İsrail'in 7 Ekim'de abluka altındaki Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarıyla eş zamanlı Kudüs dahil işgal altındaki Batı Şeria'da da gözaltı dalgası başladı.

Gazze sahilleri, uzaktan çalışan Filistinliler için yeni bir çalışma alanına dönüşüyor Gazze sahilleri, uzaktan çalışan Filistinliler için yeni bir çalışma alanına dönüşüyor

Filistinli esirlerle ilgilenen kurumların en son verilerine göre, İsrail güçlerinin 7 Ekim'den bu yana işgal altındaki Batı Şeria ve Kudüs'te gözaltına aldığı Filistinlilerin sayısı 4 bin 675'e ulaştı.

İsrail hapishanelerindeki idari tutuklu sayısı ise 2 bin 870'e yükseldi ve bunların 2 bin 345 gibi büyük bir kısmı 7 Ekim'den sonra kaydedildi. Bu, son 30 yılın en yüksek rakamı olarak kayıtlara geçti.

İngiliz manda rejimi, 1945'te olağanüstü hal yasasına dayanarak ve aleyhlerinde sunabilecekleri hiçbir suçlama olmadığı için Filistinlileri "idari" olarak tutukluyordu.

İsrail de Batı Şeria, Gazze ve Kudüs'ü işgal ettiği 1967'den bu yana uluslararası hukukun yasak kabul ettiği bu cezalandırma yöntemini kadın ve çocuk dahil tüm Filistinlilere karşı kullanıyor.

İdari tutuklulukta benzeri görülmemiş artış

Filistin Kurtuluş Örgütüne (FKÖ) bağlı Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyeti Başkanı Kaddura Faris, idari tutukluluk uygulamasında daha önce benzeri görülmemiş artış yaşandığına dikkati çekti.

AA muhabirine açıklamada bulunan Faris, 7 Ekim'den sonra gözaltına alınanların yüzde 80'inin, hiçbir suçlama yöneltilmeden tutuklandığını belirtti.

"Hiçbir suçlama yok. İsrail, intikamcı ve seçici bir şekilde Filistinlileri tutukluyor. Bir süre sonra bu Filistinliler iki kısma ayrılıyor. Birinci grup haklarında iddianame hazırlanmış mahkumlar diğeri ise suçlanmamış idari tutuklular." diyen Faris şöyle devam etti:

"Filistin tarihi boyunca hiçbir zaman idari tutukluların sayısı bu kadar yükselmedi. Ne Birinci İntifada (1987) ne de Aksa İntifadası'nda (2000).

İsrail, gözaltı ve tutuklamaların yanı sıra evleri yıkarak, hapishaneye giderken ve sorgu esnasında işkence ederek ve korkutarak Filistinlilere karşı intikam savaşı yürütüyor."

İsrail artık bir çete ülkesi

Tutukluluk koşullarıyla ilgili de konuşan Faris, Filistinli esirlerin 24 saat acımasız muameleye, açlık, soğuk ve işkenceye maruz kaldığını ve bu nedenle bazılarının vefat ettiğini söyledi.

Faris, "İsrail, kontrolden çıkıp ilk zamanlarına dönen tiksindirici bir rejim haline geldi. Terör örgütü bir grupla başlamışlardı bugün gelinen noktada ülke, tüm unsurlarıyla bir çete koalisyonuna dönüştü." ifadelerini kullandı.

İsrail'in, akademisyenler, eski yasama konseyi üyeleri, kurum yöneticileri gibi toplumda etkin olan kişileri tutukladığına dikkati çeken Faris, direniş güçlerinin, esir takası müzakerelerinde idari tutukluluk uygulamasının durdurulması ya da askıya alınmasını gündeme getireceğini ancak İsrail'in bunu reddetmesinin beklendiğini dile getirdi.

İsrail, idari tutukluluğu psikolojik savaş aracı olarak kullanıyor

Filistinli eski esir ve edebiyatçı Velid el-Hudeli ise İsrail'in idari tutukluluğu, Filistinlileri korkutmak ve onları toplumsal rollerini oynamaktan vazgeçirmek için kullandığını vurguladı.

Daha önce 12 yıl hapis yatan, biri 20 diğeri de 4 ay olmak üzere 2 kere idari tutukluluk geçiren Hudeli, "İdari tutukluluk, tahliye olmayı beklediğiniz son anda yenilenir. Bu, tutukluya ve serbest kalmasını bekleyen ailesine psikolojik bir darbe indirmek içindir." diye konuştu.

İdari tutukluluk mahkemelerini "tiyatro" şeklinde niteleyen ve bunların psikolojik savaşın bir aracı olduğunu kaydeden Hudeli, "Hakim olarak adlandırılan kişi istihbaratla işbirliği yapar ve hakimlik rolünü oynar. Mahkemenin tüm unsurları vardır ama iddianame ve suçlama yoktur." dedi.

Eşi Attaf Alyan'ın 36 ay boyunda idari tutuklu olarak hapis yatmasından da bahseden Hudeli, yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Çok zor anlardı. Onun yerine beni tutuklasınlar istedim. İdari tutukluluğunun üzerinden 1,5 yıl geçince tutuklanmasına gerek olmadığı görüldü ancak serbest bırakılmak yerine sorguya alındı ve sonra tekrar idari tutukluluk."

Eşinin, 1,5 yaşındaki kızı Aişe'yi kucağına almak için açlık grevine girdiğini ve sonunda isteğine ulaştığını ifade eden Hudeli, Aişe 2 yaşına geldiğinde annesinin yanından alınıp kendisine verildiğini ancak o esnada kendisinin de idari tutuklu olduğunu aktardı.

İdari tutukluluk

İsrail, "idari tutukluluk" adını verdiği uygulamayla Filistinlileri istihbarata dayalı olarak 1 ila 6 ay alıkoyabiliyor. Tutuklunun, "İsrail'in güvenliği için tehlike teşkil ettiğine" karar verilmesi halinde askeri hakim, suç isnadında bile bulunmadan tutukluluk süresini 5 yıla kadar uzatabiliyor.

Editör: Orta Doğu Haber