Afrika

Mali'de Fransızca ve Laiklik tartışma konusu 

Abone Ol

Mali'de yeni bir anayasa taslağının oylanacağı referandumun yapılacağı tarihin duyuruldu. Ardından taslağın, halkın yüzde doksanından fazlası Müslüman olan Afrika Kıtası’nın batısındaki en büyük ülkelerinden birinin kimliğiyle ilgili bazı maddeleri tartışmaya yol açtı.

Ülkede darbeyle iktidara gelen askeri hükümet, Malililerin sivillerin yeniden iktidara gelmesine, siyasi ve ekonomik krizlerin yanı sıra ‘terörist grupların’ üyesi silahlı kişilerin yoğun saldırılarıyla karşı karşıya kalan bir ülkede istikrarın güçlendirilmesi için umut bağladıkları anayasa taslağının referanduma sunulacağı tarihin 18 Haziran olarak belirlendiğini duyurdu.

Finansal kuruluşlara ve basına göre duyurulması üç ay ertelenen anayasa taslağında ‘cumhuriyete bağlılığı ve devletin laik olduğunu’ teyit eden bir maddenin yanı sıra Fransızcanın ülkenin tek resmi dili olmaktan çıkarılıp ‘iş ve yönetim dili’ seviyesine çekilmesi ve ülkede konuşulan yerel dillerin resmi dil seviyesine yükseltilmesi maddesi yer alıyordu.

Mali’nin 1960 yılında Fransa'dan bağımsızlığını kazanmasından bu yana ülkede çok sayıda yerel dilin yaygın olarak kullanılmasına rağmen, ülkenin kimliği ve Fransızcaya bağımlılığının devam etmesine dair tartışma başladı. Ancak bu tartışma, iktidardaki askeri hükümet ile Paris arasındaki ‘gerilim’ çerçevesinde daha yoğun bir hal aldı.

Mali'deki yaklaşık 20 dernek, iktidardaki askeri hükümeti anayasa taslağından ‘devletin laikliği’ maddesini geri çekmesi için ortak çağrıda bulundular. Dini, kültürel ve siyasi çizgideki bu dernekler tarafından cumartesi günü yapılan açıklamada, Mali Geçiş Dönemi Devlet Başkanı Albay Assimi Goita’dan bu maddeyi geri çekmek amacıyla istişareler başlatması istendi.

Maddenin geri çekilmemesi halinde anayasa taslağına karşı oy kullanılması için bir kampanya başlatılacağı konusunda uyaran dernekler, taslakta son rötuşları yapmakla görevli komitenin ‘Mali’yi Fransa'dan miras kalan ideolojik kısıtlamalardan kurtarsa da cesur olmadığını’ vurguladıkları açıklamada, “Bağımsızlığın kazanılmasından bugüne kadar ülkemiz için ağır sonuçları olmasına rağmen laikliğin korunduğunu ve inançlarla çelişmediğini düşünüyoruz” denildi.

Ekonomi muhabiri Ali Kunta, Şarku’l Avsat’a şu açıklamada bulundu:

“Mali'nin güvenlik, askeri ve siyasi düzeyde Fransa’nın vesayetinden kurtulmasından ve Mali halkının -son zamanlarda düzenlenen ulusal diyalog konferanslarıyla- milli anayasa maddeleri, gelenekleri ve dilleri sağlamlaştırmanın ve geliştirmenin öneminin vurgulamasından sonra yeni anayasada ülkenin dilinin ve kimliğinin tanımlanması sorunu sivil toplumu ilgilendiren en önemli konulardan biri haline geldi.”

Fransa ile eski sömürgesi arasındaki ilişkiler, Albay Assimi Goita liderliğindeki yeni askeri cuntanın Rusya ile bağlarını derinleştirmek için Paris'ten uzaklaşmasıyla iki yıl önce gerçekleşen askeri darbeden bu yana oldukça gergin. Mali ordusu, 2022 yılında Fransa’nın askeri desteğine son verme kararı alırken Paris, Mali ordusunu Rus paramiliter grubu Wagner güçlerini kullanmakla suçladı.

