Filistin Vakıflar Bakanlığı, işgal güçlerinin caminin doğu kapısını açmayı bir kez daha reddettiğini açıkladı. Bakanlık, bu durumun önemli bir bölümün eksik teslim alınması anlamına geleceğini ve böyle bir eksik teslimin dolaylı olarak kabul edilemeyeceğini vurguladı.
Sıkı Güvenlik Önlemleri ve Kısıtlamalar
Ramazan ayının ikinci cuma günü, işgal güçleri camiye çıkan kapılarda güvenlik önlemlerini artırdı. Filistinlilerin kimliklerini kontrol eden İsrail askerleri, 25 yaşın altındaki kişilerin camiye girişini engelledi.
Yetki Devri ve Tartışmalı Kararlar
İsrail'in Şubat ayı sonunda, İbrahim Camii'nin yönetimini Filistin Vakıflarından alarak, İsrail'in "Sivil Planlama Kurumu"na devrettiği bildirildi. Bu karar, Filistin Vakıflar Bakanlığı tarafından kesin bir şekilde reddedildi. Söz konusu karara göre, caminin "avlu" olarak bilinen bölümünün çatısının kapatılması çalışmaları yeniden başlatılacak.
Bu alan, 20 yıl önce Yahudi yerleşimciler tarafından bir ibadet alanı olarak kullanılmak üzere çadırlarla kapatılmıştı. Yerleşimciler, bu alanın tamamen kapatılarak sürekli bir ibadet alanına dönüştürülmesini talep ediyor.
İşgal güçleri, geçen yıl Temmuz ayında bu alanda çatıyı kapatma çalışmalarına başlamış, ancak halkın tepkisi ve El-Halil'de düzenlenen protestolar nedeniyle çalışmalar iki gün içinde durdurulmuştu.
Filistin'in Tepkisi
Filistin Vakıflar Bakanlığı, İbrahim Camii üzerindeki egemenliğin kendilerine ait olduğunu vurgulayarak, bu kutsal mekânda yapılacak herhangi bir değişikliğin İslami değerlere saldırı anlamına geleceğini ifade etti. Bakanlık, işgal güçlerinin bu tür adımlarını kınayarak, caminin statüsünün korunmasını talep etti.
İbrahim Camii ve Tarihi Önemi
İbrahim Camii, Batı Şeria'nın güneyindeki El-Halil şehrinin eski kent bölgesinde yer alıyor. Şehir, adını bu camiden alıyor. Tarihi kaynaklara göre caminin içinde, Hz. İbrahim, eşi Sare, oğulları İshak, İsmail, Yakup ve Yusuf peygamberlerin kabirleri bulunduğu belirtiliyor.
İsrail'in İbrahim Camii üzerindeki kontrolünü genişletme çabaları, Filistinliler tarafından dini ve tarihi bir hakka saldırı olarak değerlendiriliyor. Bu durum, bölgedeki gerilimi artırırken, Filistin halkı ve yetkilileri kutsal mekânlarının korunması için mücadele etmeye devam ediyor.