İsrail ordusu, 23 Eylül Pazartesi gününden itibaren Lübnan'ın güney kentlerinin yanı sıra Bekaa ve Baalbek bölgelerine yönelik başlattığı hava saldırılarını sürdürüyor.
Lübnan Sağlık Bakanlığı verilerine göre, pazartesi gününden beri hava saldırılarında 609 kişi öldü.
İsrail'in günlerdir durmayan hava saldırıları gölgesinde ülkenin güney bölgelerinden başkent Beyrut'a ve kuzey bölgelerine göç dalgası devam ediyor.
Lübnan Ulusal Felaketleri Yönetme Komitesinin koordinasyonundan sorumlu Çevre Bakanı Nasır Yasin, dün İsrail’in 3 gündür sürdürdüğü hava saldırılarından kaçanların sayısının 150 bini aştığını ve bunların yaklaşık 53 bininin büyük çoğunluğu okullardan oluşan sığınma merkezlerine yerleştirildiğini açıkladı.
Başkent Beyrut'ta yaklaşık 5 bin kişinin sığındığı Nebih Berri Teknik ve Meslek Enstitüsüne yerleşen Lübnanlılar, yaşadıklarını AA'ya anlattı.
“Evlerimiz gitti, çocuklarımız var”
Lübnan’ın güneyinde yer alan Sur kentinden göç edenlerden Ahmed Kasım, İsrail saldırıları nedeniyle kaçmak zorunda kaldıklarının altını çizerek, “Beyrut’ta bir okula sığındık. Savaş vardı, üzerimize bombalar yağdırdılar. Evlerimiz gitti, çocuklarımız var.” dedi.
Evinin bombalanarak yerle bir edildiğini vurgulayan Kasım, İsrail’in yoğun hava saldırılarıyla başlayan savaşın sonuçlarıyla ilgili kimsenin bir fikir sahibi olmadığını söyledi.
Çocuklarıyla birlikte üstlerindeki kıyafetlerle başkent Beyrut’a geldiklerini anlayan Kasım, burada şu anda sığınma merkezine dönüştürülen okulda ihtiyaçlarının karşılandığını ifade etti.
Eşi ve 3 çocuğuyla birlikte okul sınıflarından birinde yerde yattıklarını aktaran Kasım, ne zaman döneceklerine dair ise “Geri dönüşü ancak Allah bilir.” diye konuştu.
Kasım, İsrail’in bombardımanından korkmadıkları ancak çocukları için endişe ettikleri için göç ettiklerini dile getirdi.
“Savaş kimseye acımaz ve gerçekten çok yıkıcıdır”
Güneyden İsrail sınırına uzanan Nebatiye kentinden göç eden Muhammed Mehdi de 23 Eylül Pazartesi günü sabah namazını kıldıkları sırada İsrail hava saldırısının gerçekleştiğini belirtti.
Öğle saatlerine kadar devam eden savaş uçakları uçuşlarının kendilerini pek endişelendirmediği ancak öğle namazından itibaren bombardımanın başladığını dile getiren Mehdi, “İkinci namazını eda edemedik, çünkü korktuk ve sinirlerimiz bozuldu. Başımızın çaresine bakarak sat 24.00’te yola çıktık ve sabah saat 03.00’te Beyrut’a ulaştık.” diye konuştu.
Ailesiyle birlikte 7 kişinin bir araçta üst üste binerek yola koyulduklarını belirten Mehdi, “Yeter ki rahatlayalım, güvende yaşayalım ve savaştan kurtulalım.” şeklinde konuştu.
Güneyde yaklaşık bir yıldır devam eden saldırıların kendilerini çok yorduğu ve sinirlerini bozduğunu anlatan Mehdi, “Savaş can yakar, savaş kimseye acımaz ve savaş gerçekten çok yıkıcıdır, savaş çok yıkıcıdır.” ifadelerini kullandı.
“Bizzat duyduğum çocukların çığlıkları nedeniyle kaçtık”
Çocukları için güneyden kaçtıklarını söyleyen Mehdi, “Çocukları çığlıkları nedeniyle kaçtık, benim bizzat duyduğum çocukların çığlıkları için kaçtık. Biz yetişkinler sabrederiz ancak çocukların çığlıkları nedeniyle kaçtık. Tüm bu korkular, akıl işi değil yani.” dedi.
Belki de Lübnan’da ilk defa böyle bir savaş gördüğünü dile getiren Mehdi, okulda yerde yattıklarını kaydetti.
Hem hayırseverlerin hem de hayır kurumlarının kendilerine yardımlar ulaştırdıklarını belirten Mehdi, güvende olduklarını belirtti.
"Bir insanın yaşlı olan babası için hiçbir şey yapamıyor olmasının sinir bozucu olduğunu" vurgulayan Mehdi, “Savaş can yakar, savaş can yakar ve özellikle de karşıda İsrail varsa. İsrail büyük bir sorundur, İsrail bir mikroptur.” ifadelerini kullandı.
“Geri dönüşü ancak Allah bilir, ben bilmiyorum”
Terk ettikleri evlerine geri dönme konusunda hiçbir fikirlerinin olmadığını paylaşan Mehdi, “Geri dönüşü ancak Allah bilir, ben bilmiyorum.” dedi.
Lübnanlı savaş mağduru Mehdi, şöyle devam etti:
“Savaş her şeyi bitiriyor. Ekonomi, tarım ve sanayi... savaş her şeyi bitiriyor. Elin iş tutmaz oluyor. Savaşın sonuçları bunlar, savaşın sonuçları çok ağır olur. Savaş iyi bir şey değildir. Bizim güven ve barışa ihtiyacımız var.”
Sur kentinden Beyrut’a göç eden Nesim Beşir de İsrail’e karşı savaşanlarla birlikte olduklarını ancak çocuklarının can güvenliği için Beyrut’a geldiklerini vurguladı.
Sur’dan ailesiyle göç etmek zorunda kalan Larin isimli kız çocuğu da savaştan kaçarak Beyrut’a sığındıkları ve burada güvende olduklarını dile getirdi.
100 kilometrelik yolları 15 saat sürdü
Lübnan’ın güneyinden ailesiyle göç edenlerden Suriyeli sığınmacı Lama Ekrem Zaal, güneyde yoğun şekilde devam eden hava bombardımanından kaçtıklarını anlattı.
Güneyden Beyrut’a 100 kilometreden az yolu, 15 saatte gelebildiklerini belirten Zaal, Beyrut’a yeni ulaştıkları ve nereye yerleşeceklerini bilmediklerini aktardı.
Eşya olarak yanlarında hiçbir şey getiremediklerini vurgulayan Zaal, 8 kişilik bir aile oldukları ve geri dönme konusunda bir fikirlerinin olmadığını söyledi.
Annesinin hasta olduğunu paylaşan Zaal, herkes gibi kendilerinin çok korktuklarını kaydetti.