İbn Haldun Üniversitesince "Filistin ve Küresel İlişkilerin Geleceği" temasıyla düzenlenen konferansa katılmak için İstanbul'a gelen İsrailli antropolog Halper, değerlendirmelerde bulundu.
Siyonizmi "yerleşimci sömürgeciliğin bir biçimi" şeklinde tanımlayan Halper, şunları kaydetti:
"Amaç bir Arap ülkesini bir Yahudi ülkesine dönüştürmek, Filistin'i İsrail'e dönüştürmekti. Bunu yapmanın tek yolu da Filistin halkını yerinden etmek, topraklarından koparmak, sonra da topraklarını alıp yerlerine Yahudi yerleşimcileri yerleştirmekti. Böylece ev yıkımları etnik temizlik politikasının ana aracı haline geldi."
İsrail'in yasa dışı yerleşimci politikası hakkında bilgiler veren İsrailli antropolog, 1948'deki Nekbe'de köy, kasaba ve kentsel alanlardan oluşan 530 yerleşim yerinde Filistinlilere ait 60 bin evin ve 1967 işgalinden bugüne kadar Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze'de Filistinlilere ait 60 bin evin daha yıkıldığını bildirdi.
Halper, "Ve şimdi, ekim ayından bu yana geçen dört ayda, Gazze'de 300 bin Filistinlinin evi yıkıldı. Bu rakam Gazze'deki evlerin yüzde 75'i. Yani 1948'den bugüne kadar yıkılan yüz binlerce evi düşünürseniz, Filistinlilerin evlerinin yıkılmasının, İsrail'in Filistinlileri topraklarından sürüp ülkeyi bir Yahudi ülkesine dönüştürmek için kullandığı ana araç olduğunu görürsünüz." görüşünü paylaştı.
İsrail'in 1948'de ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 80'ine tekabül eden 750 bin Filistinliyi Filistin'den sürdüğünü hatırlatan Halper, Gazze'de yaklaşık 2,5 milyon Filistinlinin yaşadığını ve İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki her şeyi yok ederek Filistinlileri dışarı çıkmaya zorladığını aktardı.
"İnsanlar kasıtlı olarak mülteci haline getirildi"
İsrailli antropolog, "Su yok, yiyecek yok, ekonomi yok, altyapı yok. İsrail buna güveniyor. İsrail gönüllü transferden bahsediyor, bu da etnik temizlik için başka bir kelime. Gazze'den on binlerce, yüz binlerce insanı mülteci olarak almaları için özellikle Avrupa devletlerine, ABD'ye, Kanada'ya ve benzerlerine güveniyor. Başka bir deyişle İsrail 'insani yardım' kisvesi altında 1 milyon ya da daha fazla Filistinliyi Gazze'den mülteci gibi nakletmeye çalışıyor, bu insanlar kasıtlı olarak mülteci haline getirildi." diye konuştu.
ABD ve İngiltere'nin 50 bin, Fransa'nın 30 bin Filistinliyi alacağını belirten Halper, İsrail'in bu ülkelerin gerçekte mülteci olmayan Filistinlileri sözde mülteci olarak kabul etmelerini sağlamak yoluyla 1948'de ve sonrasında yaptığının aynısını yaparak Gazze'yi Filistinli nüfusundan arındırıp Yahudi yerleşimcileri yerleştireceğini ve bunun "Filistin'in Yahudileştirilmesi" politikasının bir parçası olduğunu söyledi.
Halper, "Her şeyden önce Gazze'de soykırım var. Uluslararası Adalet Divanı (UAD) soykırım olduğuna hükmetmedi ama İsrail'in yaptıklarının Soykırım Sözleşmesi'ne aykırı olduğuna hükmetti." değerlendirmesinde bulundu.
Halihazırda toplam 14 milyon Filistinliden Gazze'de 2,5 milyonunun yok edilmeye çalışılmasının soykırımın bir göstergesi olduğuna dikkati çeken İsrailli antropolog, Filistin'de 1948'den beri uluslararası hukukun "yavaş soykırım" olarak adlandırdığı bir sürecin işletildiğini vurguladı.
Halper, 1948'de Filistinlilerin yerinden edilmesi, 1967'deki işgal, kültürün yok edilmesi, ekonominin tahrip edilmesi ve insanların öldürülmesi birlikte düşünüldüğünde, Filistin halkının İsrail tarafından kasıtlı ve sistematik olarak yok edildiğinin görülebileceğini kaydetti.
İsrail'in Gazze'ye insani yardımların girmesine izin vermediğini vurgulayan Halper, İsrail'in insanlara bombardımanların yanı sıra açlık ve hastalıklarla bedel ödettiğini, bunun "sadece soykırım eylemi değil, soykırım niyeti" de barındırdığını belirtti.
Halper, "1948'den bugüne kadar Filistin halkını yok etme ve ortadan kaldırma niyetini görebilirsiniz, ancak Gazze muhtemelen bunun en dramatik dışavurumudur." ifadesini kullandı.
Gösteriler ve boykotların önemine işaret eden Halper, Filistinlilere halkların verdiği desteği artırmak gerektiğini, çünkü Filistinlilerin Avrupa devletlerinin desteğine sahip olmadığını ve İsrail'in soykırımına devam etmesine izin verenin de aslında bu olduğunu aktardı.
İsrail'e yönelik eleştiriler veya protestolar olduğunda İsrail'in antisemitizm silahını kullandığını kaydeden Halper, "Bu durum Yahudiler için de kötü çünkü özellikle ABD'de İsrail'in soykırım politikalarına karşı olan çok sayıda Yahudi, özellikle de genç nesil var." diye konuştu.