Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Türkiye'nin tarım potansiyelini en iyi şekilde değerlendirmek zorunda olan bir ülke olduğunu söyledi.
Bakan Kirişci, Denizli Büyükşehir Belediyesi Nihat Zeybekci Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen toplantıda, tarım sektörü temsilcileriyle bir araya geldi.
Kirişci, konuşmasında Tarım ve Orman Bakanlığının geniş bir görev alanı olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin geleceğiyle ilgili çalışmalarının önem arz ettiğini kaydeden Bakan Kirişci, tarım, toprak koruma, arazi kullanım, lisanslı depoculuk gibi konularındaki düzenlemelerin de AK Parti iktidarında yasalaştığını ifade etti.
Tek eksikliğin "su kanunu" olduğunu kaydeden Kirişci, "Suda bir çok başlılık var. Yerel yönetimler bir taraftan, Devlet Su İşleri bir taraftan, il özel idareleri başka bir taraftan. Buradaki bu dağınıklığı da ortadan kaldırmak ve bir bütünlük sağlama adına inşallah su kanunumuz da gündeme gelmiş olacak." dedi.
Bakan Kirişci, Türkiye'nin yıllardır özlemini çektiği planlı tarım, sözleşmeli üretim gibi kaynakların optimum düzeyde verimli kullanılması adına hazırlanan mevzuat çalışmasının TBMM'den geçtiğini hatırlattı. Çalışmayla, 9 kanunda 40 maddelik bir değişiklik yapıldığını söyleyen Kirişci, şöyle dedi:
"Biz kendi kendimize büyük bir ülkeyiz diyebiliriz ama bizim tarımsal üretim adına bu büyüklüğü nüfusumuzun artmasından, sanayimizin gelişmesinden, ihracatımızın yine her geçen gün artış göstermesinden kaynaklı olarak bizim topraklarımız artık bize yetmez hale geldi. Çünkü Cumhuriyet'in kurulduğu yıllardaki nüfus ile bugünkü nüfusu asla mukayese edemezsiniz. Nereden baksanız 4 katına, 5 katına çıkmış bir nüfus var ve bu nüfusun o günkü istek ve arzularıyla bugünkü istekleri ve talepleri sektörden beklentileri doğal olarak aynı değil."
GELECEĞE YÖNELİK ÇALIŞMALAR
Türkiye'de büyük değişimlerin yaşandığını söyleyen Kirişci, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin 2002 yılında kişi başı arazi varlığı 4 dekar iken bugün 2,8 dekara geriledi. 2050 yılı için veya 2053 için bunun 105 milyon olacağını öngördüğümüzde bu otomatikman bizim kişi başına 1,7 dekar gibi bir düzeye ineceğini de mutlaka bilmemiz gerekiyor. Bu çerçevede toprak zengini olmadığımız, yani topraklarımızın verimsizliğini falan onları söylemiyorum, öyle bir şeyiniz yok ama bu nüfus artışımızdan, ihracattaki geldiğimiz noktadan, ülkeyi ziyaret eden turist sayısından ve de refah seviyemizin yükselişinden dolayı biz toprağımızla ilgili daha dikkatli olmak zorundayız. Toprağımızdan maksimum gelir elde etmek, oradan maksimum üretim yaparak üreticilerimize kazanç sağlamak, ülkemizin ihtiyaçlarını da buradan temin etmek durumundayız."
Bakan Kirişci, Türkiye'nin 112 milyar metreküp suyu olduğunu, bu suyun 2050 yılında yüzde 25 azalacağının öngörüldüğünü söyleyerek, "Kişi başı su tüketimi, sanayinin kullandığı su miktarındaki artış vesaire derken su da artık bizim için bir problem olmaya başlayacak ki Denizli'miz örneğin bunu yaşıyor." dedi.
PLANLI ÜRETİM
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'ta meydana gelen depremler ve aşırı yağış nedeniyle son dönemlerde büyük kayıplar yaşayan Türkiye'nin doğal afetler noktasında risk taşıdığını anımsatan Kirişci, şöyle devam etti:
"Şimdi bunların hepsini bir topladığımızda o halde bildiğim yeni normalle karşı karşıyayız. Yani 'Siz 20 yıldan beri iktidarsınız. 20 yıldan beri ne değişti de şimdi bunları gündeme getiriyorsunuz?' denilmesin. Bu soru sorulacak olur ise de onun cevabı olsun tarzındaki bu açıklamaları lütfen kabul ediniz. Nüfusumuz artıyor, tarım alanlarımızın üzerinde baskılar var, azalıyor. Öbür taraftan ihracatımız artıyor. Ülkemize gelen turist sayısı artıyor ve iklim değişikliğinden kaynaklı olarak suyumuz azalıyor. Biz planlı bir üretim yapmak durumundayız."
