Gazze'de 7 Ekim'den sonra İsrail'in devam eden katliamlarında 40 binden fazla Filistinlinin ölmesi, enkaz altında 10 binden fazla kişinin akıbetinin belirsiz kalması, İsrail'e koşulsuz desteği dünya genelinde tepkiyle karşılanan ABD yönetimi üzerindeki baskıyı artırdı.

Kasım ayında başkanlık seçimlerinin yapılacağı ABD'de, Demokrat Parti tabanında, Gazze'deki katliamın sürmesini sağlayan silah desteğine tepkiler yoğunlaştı.

İktidarını devam ettirmek için çözümsüzlük peşinde koşmakla suçlanan Netanyahu yönetimi ise kalıcı ateşkes, insani yardım geçişleri ve esir takası gibi konularda müzakereleri ilerletmek yerine saldırıları artırarak devam ettirdi.

Joe Biden yönetimi başkanlık seçimleri öncesinde dış ve iç kamuoyunu sakinleştirmek için bazı girişimlerde bulunarak Gazze için bir plan gündeme getirdi.

Mayıs sonunda Biden, İsrail'in 3 aşamadan oluşan yeni bir ateşkes önerisi sunduğunu duyurdu.

Hamas birkaç saat içinde, Biden'ın "kalıcı ateşkes, işgal güçlerinin Gazze Şeridi'nden çekilmesi, yeniden inşa ve esir takasıyla" ilgili önerilere olumlu baktıklarını ilan etti.

G20 Liderler Zirvesi'nin bildirisinde Gazze, Lübnan ve Ukrayna'ya dikkat çekildi G20 Liderler Zirvesi'nin bildirisinde Gazze, Lübnan ve Ukrayna'ya dikkat çekildi

Biden, planı sunanın İsrail olduğunu söylediği halde, Netanyahu önerilerin arkasında olduğunu belli eden güçlü bir açıklama yapmaktan hep kaçındı.

Ancak Amerikan yönetimi, planı İsrail'in önerdiği ve kabul ettiği, bunları Hamas'ın da kabul etmesi gerektiği söylemine başvurdu.

Böylece ABD yönetimi, uluslararası kamuoyunda Netanyahu yönetiminin barışı, Hamas'ın ise çözümsüzlüğü istediği şeklinde bir imajı inşa etmeye çalıştı.

Netanyahu yeni şartlar getirdi

Netanyahu, 3 Haziran'da yaptığı konuşmada, Biden'ın sunduğu önerilerde boşluklar olduğunu öne sürdü.

Böylece, önerilerin aslında Netanyahu'ya değil Biden yönetimine ait olduğu da kesinleşmiş oldu.

Netanyahu, müzakereler için yeni şartlar ortaya atarken, bunların küçük boşlukları dolduran değil radikal değişiklikler olduğu anlaşıldı.

Yeni şartların başında, Gazze'nin İsrail askeri işgalinde olacak Netzarim Koridoru'yla ikiye ayrılması ve Gazze Şeridi'nin Mısır sınırından Philadelphi Koridoru'nun işgal altında tutularak kopartılması geliyor.

Netanyahu ayrıca, Gazze'ye istediği zaman saldırma serbestliği talebiyle, "anlaşmanın olası ihlalinde" İsrail ordusunun Gazze'yi istediği gibi vurabilmesini istiyor.

 Netanyahu seçim kıskacındaki ABD yönetiminin desteğini aldı

Şartlarında direten Netanyahu, başkanlık seçimleri öncesi İsrail lobisi ve Yahudi seçmen desteğine ihtiyacı kritik hale gelen Amerikan yönetimine baskılarını sürdürdü.

Mayısta ilan edilen ve ilk önce Netanyahu'nun kabul ettiği iddia edilen önerilerden geri adım atma sinyalleri veren ABD yönetimi, Katar'ın başkenti Doha'da 15-16 Ağustos'ta Hamas'ın katılmadığı görüşmelere yeni paketle geldi.

