Fransız RFI sitesinin İngilizce versiyonunda yer alan habere göre, ABD’de 4 Kasım’daki başkanlık seçimlerinin üzerinden on gün geçmesinin ardından hiçbir eyalet resmi olarak oy sayımını bitiremedi. Bazı medya kuruluşları bir adayın veya diğerinin zafer kazandığını ilan etse de bu sonuçlar değişebilir. Mevcut Başkan Donald Trump’a yönelik en sert eleştirilerden bazıları her şeyi tersine çevirip, bir darbe planı yapmakla suçluyor. Peki Trump’ın ikinci dönem için şansı var mı?
Heyecanlı seçim gecesin sonunda tüm dünya, Joe Biden’ın Pennsylvania, Ohio, Florida ve Texas gibi çekişmeli eyaletlerde önde giderken geriye düşmesini ve oyların Donald Trump’a kaymasını izledi. Sonunda, sadece bir avuç eyalette ‘sonuçlar ilan edilmeye çok yaklaştı’ ve ‘ [başkanlıkta] devam etmeye’ çok hevesli olan Trump, ABD saatiyle sabah 7’de düzenlediği basın bir toplantısında zaferini ilan etti.
Sonra Michigan ve Illinois, hızlı bir şekilde art arda ‘Demokratların mavisi’ne döndü. Tartışmalı bir hareketle sağcı Fox News, Trump’ın kampanyasını aşağılarcasına Biden’ın Arizona eyaletini ‘kazandığını ilan etti’.
Ardından Trump’ın kampanya ekibinı Fox'un sahibi Rupert Murdoch'a Arizona için ilan ettiği sonucu değiştirmesini istediği bildirildi ama bu boşunaydı. Associated Press ve diğer birçok basın kuruluşu da aynı şeyi yaptı.
Biden Arizona’da 68,390 oyla rahatça kazanacakmış gibi dururken bugün şu sıralarda fark yalnızca 11,434 oy ve Cumhuriyetçiler, Trump’ın sözde ‘Polis Devleti’ni (Copper State) hala kazanabileceği umudunu yitirmedi.
Dönüm noktası
Fox News’in Arizona'yı kazandığını ilan ederek Biden'ın verdiği ‘ödül’ bir dönüm noktası oldu ve başkanlık için bazı şeyler çözülmeye başladı.
Virginia Üniversitesi'nden siyaset bilimci Profesör Herman Mark Schwartz, Radio France International’a (RFI) yaptığı açıklamada, “Haber kuruluşlarının seçimin sonucunu belirleyecek herhangi bir yasal yetkileri yok" diyor.
Çeviri: Engin Dinç
Fox News'in Biden’ın Arizona'yı kazandığını açıklaması siyasi bir açıklama olabilir. Profesör Schwartz, "Fox’un sahibi Rupert Murdoch, Cumhuriyetçi Parti'nin Trump’ın çılgın politikaları ve dengesiz davranışından hoşlanmayan büyük şirket sahipleri ve önde gelenlerinden eğitim düzeyi düşük Evanjelik Hıristiyan seçmenlere bir mesaj gönderiyordu” ifadelerini kullanıyor. Bu ‘Büyük Eski Parti’ içindeki bölünmeyi gösteriyor.
Trump, Fox'a ‘öfkeli’ bir tweet atarak “Onları neyin başarılı yaptığını unuttular, onları oraya neyin getirdiğini, Altın Yumurtlayan Kaz’ı unuttular” diyerek kendi takipçilerini ultra-muhafazakar TV kanalı Newsmax’i takip etmeye yönlendiriyordu.
‘Joe Biden’ destekçisi CNN, 13 Kasım'da Arizona'da oyların çoğunun sayıldığını belirterek Biden’ın kazandığını ilan etti.
Arizona, Trump'ın Biden’ın tahmin edilen zaferine engel olacak bir çentik atması için son umut olabilir.
Anayasal kriz kapıda mı?
Haber kuruluşlarının zafer duyuruları bir yana, Biden ancak 50 eyaletin valileri, eyaletlerin ‘mazbatalarını’ (Certificate of Ascertainment) imzaladıktan sonra kendisini başkan olarak tanımlamaya hak kazanacak.
Daha sonra 14 Aralık'ta eyalet delegeleri Başkan ve Başkan yardımcısını belirleyecek oyları verecek. Kongre, oyları saymak ve böylece yeni Başkan’ı resmileştirmek için 6 Ocak 2021'deki bir oturumda toplanacak.
Buna karşın, 2019'da yayınlanan "Tartışmalı Başkanlık Seçimlerine Hazırlık" (Preparing for a Disputed Presidential Election) adlı son derece doğru bir kehanet içeren kitabın yazarı Edward Foley, “İşler yine de Biden aleyhine dönebilir” uyarısını yapıyor.
Foley, ‘çekişmeli’ Arizona ve Pennsylvania eyaletlerinin ’maviye dönüşerek’ Cumhuriyetçilerin ‘yasal saldırıları’ ile karşı karşıya kalacağını doğru bir şekilde tahmin etti. Bu eyaletler, ‘potansiyel olarak tam bir anayasal krize dönüşecek’ yerler olarak Kongre’ye gidebilir.
Nükleer kodlar kime verilecek?
Foley, yeni başkanın göreve başlamasıyla ilgili olarak, "En korkutucu senaryo, 20 Ocak 2021'de anlaşmazlığın çözülmeden kaldığı ve ordunun, başkomutan olarak nükleer kodları kimin almaya yetkili olduğu konusunda emin olmadığı durumdur" diye ekliyor.
