[Bu gerilimle] eş zamanlı olarak bir hafta önce gerçekleştirilen üçlü zirve turunun başarıyla sonuçlanmaması sonrası Mısır medyası, yeniden Etiyopya Nahda Barajı’nı [Hedasi ya da Rönesans olarak da biliniyor] hedef alan askeri bir harekat propagandası yapmaya başladı.

El Cezire’de yer alan habere göre barajı hedef alan askeri harekatın ülke içinde desteklenmesi yeni bir durum değildi. Son on yılda birkaç defa farklı şekillerde gündeme getirildi. Bu sefer gündem gelme nedeni ise Mısır’ın Nil sularındaki payıyla ilgili endişelerinden kaynaklandı.

Bunun nedeni Etiyopya’nın, önümüzdeki Temmuz ayında baraj gölünü ikinci kez doldurulmaya başlayacağını duyurması ve [bu barajın ardından] yeni bir baraj inşa etmeye başlayacağına dair birçok haberin yayılmasıydı.

Askeri harekatla ilgili en önemli açıklama, Mısır'daki karar alma çevrelerine yakın gazeteci İmadeddin Hüseyin'in yazdığı bir makaleyle ortaya çıktı. Hüseyin genel yayın yönetmeni olduğu El-Şuruq gazetesinde yayınladığı "Etiyopya Yalnızca Güce Saygı Duyuyor" başlıklı makalesinde, “Etiyopya, Mısır’ı yıllardır Nahda Barajı konusunda diplomatik, müzakere ve politik olarak tüketti. Ertelediği, kaçtığı ve sonuç olarak [bu konuyu] oldu bittiye getirmek istediği ortaya çıktı.” ifadelerini kullandı.

Hüseyin, baraja karşı askeri hareket düzenleme fikrini gündeme getirerek, “Mısır direk Nahda Barajı’nı hedef almayabilir. Ama Etiyopya’nın birçok bölgesine elektrik dağıtan istasyonları iş göremez hale getirmek bu kadar zor olmayacaktır. Mısır'ın su güvenliğinden yararlanmaması halinde Etiyopya ve onu destekleyenler de barajdan yararlanamayacaklar” uyarısında bulundu.

Hüseyin ayrıca, Mısır hükümetini uluslararası ve bölgesel forumlara gitmeyi bırakmaya, farklı çözümler bulmaya çağırdı.

İmadüddin Hüseyin'in makalesinin, Mısırlı eski bakanlar ve su kaynakları uzmanları tarafından memnuniyetle karşılanması dikkat çekiciydi.

Etiyopya'ya dolayla mesaj

Barajın hedef alınmasıyla ilgili medyadaki değerlendirmeleri yorumlayan gazeteci Yahya Ğanim, bunun resmi bir görev olduğuna inandığını, bu medya mensuplarının görevlendirilme olmazsa yönlendirme olmadan bu tür konular hakkında konuşamayacaklarını söylüyor.

El Cezire’ye konuşan Ğanim, medyanın askeri çözüm çağrısını "caydırıcılık hedefine ulaşmayı amaçlayan dolaylı sinyaller ve mesajlar" olarak nitelendirdi.

Rejime ne kadar yakın olursa olsun caydırıcılığın bir medya mensubu aracılığıyla değil uzman yetkililer aracılığıyla doğrudan mesaj yoluyla elde edilebileceğini belirten Ğanim, ancak bu şekilde amaca ulaşılabileceğini söyledi. Mevcut durumda ne kadar başarılı olunabileceğini sorgulayan Ğanim, aynı zamanda Mısır hükümetinin caydırıcılık silahını kullanmakta oldukça geciktiğini vurguladı.

Mısırlı siyaset bilimi araştırmacısı Ömer Samir ise askeri çözüm çağrısının nedenini Kahire'nin tek seçenek olarak izlediği ‘komik müzakere süreci’nin başarısızlığını kabul etmede çok geç kalmasına bağladı.

Samir, El Cezire’ye yaptığı açıklamada, Mısır Devlet Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı'nı yıllar boyu devam eden müzakere sürecinde tüm belgelerin kaybolmasından ve çözüm yollarının tükenmesinden sorumlu tuttu.

Rejimin şu anda bu dosyada çok kritik bir konumda olduğunu belirten Samir; yurtiçi ve yurtdışındaki muhalif ve uzmanların Etiyopya'nın taviz vermeden Mısır ve Sudan'ı çıkmaza sürüklediğini düşündüklerini ve müzakere sürecinde saçma bir yol izlendiğini vurguladıklarına işaret etti.

Mısır’ın alternatif çözümleri

Kahire'den gerçek, ciddi ve kararlı bir yanıtın gecikmesi nedeniyle müzakere yolunun başarısızlığı karşısında Mısır’ın alternatifleri azaldı. Mısır’ın sadece iki alternatifi var: uluslararası platformda meseleyi tırmandırmak ve sadece Etiyopya'ya değil, uluslararası topluma da doğrudan mesaj göndermek.

