The New Arab’da yer alan habere göre, halen Doha'daki Arap Araştırma ve Politika Çalışmaları Merkezi'nin başında olan Knesset'in eski Filistinli üyesi Azmi Bishara, The New Arab'ın bağlı kanalı Suriye TV'ye “İsrail’in, Doğu Kudüs'teki Şeyh Cerrah ve Silvan gibi Filistinli mahallelerini çevrelemek için tasarlanmış bir grup yerleşim yeri inşa ettiğini” söyledi.
1967 Arap-İsrail savaşından bu yana Gilo, Neve Yaakov ve Pisgat Ze'ev gibi şehrin doğusunda yasadışı olarak inşa edilen yerleşim yerlerinde 200 binden fazla İsrailli yaşıyor.
Bishara, Yahudi yerleşimcilere ait örgütlerin, Şeyh Cerrah ve Silvan gibi bölgelerde “hile yoluyla” “mümkün olan maksimum sayıda Filistinli Araplara ait evi ele geçirmek için” son 50 yılda uzun vadeli bir strateji benimsediklerini sözlerine ekledi.
İsrailli yerleşimci gruplar, 1948’de İsrail'in kuruluşundan önce, yüzbinlerce Filistinlinin siyonist milisler tarafından topraklarından sürüldüğü tarihlerde Yahudilere ait olduğu gibi şüpheli bir iddiaya dayanarak, Şeyh Cerrah’tan tahliye edilmesini istedikleri yaklaşık 500 kişiden oluşan toplam 28 Filistinli aileye ait evlerin kendilerine verilmesini talep ediyor.
Bishara, İsrailli yerleşimci grupların Filistinlilerin evlerini ve bölgelerini kontrol altına almak için İsrail devleti aracılığıyla toprağa el koyma, emlakçılar aracılığıyla gizlice faaliyet gösterme ve 1948 öncesinden gelen belgeleri kendi lehlerine kullanma gibi çeşitli yöntemlere başvurduğunu söyledi.
Bishara, İsrail’in nihai amacının “Arap [doğu] Kudüs'ü Filistin'in başkenti olabilecek bir şehirden bir Yahudi şehri içinde izole bir Arap mahallesine -bir gettoya- dönüştürmek olduğunu kaydederek, bunun "sistematik bir plan" olduğunu da sözlerine ekledi.
Yerleşimci grupların İsrail yanlısı Amerikalı bağışçılar tarafından finanse edildiğini ve İsrail'in sağcı hükümeti tarafından desteklendiğine dikkat çeken Bishara, İsrail hukukunun "Arapların topraklarına el koymak için tasarlandığını" vurguladı.
Bishara, İsrail’in BAE, Bahreyn ve Fas gibi Arap ülkeleriyle yaptığı son normalleşme anlaşmalarının Kudüs’te daha agresif adımlar atması için cesaret verdiğini de sözlerine ekledi.
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun 2017'de Arapça bir tweet attığını hatırlatan Bishara, Netanyahu’nun bu tweette barış için "en büyük engel"in Arap liderlerden ziyade Arap kamuoyunun olduğunu söylediğini belirtti.
Bishara, "Arap hükümetleri, İsrail ve normalleşme yönünde her hareket ettiğinde, bu hükümetler ve halkları arasındaki uçurum büyüyor" dedi.
Bishara, son olarak, Arap kamuoyu Filistinlileri İsrail'in kurbanı oldukları için değil, haklarını savundukları için desteklediğini söyledi.
Çeviri: Engin Dinç