Filistin'deki medya kuruluşlarına ve gazetecilere yönelik saldırılara ve ihlallere 22 Eylül Pazar bir yenisi daha eklendi.
İsrail askerleri, pazar günü Al Jazeera televizyonunun işgal altındaki Batı Şeria'nın Ramallah kentindeki ofisini 45 gün süreyle kapattı.
Medyayı hedef almak eskiden beri İsrail yaklaşımı
Medyayı ve gazetecileri hedef almak eski bir İsrail yaklaşımı olarak biliniyor. İsrail, 5 Mayıs'ta da Al Jazeera'nın Kudüs'teki ofisini, Bakanlar Kurulu kararıyla 45 gün süreyle kapattı.
İsrail hükümeti, 11 Ağustos'ta Lübnan'daki Hizbullah'a yakınlığıyla bilinen Al Mayadeen kanalını kapatarak, yasaklama ve ekiplerinin çalışmasını engelleme kararı aldı.
İsrail, 2015'te "El-Aksa" kanalı, 2016'da "Filistin el-Yevm" kanalı ve 2018'de "El-Kuds" kanalının Batı Şeria'daki ofislerini kapattı.
"İsrail yönetiminin kararları hatalı"
İşgal altındaki Batı Şeria'nın kuzeyinde Nablus kentindeki Necah Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Ferid Ebu Duhayr yaptığı açıklamada, İsrail yönetiminin kararlarının "hatalı" olduğunu söyledi.
Ebu Duhayr, "İsraillilerin başta Al Jazeera olmak üzere medyaya yönelik tutumu ve Gazze'deki gazetecilere yönelik suikastları demokratik değerlerle bağdaşmıyor. Bunlar, insani değerleri ve yasaları hiçe sayan, baskıcı tedbirler alan faşist ülkelere benzer otoriter bir yaklaşımı yansıtıyor." ifadelerini kullandı.
İsrail ihlallerinin UCM'ye taşınması
Filistin Gazeteciler Sendikası, İsrail'in ihlallerini belgelediğini, gazetecileri hedef alan sorumluların yargılanması için Uluslararası Ceza Mahkemesine (UCM) şikayette bulunduğunu bildirdi.
Sendika, UCM'nin bu davaya ilişkin resmi soruşturma başlatılmasında geciktiğini ve bu durumdan duyduğu hoşnutsuzluğu vurguladı.
Sendika Başkanı Nasır Ebubekir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 10 Mayıs 2022'de Al Jazeera muhabiri Şirin Ebu Akile'nin Cenin'de görev sırasında öldürülmesinden önce ve sonra da UCM'ye şikayet başvurusunda bulunduğunu hatırlattı.
Ebubekir, gazeteciler aleyhinde işlenen tüm suç ve katliamlar ile Filistin medyasını hedef alan soykırım savaşıyla ilgili üçüncü kez şikayet sunmak için Uluslararası Gazeteciler Federasyonunun işbirliğiyle hazırlandıklarını kaydetti.
Filistinli yetkili, "Avukatlardan oluşan bir ekibi görevlendirdik ve onlara gazetecilerin sistematik olarak hedef alınması; medya kurumlarının yıkılması ve kapatılması konusunda mahkeme nezdindeki şikayet dosyasını tamamlamaları için gerekli tüm belge ve belgeleri sağladık." ifadelerini kullandı.
Soruşturmanın başlatılmamasının, İsrail'in gazetecilere karşı işlediği suçlara devam etmesi için "yeşil ışık" anlamına geldiğini söyleyen Ebubekir, yasal prosedürlerin hızlandırılmasının ise gazetecilere koruma sağlayabileceğini vurguladı.
Ebubekir, ihlallerin, İsrail'in basın özgürlüğü ilkelerine ve insan haklarına karşı bir savaşın başlangıcını temsil ettiğine dikkati çekerek, bu nedenle bu hakların korunmasıyla yetkilendirilmiş mahkemenin, yargı ve hukuki işlemlerini BM'nin talimatlarına uygun şekilde başlatması gerektiğini belirtti.
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), mayıs ayının sonlarında İsrail'in 7 Ekim'den bu yana sürdürdüğü Gazze'ye yönelik saldırılarında Filistinli gazetecilere karşı işlenen savaş suçlarının soruşturulması için 3. kez UCM'ye başvuruda bulunmuştu.
RSF'nin resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, UCM'ye başvurunun, 15 Aralık 2023 ve 20 Mayıs 2024 tarihleri arasında en az 9 Filistinli gazeteciye karşı işlenen suçlar ve İsrail'in, 7 Ekim saldırılarından bu yana hayatını kaybeden toplam 100'den fazla gazeteci için yapıldığı belirtilmişti.
Filistin Kurtuluş Örgütüne bağlı Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyeti ile Filistin Esirler Cemiyeti, İsrail’in 7 Ekim'den bu yana Batı Şeria ile Gazze Şeridi’nde 108 gazeteciyi alıkoyduğunu ve gözaltına aldığını, bunlardan 6'sı kadın 59'unun hala hapishanede tutulduğunu açıkladı.
Gazze'deki hükümetin Medya Ofisinden yapılan yazılı açıklamada ise İsrail ordusunun saldırıları altındaki Gazze Şeridi'nde öldürülen gazetecilerin sayısının 173'e yükseldiği, 36 gazetecinin alıkonulduğunun tespit edildiği aktarıldı.
Açıklamada, alıkonulanlardan 4'ünün serbest bırakıldığı, 32'sinin hala İsrail hapishanelerinde olduğu kaydedildi.