Kunta, Malili liderlerin dil konusunun hassas bir konu olduğunu ve Fransızcanın aniden kaldırılmasının devlet kurumlarını felce uğratabileceğini bildiklerini, ancak artık ilkelerini ve kimliğini güçlendirmek isteyenlerin çekici ile kendini dayatan gerçekliğin örsü arasında kaldıklarını belirttiği açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Malili liderler, Arapça ve Bambari dilleri dahil olmak üzere tüm ulusal dillerin sınırlandırılması şeklindeki siyasi bir manevra yaparken Fransızcayı devlet dairelerinde çalışma dili olarak tuttular. Bununla birlikte çalışma dili, daha sonra göreve gelecek hükümetlerden herhangi biri tarafından uygun görülen başka bir dile değiştirilebilir.”


Arapça, Mali'de Fransızcanın en önemli rakiplerinden biri olsa da Kunta'ya göre ülkede Arapça ile ilgili bir sorun olduğunu vurguladı:

“Arapça, İslam diniyle ilişkilendiriliyor. Bu da Arapçayı resmi dil olarak benimsemenin laiklik kavramından yani Fransız laikliği ve din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması ilkesinden vazgeçmek anlamına gelebileceğini düşünen bazı siyasetçileri ve eğitimli sınıfı korkutuyor.”

Bambara dilinin Malililerin dörtte üçünden fazlası tarafından konuşulduğu Mali’de ‘Bambara, Arapça, Bobo, Bozo, Dogon, Paul, Soninki, Songhai, Senovo Minianka, Tamashik’ gibi birçok dil var ve bu diller çoğu zaman diğer birçok ulusal dilden daha çok kullanılıyor.

Geçiş dönemi parlamentosundan bazı milletvekilleri daha önce Fransızca yerine ülkenin ulusal dilleri arasında yer alan İngilizce ve Arapça gibi yeni bir resmi dilin kabul edilmesini talep etmişlerdi. Kunta, Mali'deki eğitimli sınıfın katılımına, genel olarak Frankofon kültürü üzerindeki etkisine, onların edebi, şiirsel ve dilbilimsel katkılarına ve bunların Mali ve Fransa arasındaki bağların gücünü yansıtmasına rağmen, Fransızcanın geleceğinde çeşitli faktörler nedeniyle ‘bazı belirsizliklerin’ olduğunu söyledi. Buna karşın halk arasında Fransa’nın sömürgeciliğine dayanan isyan ve terörizm de dahil olmak üzere güvenlik sorunları ve siyasi meseleler yaratan tüm sömürgecilik izlerinden kurtulmak için güçlü bir arzu var.

Diğer yandan Libyalı yazar ve Afrika meseleleri uzmanı Mussa Tehusai’nin duruma ilişkin değerlendirmesi de şöyle oldu:

“Halk arasında Fransa’nın Kıta’nın kaynakları üzerindeki hegemonyasının bölgenin ekonomik ve bilimsel geri kalmışlığına ve sömürgecilik geçmişiyle bağlantısına yönelik artan öfkenin bir sonucu olarak Fransa, Afrika'daki en kötü dönemini yaşıyor.”

Mali'deki durum, günden güne ‘Fransa kökenli her şeyden’ uzaklaşan komşusu Burkina Faso'ya benziyor. Şarku’l Avsat’a konuşan Burkina Fasolu siyasi analisti Mohamed Sawadogo, son dönemde zihinlerde oluşan olumsuz bir imaja dayalı olarak halk arasında bir süredir Fransa'ya, Fransız kültürüne ve onunla ilişkili her şeye karşı bir soğukluk olduğunu söyledi. Sawadogo, bu durumun, Fransa’nın Mali'de konuşlandırdığı ‘Barkhane Operasyonu’ adlı askeri birliğiyle Batı Afrika'daki terörle mücadelede başarı elde edememesinin ve şimdiye kadar sömürge politikalarının benimsenmesi çerçevesinde ekonomik ve politik iş birliğinin boşa çıkmasının ardından daha da arttığını vurguladı.

Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Fransızcanın yalnızca Mali’de değil tüm Afrika Kıtası’nda gerilediğini söyleyen Mussa Tehusai, bu gerilemenin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından Tunus'ta yapılan son Frankofon zirvesinde tanınan tüm Frankofon ülkelerinde görüldüğünü kaydetti. Tehusai, Fransızca yerine diğer yerel ve İngilizce gibi uluslararası dillerin kullanılmasıyla Fransızcanın Afrika’daki gerilemesinin devam etmesini beklediğini de sözlerine ekledi.