Arabulucu Katar ve Mısır'ın yetkilileriyle Mossad ve CIA heyetlerinin katıldığı toplantıda, Amerikan tarafı Netanyahu'nun istediği şartları sunarak Hamas'a bunların kabul ettirilmesini istedi.

Ardından İsrail'e gelen ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 19 Ağustos'ta Tel Aviv'de yaptığı basın toplantısında, Netanyahu yönetiminin esir takası ve ateşkes önerisini kabul ettiğini belirterek, Hamas'a mutabakatı onaylaması çağrısı yaptı.

Blinken, İsrail'in kabul ettiğini söylediği önerilerin detaylarını vermekten kaçınırken, İsrail basını ve Batı basınına sızan bilgiler, Netanyahu'nun şartlarının esas alındığını gösterdi.

Başkanlık yarışından çekilen ancak partisinin kampanyasını destekleyen Biden, Netanyahu'nun baskısıyla mayıs önerilerinin değiştirilmesini görmezden gelerek uzlaşmazlık için Hamas'ı suçladı.

Hamas ise mayıs ayındaki Biden önerilerine bağlı olduğunu ve bunların uygulanması için gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini yinelemeyi sürdürüyor.

 Netanyahu'nun şartları Gazze'de işgalin devam etmesi anlamına geliyor

Gazze'de kalıcı ateşkes fikrini hiçbir zaman kabul etmeyen Netanyahu'nun şartları, Gazze halkı için saldırıların ilelebet sürmesi anlamına geliyor.

İsrail Başbakanı, Gazze'yi ikiye ayıran Netzarim Koridoru'nun İsrail ordusunun işgali altında kalmasını sağlayarak yaklaşık 360 kilometrekareye sıkışmış nüfusun topraklarını fiilen ikiye bölmeyi planlıyor.

Gazze'deki toprak bütünlüğünü bozan Netzarim Koridoru, Gazze'nin kuzeyi ile güneyi arasındaki bağlantıyı koparacak.

Ateşkes olsa bile İsrail ordusunun işgalinin devam etmesi nedeniyle güneydekilerin kuzeye, kuzeydekilerin ise güneye geçişi mümkün olmayacak.

Böylece, Filistin topraklarının Gazze ve Batı Şeria olarak kopartılmış iki parçalı hali, üç parçalı hale dönüşecek.

 Birbirinden koparılacak Gazze dünyadan da kopartılacak

Netanyahu'nun ateşkes için sunduğu ve ABD'nin desteğini aldığı görülen diğer bir şart ise Gazze Şeridi ile Mısır sınırındaki Philadelphi Koridoru'nun İsrail ordusunun kontrolünde kalmaya devam etmesi.

İsrail'in 2007'den bu yana hava, kara ve denizden abluka altında olan Gazze'nin, İsrail dışında dış dünyaya açılan tek sınır kapısı Philadelphi Koridoru'nda yer alan Refah Sınır Kapısı.

Philadelphi Koridoru'ndaki İsrail ordusunun işgalinin devam etmesi, Refah Sınır Kapısı üzerinden az da olsa "nefes alabilen" Gazze'nin boğulması ve dış dünyayla bağlantısının tamamen kopması anlamına geliyor.

Bu koridordaki işgal, Gazze'ye girecek yardımların İsrail tarafından engellenmesini kolaylaştıracak.

Philadelphi'deki işgal, yerle bir olan Gazze'nin yeniden imarı sürecini zora sokacak. Zira İsrail, bölgeye girecek malzemelerin kontrolünü de kendi eline ve inisiyatifine alacak.

Netanyahu'nun bu şartlarıyla kısaca, Gazze'de yaşayan yaklaşık 2,3 milyon Filistinlinin kaderi İsrail'in eline bırakılacak.

ABD Dışişleri Bakanı Blinken, dün Katar'da yaptığı açıklamada, Philadelphi ve Netzarim koridorları dahil İsrail ordusunun Gazze'de uzun süreli kalmasına karşı olduklarını söylese de işgalin sonlandırılmasına ilişkin bir güvenceden söz etmedi.