İsrail ordusu, 8 Ekim 2023'ten beri Hizbullah Hareketi ile yaşanan çatışmalardan dolayı Lübnan'ın güneyindeki sınır hattında yer alan tüm belde ve köyleri hava saldırısı ve ağır topçu atışlarıyla hedef alıyor.
Taraflar arasındaki çatışmalarda aralıksız bir şekilde İsrail'in her gün füze ve topçu atışlarıyla vurduğu beldelerden biri de Nebatiye vilayetine bağlı, İsrail sınırına birkaç yüz metre mesafede bulunan Kfar Hammam beldesi.
Çatışmalar başlamadan önce yaklaşık 5 bine yakın sakini bulunan beldede şu anda yaşlı ve gidecek bir yeri olmayan birkaç kişinin dışından neredeyse tam bir hayalet bölgeye dönüşmüş durumunda.
İsrail'in "Ruvaysat el Alem" askeri üssünün hemen altında yer alan beldenin üzerinde sürekli bir şekilde İsrail ordusuna ait insansız hava araçları bulunuyor.
İsrail'in saldırı nedeniyle boşaltılan Kfar Hammam'da kalmak zorunda olup, yaşam mücadelesi veren sakinlerle görüşüldü.
"Elektrik, su, gıda hiçbir şey yok"
Çatışmalardan önce keçi besleyip çiftçilik yapan 60 yaşındaki Emine Atiyye, Kfar Hammam'da yaşlı ve hasta anne-babası, bir kız kardeşiyle pencere ve kapıları patlamalar nedeniyle kırılan evinde yaşam mücadelesi veriyor.
Gözü yaşlı ve çaresiz bir şekilde konuşan Atiyye, savaşın kendilerini nasıl etkilediğini ve mevcut durumlarını şu sözlerle anlattı:
"Savaş bizi çok etkiledi. Her yönü ile; maddi ve manevi olarak. Bu durumdan etkilenmeyen bir yön yok. Ben şeker hastasıyım ve herhangi bir en ufak uçak sesi veya patlama duyarsam hemen yere yıkılıyorum. Kendimi kontrol edemiyorum. Annem-babam ve kız kardeşim ile yaşıyorum. Daha önce keçilerim vardı şu anda hiçbir şey yok. Şu anda penceresiz ve camı olmayan bir evde oturuyorum. Başımıza bir şey gelse dahi kendimizi doktora ulaştırabilecek bir aracımız veya yardıma gelecek birisi dahi yok. Hayatımız bundan ibaret."
"Neden evinizi terk edip daha güvenli bir yere geçmediniz?" sorusuna Atiyye, "Çünkü Beyrut'a gidecek bir yerim evim yok. Gitsem dahi orada kalabilecek durumum yok. Nasıl yiyip, içip ödeyeceğim. Beyrut'ta olabilmek için paranızın olması lazım."yanıtını verdi.
Hükümetin de kendilerinin kapısını çalmadığını dile getiren Attiye, "Hiç kimse gelip bizleri sormadı. Ne bir bakan ne de bir yetkili. Elektrik, su, gıda hiçbir şey yok. Devlet nerede. Suyu gidip tanker ile alıp getirmemiz gerekiyor. Ancak su depolarımız topçu atışları nedeniyle tamamen parçalandı. Su alacak paramız yok. Annemi acil bir şekilde hastaneye kaldırmamız gerekiyordu ancak araç yok diye bekledik. Kızılhaç'ı arayıp ambulansın gelmesini bekledik." diye konuştu.
" 4 kişi olarak yemek için kimin gidip kapısını çalacağız?"
Gözü yaşlı 83 yaşındaki anne Selima Hüseyin de kızı gibi patlamalar ve kimsenin yardım eli uzatmamasından şikayetçi.
Ölüm tehdidi altındaki yaşamlarının katlanabilecek bir durumda olmadığını belirten Hüseyin, "Her şeye ihtiyacımız var. Evim gitti, bir maaşım yok. Ne yiyeceğim, 4 kişi olarak yemek için kimin gidip kapısını çalacağız? Ne yapmamız lazım. En iyisini Allah biliyor." dedi.
Saldırı olduğu zaman gidebilecek hiçbir yerlerinin olmadığını aktaran Hüseyin, kapılarını çalacak bir komşularının dahi kalmadığını kaydetti.
"Durumumuz ölümden beter"
Kfar Hammam'da 50 yıldır küçük bir market işleten ancak 9 aydır kimsenin dükkanının kapısından içeri girmediğini dile getiren Emin İbrahim ise "Ölseydik daha iyiydi. Durumumuz ölümden beter. Su, elektrik ve yiyecek hiçbir şey yok. Bu şekilde olmaz. Biz insanız hayvan değil. Her gün öğleden sonra hava saldırısı ve topçu atışlarıyla vuruyorlar. Birazdan başlar. Dükkanımı açıp bekliyorum. Bir müşteri gelirse çok şükür diyorum" şeklinde konuştu.
"İki bayram geçti kimse beldeye gelemedi"
Ailesiyle Kfar Hammam'da kalmayı tercih eden birkaç kişiden Necib Sami de savaşın kendilerini çok etkilediğini, insanların köyü terk ettiğini ve önceki gibi beldede bir hayat olduğunu hissetmediklerini anlattı.
Kfar Hammam'daki insanların çoğunun gelir kaynağının tarıma dayalı olduğunu söyleyen Sami, "Buradaki insanların çoğu tarıma dayalı gelir elde edip geçimini sağlıyor. Fosfor bombası ile düzenlenen saldırılar nedeniyle birçok tarım arazisi ve ağaç kül oldu." dedi.
Beldede özellikle çocuklu hiçbir ailenin kalmadığını ve kalmak zorunda olanların durumu hakkında ise Sami, şunları kaydetti:
"Beldede geride kalanların herhangi bir seçeneği veya alternatifi olmadığı için kalmak zorunda. Dışarıda ev kiralayacak durumları yok. Herhangi bir sığınacakları yerleri yok. İşleri de yok. İki bayram geçti ve köye kimse bile gelemedi."