Bakan Ebyad, İsrail'in 8 Ekim 2023'ten bu yana ülkesine düzenlediği saldırılar ile sağlık sektörüne etkileri ve daha kapsamlı muhtemel bir saldırıya karşı bakanlık olarak yaptıkları hazırlıklar konusunda AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Lübnan ve halkının İsrail saldırısının ilk gününden itibaren savaşı istemediğini dile getirdiğini ve Gazze'den Lübnan'a kadar derhal ateşkes çağrısında bulunduklarını belirten Ebyad, İsrail'in Lübnan'a yönelik saldırılarını genişletmeye devam etmesinden üzüntü duyduğunu ifade etti.

Bakanlığının "ilk günden itibaren sağlık acil durum merkezini etkinleştirdiğini ve lojistik temininin yanı sıra sağlık personelinin eğitimi de dahil olmak üzere hastanelerin çok sayıda yaralıyı kabul edebilecek şekilde hazırlandığını" kaydeden Ebyad, sağlık personelinin eğitiminin, "uluslararası hukuka aykırı olarak kullanılan beyaz fosfor gibi belirli türde silahlarla yaralanan hastaların kabulünü de içerdiğini" vurguladı.

Sınır bölgelerinden başka bölgelere tahliye edilen 100 binden fazla Lübnanlı için barınma merkezleri hazırlandığını aktaran Ebyad, "Hazırlıkların çoğu, Lübnan devletinin kaynaklarıyla gerçekleştirildi ancak uluslararası ortaklarımız Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF ile de işbirliği yapıldı." diye konuştu.

 150 hastane acil durumlar için hazırlandı

Bakan Ebyad, muhtemel bir kapsamlı İsrail saldırısına göre yaptıkları planın, 2006’daki "Temmuz Savaşı" denen İsrail ile Hizbullah Hareketi arasındaki çatışmalar sonrasında Türkiye’nin hibe ettiği Türk hastanesinin de aralarında bulunduğu bazı sağlık kurumlarının daha aktif hale getirilmesi için bir fırsat olduğunu dile getirdi.

Lübnan Sağlık Bakanı, "İsrail'in tehditleri sonrasında 150 hastaneyi acil durumlar için hazırladık. Özellikle de saldırılara en açık bölgelerde bulunan hastanelere odaklanıldı. Gazze'de yaşananları gördükten sonra tüm hastanelerde eğitim düzenlenmesinde kararlıyız. İsrail düşmanına güven olmaz. Bu nedenle İsrail saldırısına uğrayabilecek herhangi bir bölgede hazırlıklı olmalıyız." ifadelerini kullandı.

 İsrail saldırılarının Lübnan sağlık sektörüne etkisi

Lübnan Sağlık Bakanı Ebyad, yaklaşık bir yıl önce başlayan İsrail ile Hizbullah Hareketi arasındaki silahlı çatışmaların sağlık sektörüne etkileri hakkında şunları söyledi:

İsrail Meclisindeki Arap vekile göre, "idari gözaltının" kaldırılması Yahudi terörüne onay anlamına geliyor İsrail Meclisindeki Arap vekile göre, "idari gözaltının" kaldırılması Yahudi terörüne onay anlamına geliyor

"İsrail, Lübnan’ın güneyinde 15'ten fazla sağlık merkezini bombaladı. Bu sağlık merkezlerinden 4'ü tamamen yıkıldı. Saldırılarda 30'dan fazla ambulans ve itfaiye aracı zarar gördü. İsrail saldırılarında sağlık sektöründen 27 kişi hayatını kaybetti, 94 kişi yaralandı."

 250 Lübnanlı "beyaz fosforla" yaralandı

İsrail'in uluslararası hukuka aykırı şekilde Lübnan'da beyaz fosfor kullandığını savunan Ebyad, İsrail'in beyaz fosfor bombasıyla yaptığı saldırılar sonucu yaklaşık 250 Lübnanlının yaralandığını ifade etti.

Ebyad, "Lübnan’ın güneyindeki Nebatiyye Devlet Hastanesi başta olmak üzere Beyrut ve Sayda kentlerinde hastanelerde fosfor yanıklarını tedavi etmek için merkezler kurulduğunu" belirtti.

Bakan Ebyad, "sağlık çalışanlarına beyaz fosfor yaralanmalarına müdahale edebilmeleri için özel eğitimler verildiğini" de sözlerine ekledi.

Lübnan Sağlık Bakanlığı, 22 Ağustos'ta yayınladığı raporunda, İsrail'in saldırıları sonucu Lübnan'da 8 Ekim'den bu yana 436'sı Hizbullah mensubu 564 kişinin hayatını kaybettiğini, 1848 kişinin yaralandığını ve 110 binden fazla kişinin yerinden edildiğini açıklamıştı.

Gazze müzakerelerinin tıkanmasıyla İsrail-Lübnan hattında muhtemel 3 senaryo

Gazze’de esir takası ve ateşkes müzakerelerinin tıkanması, İsrail-Lübnan cephesindeki gelişmeleri etkilerken, İsrail'de Lübnan'a geniş çaplı bir saldırı düzenlenmesi çağrıları artıyor.

İsrail-Lübnan hattında, Lübnan’a askeri müdahalede bulunulması, Gazze’de bir çözüme ulaşılana kadar mevcut durumun 8 Ekim’den bu yana olduğu gibi sürdürülmesi ve Gazze saldırılarına son vermeksizin ABD arabuluculuğuyla Lübnan ile siyasi bir çözüme ulaşılmasının yer aldığı 3 senaryo masada duruyor.

Gazze'ye saldırıların ardından, 8 Ekim 2023'ten beri, başta Hizbullah olmak üzere Lübnan’daki Lübnanlı ve Filistinli gruplar ile İsrail ordusu arasında "Mavi Hat" üzerinden karşılıklı çatışmalar devam ediyor. Bu çatışmalarda çoğu Lübnan tarafında olmak üzere yüzlerce ölü ve yaralı var.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 1701 sayılı kararı, İsrail'in Mavi Hat'ın gerisine çekilmesini ve bu hat ile Lübnan'daki Litani Nehri arasındaki bölgenin silahsızlandırılmasını, burada sadece Lübnan ordusu ve Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü'ne (UNIFIL) ait silah ve askeri araç gerecin bulundurulmasını öngörüyor.

Lübnan'ın güneyindeki Litani Nehri ve İsrail ile sınır olarak belirlenen "Mavi Hat" arasında neredeyse tüm bölgeler, 2000 yılından bu yana Hizbullah'ın güçlü askeri nüfuzu altında bulunuyor.

Bu gruplar, İsrail'in ABD desteğiyle 7 Ekim'den bu yana Gazze’de yürüttüğü, Gazze'de çoğu çocuk ve kadın olmak üzere yaklaşık 136 bin Filistinlinin öldüğü ve yaralandığı, 10 binden fazla kişinin kaybolduğu yıkıcı saldırıların sona ermesini istiyor.

Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, 10 Temmuz’da "Hamas, hem kendi adına hem de tüm Filistinli gruplar adına müzakere ediyor ve Hamas’ın kabul ettiğini biz de kabul ederiz." demişti.

Nasrallah, "İsrail (Lübnan-İsrail sınır hattında) ateşkes istiyorsa, önce Gazze'ye yönelik saldırılarını durdurmalı" ifadesini kullanmıştı.

Eski İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Yakup Amidror da "Hizbullah, Litani Nehri’nin ötesine çekilmez ve mevcut tavrını sürdürürse, çatışma kaçınılmaz olur." şeklinde konuşmuştu.