Ğanim'e göre diğer alternatif ise ciddi bir askeri harekat olabilir.

Meselenin uluslararası düzeye taşınmayla ilgili Ğanim, BM Güvenlik Konseyi’nin sorumluluklarına veya herhangi bir karar taslağı üzerinde veto kullanma olasılıklarına bakılmaksızın asıl hedefin uluslararası toplumu konuya dahil ederek sorumluluklarıyla yüzleştirmek olduğuna işaret etti.

Askeri çözümün ordunun saldırması anlamına gelmediğini belirten Ğanim, bunun daha ziyade Mısır tarafının askeri olarak harekete geçeceğine dair doğrudan ve net mesajlar vermesi olduğunu söyledi. Ğanim, bunun yönteminin bir yandan güneyde [askeri olarak] harekete geçerken diğer yandan da Sudan gibi konuyla ilgili ülkelerle koordinasyon içinde olmak olduğunu ifade etti.

Araştırmacı Ömer Samir'in Mısır için olası askeri alternatiflerde dikkat çektiği konu ise İmadüddin Hüseyin'in "barajı bombalamadan Etiyopya'daki elektrik santrallerini devre dışı bırakma" fikri.

Ömer Samir, “Bu santralleri finanse edenler daha çok Rusya ve Çin, bu nedenle onlara karşı herhangi bir askeri harekat çok zor.” ifadelerini kullanıyor.

Farklı alternatiflerin zaten var olduğuna dikkat çeken Samir, "[Bu alternatifler] Mısır'ın yıllar önce elde ettiği elektrik fazlasını Etiyopya'ya doğrudan komşu ülkelere ve hatta Etiyopya'nın kendisine barajı bölgesel olarak yararsız kılan rekabetçi fiyatlarla ihraç etmeyi içeriyor” diye konuşuyor.

Alternatifler arasında, 2015 yılında (Mısır, Etiyopya ve Sudan liderleri arasında) imzalanan ilkeler anlaşmasının Parlamento'ya sunularak reddedilmesi ve Etiyopya'ya baskı yapmak amacıyla erken bir tarihte bu anlaşmadan kaçınılması yer alıyordu. Ancak sembolik önemine rağmen müzakerelerden çekilmenin artık büyük bir faydası olmadığını vurgulayan Samir'e göre bu yöntem artık işe yaramayacaktır.

Askeri harekatın yansımaları

Yahya Ğanim, herhangi bir askeri harekatın Mısır'ı tehdit eden varoluşsal tehditten çok daha önemsiz olacağına inanıyor.

Ğanim, varoluşsal tehlikenin Mısır'ın Etiyopya’ya askeri güç kullanımını haklı çıkardığını ve Mısır askeri kapasitesini test ettiğini vurguluyor.

Ömer Samir, askeri çözümün mümkün ve masada olduğunu bunun için zamanlamanın uygun olduğunu söylüyor. Etiyopya rejiminin iç ve bölgesel olarak zayıf bir konumda olduğunu belirten Ğanim, müzakere yolunun tamamen başarısız olduğunu ve barışçıl yolların çoktan tükendiğini belirtiyor.

Samir, "Rejim barajı tamamen yok edemiyorsa, o zaman silah satın almak için imzaladığı tüm büyük anlaşmaların haklı olduğunu göstermeli" diyor.

Samir'e göre, askeri çözüm yoluna gitmesinin Mısır rejimi için bir meşruiyet kaynağı olacağını ve harici bir başarının çok önemli bir ihtiyaç olduğunu dile getiriyor.

Nahda Barajı’nın hedef alınması durumunda oluşacak uluslararası tepkileri değerlendiren Samir, bunun bazı etkisiz uluslararası yaptırımlar ve kınamalara sebep olacağını düşünüyor.

Samir, ülkesinin Etiyopya'nın kısmi veya kapsamlı bir anlaşma olmadan barajı doldurması ve işletmesinin sonuçlarını kaldıramayacağına vurgu yapıyor.

Mısır'ın askeri kapasitesi

Ülkelerin askeri güçlerini değerlendiren Global Fire Power’ın yayınladığı son istatistiklere göre Mısır ordusu, 2021 dünyanın en güçlü orduları listesinde yer alıyor. Mısır, dünya sıralamasında 60. sırada olan Etiyopya’ya göre çok önde yani 13. sırada yer alıyor.

Mısır Savunma Bakanlığı'nın Etiyopya’ya kıyasla devasa bir bütçenin yanı sıra hava, deniz, kara ve insan kaynaklarına sahip olması Mısır’ın lehine görünüyor.

Etiyopya'nın Tigray bölgesinde geçen Kasım ayında iç savaş cereyan ederken, Mısır ve Sudan ortak bir askeri tatbikatlar gerçekleştirdi. Askeri gözlemciler bu tatbikatların "Etiyopya'ya yönelik caydırıcı mesajlar" verdiğini belirtiyor. Mısır ve Sudan’ın ortak tatbikatı, eski Başkan Ömer El-Beşir’in görevden alınmasından bu yana gerçekleşen ilk ortak tatbikat.