Trump süreci rayından çıkarmak için elinden gelen her şeyi yapıyor. Ancak şimdiye kadar pek başarılı değil. Trump kampanyasını yürütenler tarafından 6 farklı eyalette açılan 13 davanın çoğu delil yetersizliği nedeniyle mahkemeler tarafından reddedildi.
Profesör Schwartz, “Bu davalar büyük ölçüde alay konusu ve yasal dayanağı çok az” diyor.
Schwartz; bir yargıcın bazı Trump avukatlarını barodan atmakla tehdit ederek, Cumhuriyetçi gözlemcilerin oy sayma sürecinde hazır bulunduğunu kabul etmeye zorladığı ya da başka bir olayda bir gözlemcinin seçmen sahtekârlığı olaylarına tanık olduğunu söylemesi için kendisine 130 bin dolar teklif edildiği iddialarını buna örnek gösteriyor.
Eyalet Meclisleri ve delegeler sürece dahil mi?
Başkan Trump, her bir eyalette Seçiciler Kurulu düzeyindeki sonuçlarla mücadele edemeyecek.
Seçimlerden iki hafta önce her ikisi de Cumhuriyetçi olan Senatör Jake Corman ve Temsilciler Meclisi üyesi Kerry Benninghoff, önemli bir çekişmeye sahne olan Pennsylvania eyaletinde, Central Daily Times'a bir mektup yazarak, şu ifadeleri kullandı:
“Pennsylvania Eyalet Meclisi’nin başkanlık seçimlerindeki delegelerin seçilmesi için karar vermede bir parmağı yok ve olmayacak. Pennsylvania'da başkanlık seçimlerindeki delegelerin seçilmesinin tek ve özel yolu halk oylamasıdır. Meclis’in bu süreçte hiçbir parmağı yok.”
Genel olarak, bir delegenin herhangi bir eyalette halk çoğunluğunun rızasına karşı ‘yasadışı’ bir şekilde oy kullanması olarak bilinen ‘sadakatsiz delegeler’ olgusu, yasa yapıcılar [Eyalet Meclisi] tarafından denetleniyor. 2016 yılında 6 delege oyunu değiştirmişti.
Son çare: Orduya çağrı
Eleştirmenler, Trump'ın son bir kartı daha oynayabileceğinden korkuyor: 'Olası bir sivil protesto dalgasını asker gönderip bastırarak, iktidarı ele geçirmek için kullanmak.'
Geçtiğimiz hafta Başkan Trump, Savunma Bakanı Mark Esper'i ‘görevden alıp’, Pentagon’un en üst düzey Politika Yetkilisi James Anderson ve Genelkurmay Başkan Yardımcısı Alexis Ross’u kovarak, ordunun yönetim kadrosunda hızlı bir değişim süreci yürüttü.
Ordunun üst düzey istihbarat yetkilisi Joseph Kernan ve eski Savunma Bakanı Mark Esper’in eski Genelkurmay Başkanı Jen Stewart’ın da görevden alınması bekleniyor.
Profesör Schwartz, "Demokrasinin bozulmasıyla karşı karşıyayız" diyor. ve ekliyor; "Trump, kendisine sadık insanları yerleştirmek için sivil liderliği değiştiriyor." Bu da 1807 tarihli ‘İsyan Yasası'na (Insurrection Act) başvurmanın başlangıcı olabilir.
Söz konusu yasa, ABD Başkanına, doğal afetlere yardım etmek ama aynı zamanda 'sivil kargaşa ve isyanları bastırmak için ABD askerleri ve Ulusal Muhafız birliklerini ülke topraklarında konuşlandırma' yetkisi veren bir yasa.
Haziran ayında, siyahi George Floyd'un [polis şiddeti sonucu] öldürülmesi sonrası Illinois, Minnesota ve Oregon'daki büyük gösterilerin ardından Başkan Trump, ‘İsyan Yasası'na başvurarak “ABD ordusunu konuşlandırıp sorunu hızla çözeceği” uyarısını yaptı.
Biden’ın tutuklanması mümkün mü?
Schwartz'a göre, Başkan Trump ‘İsyan Yasası’nı uygulayabilirse, Pentagon’daki ‘sivil yönetim’e "Askerlerin Biden'ı tutuklamaları emrini” veya “Demokratların kazandığı bir Eyalet Meclisi’nin tutuklanması emrini” verebilir.
Ancak Schwarts, [Trump’ın] bu konuda orduyla kolay kolay anlaşamayacağını da ekliyor.
9 Temmuz'da ABD Temsilciler Meclisi’ndeki Silahlı Hizmetler Komitesi'nin duruşması sırasında, üst düzey ordu komutanları, İsyan Yasası meselesi konusunda tarafsız olduklarını gösterdi.
ABD Ordu Sekreteri Ryan McCarthy’nin, “Amerikan sokaklarında polislik yapmıyoruz” dediği aktarıldı.
Profesör Schwartz, “Ordunun ilk olarak 2. Dünya Savaşı sonrası Nürnberg mahkemelerinde belirlenen ilkeler uyarınca yasadışı bir emre karşı gelmesine dair yasal bir hakkı vardır” diyor.
Peki ya tüm bu girişimler başarısız olur ve Trump, 20 Ocak'ta hala Beyaz Saray'dan ayrılmayı reddederse?
Schwartz, bu konuda da şunları söylüyor: “Gizli Servis [CIA], şimdiden Biden yeni başkanmış gibi davranmaya başladı. Yani eğer Trump, 21 Ocak'ta hala Beyaz Saray'daki Oval Ofis'te bulunan masada oturuyorsa, muhtemelen onu kelepçeleyip dışarı çıkaracaklar.”
Çeviri: Engin Dinç