Lübnan'ın kuzeyinde yer alan ve yaklaşık 600 bin yerli nüfusa sahip Trablusşam'ın, Suriye, Irak ve Filistin'den gelenlerle birlikte nüfusu 900 bine yaklaşıyor. Mezhepsel açıdan şehrin nüfusunun yaklaşık yüzde 80'ini Sünni Müslümanlar oluşturuyor. Az miktarda Şii ve Hristiyan da yaşıyor.

İsrail, Gazze'de El-Kuds el-Yevm televizyonuna ait canlı yayın aracını vurdu: 5 şehit İsrail, Gazze'de El-Kuds el-Yevm televizyonuna ait canlı yayın aracını vurdu: 5 şehit

Başkent Beyrut'tan sonra ülkenin en büyük ikinci kenti olan ancak çeşitli nedenlerle diğer topluluklar ile Lübnan hükümeti tarafından dışlanarak yoksulluğa mahkum edildiklerini ifade eden şehir halkı, tüm endişelere rağmen ülkenin güneyinden göç eden çoğunluğu Şiilerden oluşan Lübnanlılara kapılarını açtı ve ekmeğini paylaştı.

Lübnan parlamentosunda 3 dönem milletvekilliği yapan siyasetçi Misbah Ahdab ve gazeteci Gassan Rifi, İsrail'in Lübnan'a yönelik şiddetli saldırılarının sürdüğü süreçte Trablusşam'da yaşananları, AA muhabirine anlattı.

"Lübnan hükümeti bizi bu ülkenin gerçek bir parçası olarak görmüyor"

Lübnan'da 1996'dan 2009'a kadar 3 dönem milletvekilliği yapan ve 2005'te Suriye Özel Servisi'nin ülkeden gönderilmesi için imza veren tek milletvekili Ahdab, Trablusşam'ın Lübnan devleti kurulurken, bu ülkenin bir parçası olmak istemediğini ancak İngilizlerin ısrarıyla, Sykes-Picot Anlaşması'yla "Cebel-i Lübnan Mutasarrıflığı'na (Lübnan Dağı Sancağı)" bağlandığını belirterek, "Açıkçası ekonomik, sosyal ve ailevi bağlar Humus, Hama, Halep ile çok daha fazlaydı, yani Suriye'yle çok daha fazlaydı. 100 yıl sonra ise artık Lübnan'a bağlıyız ve Lübnan'ın bir parçası olmak istiyoruz." ifadelerini kullandı.

Ahdab, Lübnan hükümetinin Trablusşam kentine, bakışına ilişkin, "Sorun şu ki Lübnan hükümeti bizi bu ülkenin gerçek bir parçası olarak görmüyor. Bir şeylerin değişeceğini umuyorum. Bir şeyler değişecek ve bence değişmeye de başladı." dedi.

"Hizbullah, Lübnan'daki Sünnilere karşı çok saldırgan bir tutum sergilemiştir"

Lübnan'ın güneyindeki yoğun İsrail saldırıları sebebiyle insanların köylerini terk ederek Trablusşam'a geldiğini hatırlatan Ahdab, şunları söyledi:

"Herkes endişeliydi, çünkü Hizbullah her zaman Trablusşamlılara ya da genel olarak Lübnan'daki Sünnilere karşı çok saldırgan bir tutum sergilemiştir. Bu yüzden insanlar, Trablusşam'ın güneyden gelen Şiilere karşı saldırgan olabileceğini düşünerek endişelendiler. Ama tamamen farklı bir sonuç ortaya çıktı. Buradaki insanlar çok misafirperverdi çünkü evlerini, köylerini, ailelerini kaybeden farklı dini gruplardan olsalar da Lübnanlı dostlarımız için çok üzüldük."

Buna karşın söz konusu süreçte yerel halkın Hizbullah'ın Trablusşam'da kendisini göstermesine izin vermediğini söyleyen Ahdab, "Hizbullah'ın herhangi bir bayrağı, Hizbullah'ın herhangi bir tanıtımı ya da propagandası kabul edilmedi. Ancak genel olarak halk çok misafirperverdi." ifadelerini kullandı.

Ahdab, Trablusşam'da yaşayan insanların çoğunluğunun fakir olduğuna işaret ederek eskiden Akdeniz kıyısının en zengin yerlerinden biri olan şehirde yaşayan insanların ekonomik olarak zor durumda olmalarına karşın güneyden gelen göçmenlere kucak açmasından gurur duyduğunu dile getirdi.

Lübnan'ın bitmek bilmez savaşlarla acı çeken bir ülke olduğunu hatırlatan Ahdab, Trablusşam halkının istikrar ve huzur istediğini vurguladı.

"Aksa Tufanı, Trablusşam'ı Gazze'de yaşananlara çekti"

Trablusşam'ın tanınmış gazetecilerinden Gassan Rifi ise "Aksa Tufanı, Trablusşam'ı Gazze'de yaşananlara çekti ve büyük dayanışma örnekleri vardı. Tüm bölgelerde olduğu gibi Lübnan'dan açılan destek cephesini destekleyenler de karşı çıkanlar da oldu." diye konuştu.

Rifi, İsrail'in Lübnan'a yönelik saldırılarının yoğunlaşmasından sonra ülkenin güneyinden ve doğusundan Trablusşam'a on binlerce yerinden edilen insanın geldiğini söyledi.

Trablusşam halkının, yerinden edilenlerin şehre gelmeye başlamalarıyla birlikte onları tatlı ve suyla karşılayarak ulusal birliğin en güzel örneğini sergilediğini ifade eden Rifi, yerinden edilenlerin otel, meslek merkezleri, okullar, konutlar ve benzeri yerlerden oluşan barınma merkezlerine yönlendirildiğini aktardı.

Rifi, göçmen sayısının fazla olmasına karşın Trablusşam halkının yerinden edilenlere hizmet etmek ve onların ihtiyaçlarını sağlamak için tüm imkanlarını isteyerek ve gönül rızasıyla seferber ettiğini kaydetti.

Ateşkesin ardından göçmenler evine dönmeye başladı

Trablusşam'da ateşkes sonrası durumu da değerlendiren Rifi, ateşkes antlaşmasının yürürlüğe girmesiyle yerinden edilen Lübnanlıların geri dönmeye başladığını ve Trablusşam kentindeki yoğunluğun da azaldığını dile getirdi.

Rifi, yerinden edilenlerin Trablusşam'da geçirdikleri süreçten memnun kalmasının ve insanların birbirini tanımasına vesile olan bu sürecin, gelecekte "yerinden edilenler ve onları evlerinde ağırlayan ev sahipleri arasındaki ziyaret ve iletişim nedeniyle" bölgelerin birbiriyle kaynaşmasına yol açacağına işaret ederek, "Trablusşam, yerinden edilenlere karşı ulusal görevlerini yerine getirdi." dedi.

İsrail'in ihanetinden ve hilesinden kimsenin güvende olamayacağı için Trablusşam'ın endişeli olduğunu, şehirdeki herkesin İsrailli yetkililerin de söylediği gibi bu anlaşmanın İsrail açısından bir yenilgi olduğunu bildiğini aktaran Rifi, dolayısıyla İsrail'in birçok saldırıyla itibarını kurtarmak isteyeceğini ve bu durumun yeni veya kısmi bir yerinden edilme sürecine yol açabileceğini dile getirdi.

Gazeteci Rifi, "Trablusşam'ın, daha önce olduğu gibi, yerinden edilenleri kabul etmeye ve onlara geçmiş dönemde gösterdiği cömert muameleyi göstermeye hazır olacağına inanıyorum." diye konuştu.