İsrail ordusuna katılmadığı için hapse giren 18 yaşındaki İsrail vatandaşı Yuval Moav, AA muhabirine, İsrail ordusuna katılmayı reddetmesinin ardından yaşadıklarını anlattı.
İsrail'in Gazze'de soykırım uyguladığını söyleyen Moav, işgale karşı durmak için orduya katılmamaktan başka bir seçenek bulamadığını belirtti.
Moav, İsrail'in bir ay önce kendisini hapse attığını dile getirerek, "18 yaşındayım ve soykırıma ortak olmayı reddediyorum. İsrail askeri hapishanesindeki 30 günlük ilk cezamdan yeni döndüm ve tekrar geri döneceğim. Askere gitmeyi reddettiğiniz için 30 güne kadar hapis cezası alabiliyorsunuz ama serbest bırakıldığınızda tekrar askere alınıyorsunuz. Ben yine askere alınmayı reddedeceğim ve sanırım bu döngü belki altı ay kadar devam edecek." dedi.
İsrail makamlarının kaç sene hapis cezası alacağını söylemediklerine dikkati çeken Moav, gücü yettiğince askere alınmaya direneceğini ifade etti.
Moav, İsrail'de katliamlara karşı olan bir grubun olduğuna değinerek, "Çeşitli nedenlerden dolayı İsrail'in bu katliamlarına karşı duran insanlar var ama çok talihsiz bir durum çünkü sayımız az." değerlendirmesini yaptı.
Yahudi toplumunun Filistin'de işlenen soykırıma karşı zorunlu askerlik görevini reddetmesi çağrısında bulunan Moav, şunları söyledi:
"Bu durumda kurban olmaktan çok uzağım. Hapis cezamı bitirip ayrıcalıklı hayatıma geri döneceğim. Bence kesinlikle yapmamalısın. Şu anda İsrail ordusuna katılırsanız bu hayatınızda sonsuza kadar bir leke olarak kalacak. Sonsuza kadar peşinizi bırakmayacak. Sanırım ana fikrimi anlatabildim ve bunu Filistin halkıyla dayanışma için yapacağım. Bunu yapacağım çünkü soykırımın suç ortağı olmayacağım."
"Vicdanım rahat değildi"
Moav, Filistinlilerle dayanışma içerisinde olmak istediğini aktararak, "Bu yüzden olup bitenler konusunda vicdanen rahat olamayacağıma inanıyorum. Soykırımla ilgili hiçbir şey yok, soykırıma karşı hiçbir şey yok. Bunu göstermek isterim. Her şeyden önce Filistinli kardeşlerimle dayanışma içinde olduğumu söylemek isterim." ifadelerini kullandı.
İsrail ordusunun, Filistin halkını ve yaşam biçimini yok etmeye niyeti olduğunu bildiren Moav, İsrail hükümetinin ve İsrail toplumunun bir kısmının bu "soykırıma" ortak olduğuna inandığını vurguladı.
Moav, Gazze'de on binlerce masum insanın öldürülmesinin kabul edilemez olduğunu kaydederek, şöyle devam etti:
"Filistinli kardeşlerime şunu söyleyebilirim. Benim elimden gelen, yapabileceğim şey bu. Aynı zamanda İsrail'in şu anda ve kuruluşundan bu yana neden olduğu acı ve ıstırabı gören insanlar olduğunu da söylemek isterim. Biz buna karşı duruyoruz ve hiçbir yere gitmiyoruz ve günü geldiğinde, birlikte daha iyi bir toplum inşa edeceğiz, edebiliriz."
İsrail'de zorunlu askerlik
İsrail'de Haredilerin (Ultra Ortodoks Yahudiler) yanı sıra seküler bazı kesimler de orduya katılmayı reddediyor.
Ülkede, 7 Ekim’den bu yana mevcut durumundan dolayı Haredi askerlik muafiyeti ve yargı reformu gibi sıcak konular ertelenirken, savaş zamanı toplumsal birlik olma amacıyla geçici olarak gizlenen bu konular, İsrail toplumundaki kırılgan fay hatları olarak görülüyor.
İsrail, Gazze’ye yüz binlerce yedek asker gönderdi. Ordu şubat ayı başında askere alınanların ve yedeklerin, hizmet süresini artırmaya yönelik bir plan açıkladı. Askere alınanların süresi arttırılırken Haredilerin askerlikten muaf olması yeniden gündeme geldi.
Haredi erkeklerin askerlikten muafiyeti konusu, Haredi partilerin en büyük siyasi önceliğiydi. Fakat 7 Ekim sonrasında İsrail toplumunun orduyla kenetlenmesi, bazı vekillerin tonlarını değiştirmesine neden oldu.
Yüksek Mahkeme, 1 Nisan itibariyle öğrencilerini askere göndermeyen Yeşivalar (dini okullar) için hükümet fonlarını donduran bir karar yayınladı. Haredi liderler tarafından kınanan bu karar, Haredi partilerin koalisyondan ayrılmasına yönelik endişeleri artırdı.
Böylelikle Yeşivalar, askere gitmeye hak kazanan öğrenciler için fon alamayacak. Bu durum, 1257 Yeşiva’nın devlet fonundan yararlanamamasına ve yüzlercesinin de kısmi kesintilere uğramasına yol açacak.
Haredi liderler bugüne kadar Netanyahu'ya desteklerini sürdürdüler zira cemaatlerini izole ederek refahlarını koruma taahhüdüne güvendiler. Bu sayede günümüze kadar Tevrat eğitimlerine devam ederek askerlikten muaf tutuldular.