir an önce kendi haklarını elde etmelerinin sağlanması gerekiyor"

Dünyadaki Yahudilerin bir çoğunun, bulundukları yerdeki yetkililer, siyonist görüşleri savunsa dahi bu konuda İsrail'i suçladığını söyleyen Necefabadi, "Savaş her durumda kötüdür. Savaş kan dökülmesine, yetimlere ve çocukların öldürülmesine yol açar. Yıllar sürer ve hiçbir sonuç da alınmaz." değerlendirmesinde bulundu.

Necefabadi, "Her şeyden önce Filistinlilerin bir an önce kendi haklarını elde etmeleri ve kendi ülkelerinde yaşamalarının sağlanması gerekiyor." dedi.

İsrail'in Lübnan'a saldırısı büyük savaşa yol açar

İsrail'in Lübnan'a saldırı ihtimaline ilişkin de Necefabadi, şunları kaydetti:

"Siyonist rejim, şu anda büyük güçlerin desteğine güvenerek savaşı ülkenin kuzeyine çekmek istiyor ancak Lübnan'daki Hizbullah bu ülke için Hamas'tan her alanda özellikle askeri kuvvet bakımından çok daha büyük ve güçlü. Savaş çıkması halinde Hizbullah ile beraber Irak, Suriye ve Lübnan'daki direniş güçleri İran'ın büyük desteğiyle savaşa girecektir. Bu savaşın da ne kadar süreceği, vereceği hasarın boyutları ve can kayıplarının sayısı tahmin edilemez."

İsrail'in şu mevcut şartlarda ağır ekonomik saldırılar altındaki Lübnan'a saldırısının yalnızca Lübnan halkının bir çoğunun göçe zorlanmasına ve Lübnan'daki ekonomik sorunların şiddetlenmesine yol açacağına dikkati çeken Necefabadi, "Lübnan'a ekonomik kriz dönemlerinde destek veren ve Lübnan'ın hamisi olarak bilinen Fransa'nın bu tehlikeli dönemde uluslararası toplumun beklentisini dikkate alarak durumu sakinleştirmesini umuyorum." diye konuştu.