Babasının Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde eğitimini tamamladığını ve tıp doktoru olduğunu, yaklaşık 13 yıl ailesiyle birlikte Türkiye'de yaşadıklarını belirten Askeri, Gazze'de maruz kaldığı bombalı saldırıya ve tedavi sürecine ilişkin yaşadıklarını anlattı.
Türkiye'de dünyaya geldiği için hem Filistin hem Türk vatandaşı olan 37 yaşındaki Askeri, 13 yılın ardından Filistin'e geri döndüklerini söyledi. Askeri, 2015 yılında Türk Kızılay delegasyon üyesi olarak görev yapmaya başladığını, tercüman ve koordinatör olarak çalıştığını anlattı.
Çocukluk yıllarında Gazze'de sorunlar olsa da bugün ile kıyaslandığında en güzel günlerinin o tarihler olduğunu dile getiren Askeri, "Gazze çok güzel bir yerdi. O dönemlerde de ambargo vardı ama hayatımız devam edebiliyordu. Çok güzel anlarımız var. Büyüdükçe gördüğümüzden çok daha fazla sıkıntının olduğunu anladık. Ara sıra şiddetli bombardımanlar oluyordu. Son savaşa kadar böyleydi, önceki savaşlara hiç benzemiyordu." dedi.
"Bunun cevabını bir baba olarak maalesef veremiyorum"
Askeri, şu an Gazzeli çocukların gelecek için düşlerini kaybettiğini ifade ederek, duygularını şöyle aktardı:
"Çocukların hayatı artık hep bombardıman altında. Öyle alıştılar ki bir bomba atıldığında sesinden bile ailelerine 'Korkmayın bu bomba uzakta' diyebiliyorlar. Bu son savaşta her şey farklılaştı, hayallerini kaybettiler. Artık dışarı çıkamıyorlar, oyun oynayamıyorlar, psikolojileri çok bozuldu. Roket sesi duyduklarında hemen ellerini kulaklarına kapatıp ağlamaya başlıyorlar.
Bana kendi çocuklarımın da şu anda en çok 'Baba, bu patlamalar ne zaman bitecek? Gazze'nin dışında da bombalama var mı, bunu sadece biz mi yaşıyoruz?' diye soru soruyorlar. Bunun cevabını da bir baba olarak maalesef veremiyorum."
"Gazze'yi asla bırakmak istemiyorum, Filistin benim ülkem"
Çocuklarını kendi ülkesinde koruyamamanın büyük acı verdiğini belirten Askeri, "Ben, Gazze'yi asla bırakmak istemiyorum, Filistin benim ülkem. Gazze'nin, çocuklarımın geleceği olmasını istiyorum. Çocuklarımın, kendi ülkelerinde sakin, barış ve huzur içinde yaşamalarını diliyorum. Ben, Gazze'ye dönmek istiyorum." dedi.
Hayatının büyük bölümünün acı hatıralarla dolu olduğunu, çocuklarının bunları yaşamamasını dilediğini belirten Askeri, bombardıman yüzünden Gazze'den ayrılan bir akrabasının Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus şehrine yerleşmek zorunda kaldığını söyledi.
Askeri, hafızasından silemediği acı hatıralara ilişkin şunları kaydetti:
"Biz de Refah'a gitmiştik. İsrail askerleri Han Yunus bölgesini işgal ettikten sonra kendisinden hiçbir haber alamadık. Yaklaşık 6 ay oldu, öldü mü, yaşıyor mu, esir mi alındı, yaralı mı hiçbir şey bilmiyoruz. Bunu yaşayan öyle çok kişi var ki. Bu çok ama çok acı.
Yine ben hastanede yatarken çok yakın arkadaşım İsrail askerlerinin bombardımanında hayatını kaybetti, cenazesine bile gidemedik. Ailesi bile göremedi, veda edemedi. Filistin'de her ailede böylesi acılar yaşanıyor."
"Bu kadar kan, gözyaşı yeter"
Kendisinin de İsrail'in attığı bomba sonucu yaralandığını, olayın gerçekleştiği gün bakkaldan süt almak için evden çıktığını dile getiren Askeri, evin kapısından çıkar çıkmaz ne olduğunu anlamadan kendini yerde bulduğunu anlattı.
Askeri, sözlerine şöyle devam etti:
"Kalkmaya çalıştım ama kalkamadım. Bir bomba sesi duydum. Sürünerek, küçük kapılı bir eve girdim. Hala ne olduğunu anlamıyordum ve evin sahibi bana 'korkma, bombalama oldu, yaralandın, durumun iyi' dedi, yaramı sardı. Ambulans geldi ve hastaneye götürdü. Ardından Sahra Hastanesi'nde müdahale edildi. Hastane koşulları çok kötü, yerde ameliyatım yapıldı. Çok kan kaybettim. Şarapnele bağlı bacağımdaki kemiklerde ezilme oldu ve buna bağlı bir bacağımda 5 santimetre kısalma oldu. Daha sonra tedavi için Türkiye'ye getirildim. Türkiye'de fizik tedaviye alındım, şu an koltuk değneği desteğiyle yürüyebiliyorum."
Türkiye'ye minnet borçlu olduğunu söyleyen Askeri, "Öncelikle Türkiye'den Allah razı olsun. Türkiye'nin gönderdiği yardım, Gazzeliler'e ulaşıyor." dedi.
Bu yaşananlara hiçbir ülkenin sessiz kalmaması gerektiğini ifade eden Askeri, "Artık dünyanın 'yeter' demesi gerekiyor. Filistin artık barış istiyor, savaş olmasını istemiyoruz. Bu kadar kan, gözyaşı yeter." diye konuştu.
"Gazze'ye dönmek istiyorum"
Bu kadar acının içinde güzellikler de yaşadığını dile getiren Askeri, Aser adını verdikleri dördüncü çocuğunun 5 Mayıs'ta Türkiye'de dünyaya geldiğini, İsmet, Lilyan, Talya isimlerinde üç çocuğu daha olduğunu söyledi.
Askeri, "Bu sevinç, tekrar hayallerimizi yeşertti. Çocuğumun gelişiyle birlikte huzur ve mutluluk gelmesini diliyorum. Çok kötü günler geçirdik ama Türkiye'ye gelmemizle birlikte mutlu olabilmeye başladık. İkinci mutluluğumuz da bebeğimiz oldu. Tedavim tamamlandığında da vatanımıza dönmenin mutluluğunu yaşamak istiyorum. İnşallah, durumum iyi olur, tedavim biter ve iyi bir şekilde yürüyebilirim. Gazze'ye dönmek istiyorum, orada işbaşı yapmak, görevime dönmek ve halkıma yardım etmek istiyorum." ifadelerini kullandı.