Terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan, 15 Şubat 1999'da Kenya’da yakalanarak Türkiye’ye getirildi. PKK terörüne vurulan en büyük darbe olarak kayıtlara geçen olayın üzerinden 23 yıl geçti.
Çocuk katili Öcalan, 12 Eylül 1980 darbesinden kısa süre önce, Türkiye'den ayrılarak Suriye'ye yerleşmişti. PKK’nın etki alanını Irak'ın kuzeyine taşımasının ardından yapılan ikinci sözde kongrede, Öcalan'ın silahlı eylem talimatının ardından PKK'nın kanlı eylemleri başlamıştı.
Türkiye'de yaşayan ve özellikle kırsal kesimdeki Kürt vatandaşları silah ve baskılarla hedef alan terör örgütü, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşayan vatandaşların haklarını silahla engellemeye çalıştı.
Öcalan'ın, "DEP'e (Demokrasi Partisi) oy vermeyenin tavuğunu bile öldürün" sözünün ardından 1987'de Türkiye, PKK'nın katliamlarıyla sarsılmış ve bölücü örgüt PKK mensuplarının masumlara yönelik saldırılarının ardından terör örgütünün elebaşı Öcalan "bebek katili" olarak anılmaya başlanmıştı.
Öcalan'ın emriyle düzenlenen kanlı katliamlar 90'lı yıllarda da devam etti.
SIĞINACAK ÜLKE ARAYIŞI
Öcalan, PKK'nın silahlı ve siyasi faaliyetlerini, 1998 sonbaharına kadar fiilen Suriye'den yürüttü.
Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, Öcalan'ı topraklarında barındırmaması konusunda Şam'a yaptığı baskı sonucu Hafız Esed yönetimindeki Suriye'nin PKK'ya desteği ve Türkiye'ye yönelik söylemleri, iki ülke arasında uzun süredir devam eden krizin derinleşmesine neden olmuştu.
Hafız Esed'in kararıyla 9 Ekim 1998'de Öcalan Suriye’den sınır dışı edilmişti.
Terörist Öcalan, önce Yunanistan'a gitti, Atina'nın iltica talebini kabul etmemesi üzerine Rusya'ya sığındı. Öcalan, Rusya Parlamentosundan sığınma hakkı elde etti ancak diplomatik baskılara dayanamayan Rusya, Öcalan'ı İtalya'ya gönderdi.
İtalyan makamları, Türkiye'ye iade edilmeyeceği garantisi vererek PKK elebaşının iltica işlemlerini başlattı ancak sahte pasaport taşımaktan dolayı onu tutukladı.
İtalya'da da barınamayan Öcalan tekrar 16 Ocak 1999'da Rusya'ya gitti. Burada kendisine 10 gün süre tanınan teröristbaşı, 29 Ocak 1999'da özel uçakla tekrar Yunanistan'a geçti. Öcalan, 31 Ocak'ta Hollanda ve Belarus'a gitmek istese de bu ülkelerden iniş izni alamadı.
Bebek katili Öcalan, 2 Şubat 1999'da Yunanistan'dan ayrılarak gittiği Kenya'da Yunanistan'ın Nairobi Büyükelçiliği rezidansına götürüldü.
ÖCALAN’IN YAKALANMASI
"Lazaros Mavros" adına düzenlenmiş Kıbrıs Rum Kesimi pasaportu taşıyan Öcalan'ın yakalanması için 15 Şubat 1999'da harekete geçildi.
Nairobi Havalimanı'na gelen Öcalan, bineceği uçağın, Hollanda'dan kendisi için gönderildiğini zannederken, uçağa alınmasının ardından kelepçelendi ve gözleri bağlandı.
Teröristbaşı Öcalan, uçağın havalanmasının ardından gözleri açıldığında ilk duyduğu söz, "Abdullah Öcalan, memlekete hoş geldin." oldu.
Öcalan'ın Suriye'den sınır dışı edilmesiyle başlayan kaçış yolculuğu, 16 Şubat 1999'da sabah 03.00 sularında Bandırma'da sona erdi.
TERÖRİST ELEBAŞI ÖCALAN’IN YARGILANMASI
Öcalan'ın yargılanmasına 31 Mayıs 1999'da İmralı Adası'nda kurulan özel mahkemede başlandı, dava dokuz duruşmada tamamlandı. Davayı, Ankara 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi yürüttü.
Türk Ceza Kanunu'nun "vatana ihanet" suçunu düzenleyen 125. Maddesine göre Öcalan hakkında idam cezası verildi.
Dönemin DSP-ANAP-MHP hükümetinin kararıyla, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne uyum yasaları gereği idam cezasının kaldırması üzerine Öcalan hakkındaki idam hükmü, "ağırlaştırılmış müebbet" hapse çevrildi.
Mahkemenin gerekçeli kararında, "Öcalan'ın, eylemlerinin şiddeti, yoğunluğu ve sürekliliği ve içinde bebek, çocuk, ihtiyar ve kadınların da bulunduğu binlerce insanın öldürülmüş olması ve ülke genelinde ciddi tehlike oluşturması nedeniyle cezai sorumluluğu azaltan maddelerden yararlanmasının uygun görülmediği" açıklandı.