TARIM ARAZİLERİ BOŞ KALMAYACAK
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, geçen ay çıkarılan, tarım ve orman alanlarında düzenlemeleri içeren kanunla, kullanılabilir arazilerin boş kalmasının önüne geçeceklerini söyledi.
Denizli Büyükşehir Belediyesi Nihat Zeybekci Kongre ve Kültür Merkezinde, tarım sektörü temsilcileri ile bir araya gelen Kirişci, TBMM'den geçen planlı tarım, sözleşmeli üretim gibi kaynakların optimum düzeyde verimli kullanılması adına hazırlanan mevzuat hakkında bilgi verdi.
Kirişci, sözleşmeli üretimle ilgili mevzuatın bu kanunun içerisinde yer aldığını belirterek, burada tarafların cayma hakları olduğunda bu caymanın bedelinin ne olacağının açık açık yazdığını kaydetti.
Tarım sigortası uygulamasının sözleşmeli üretimde zorunlu kılındığını aktaran Kirişci, sözleşme yapılan tarafların gerçek veya tüzel kişiler olup olmadığı noktasında da bir tereddüt olmasın diye bakanlığın destek sunacağını anlattı.
Bakan Kirişci, varisler arasındaki ihtilaflar veya kırsalın terk edilmesi nedeniyle kırsalda kullanılmayan alanların doğrudan vatandaş tarafından kullanılabilmesinin mevcut mevzuata göre mümkün olmadığına değinerek, şunları kaydetti:
"Ama şimdi mülkiyet hakkı ile kullanım hakkını ayırdık. 2 yıl süreyle şayet bu alanlar boş kalmaya devam ederse burayı kiralanacak alanlar envanterine dahil edeceğiz ve bu kiralama işlemine oradaki yerleşik insanlardan başlayacağız. Birtakım meslek örgütlerine diyeceğiz, ondan sonra da dışarıdan gelenlere biz tercih sıralamasında bulunacağız. Kiraya vereceğiz. Oradan aldığımız kira gelirini de varisler varsa varislerin hesabına, varisler mahkemelikse bankada bloke edeceğiz. Amacımız ne? Boş yer kalmasın. Tam 686 bin hektar alan bir şekilde değerlendirilmeyi bekler durumda. Bizim buna tahammülümüz yok. Dolayısıyla evet mülkiyet hakkı sizin ama kullanım hakkı kamunun, bütün milletindir diyoruz."
Kirişci, bitkisel üretim için desteklemelerde Çiftçi Kayıt Sistemini (ÇKS) esas aldıklarını, kayıtlılık oranının yüzde 63 olduğunu, yüzde 37'nin bundan yararlanamadığını ifade ederek, koordinatlardan yapılacak tespitle ÇKS dışındaki diğer kayıtları da esas alacak bir düzenleme yapıldığına işaret etti.
STRATEJİK ÜRÜNLER
Üretimin mutlaka planlı olması gerektiğini, üreticiden kendisine sunulacak ürünlerden birini seçmesini isteyeceklerini dile getiren Kirişci, üreticinin başka bir ürün için inat etmesi halinde birinci yıl uyaracaklarını anlattı.
Kirişci, şöyle devam etti:
"Birinci yıl için bir şey yapmıyoruz. Ama bu inadınız devam ederse beş yıl süreyle desteklemeler konusunda biz sizi desteklemeyeceğiz. Çünkü siz kendi bildiğinizi üretmeye devam edecekseniz biz de ülkenin ihtiyaçlarını, bizim coğrafyamızın ihtiyaçlarını dikkate alarak bir planlama yapacaksak o zaman bunun bu şekilde olması gerekir diyeceğiz. Bu beş yıl mahrum edilmesi desteklemelerden, buna rağmen devam ederse o zaman da bir üçüncü fazı var. Yönlendirme esaslı planlamayı da sağlayacak olan bir üretim modelini gerçekleştirmiş olacağız."
Bakan Kirişci, stratejik ürünlerle ilgili destekleri sadeleştireceklerini aktararak, "Tek bir desteğe indireceğiz ve bu tek destekle onun adı da 'fark ödemesi' olacak. Üreticimizin diğer desteklemelerle uğraşmasının, il ilçe müdürlüklerimizin bu işlerle uğraşmasının da önüne geçeceğiz." dedi.
Bu konuda pamukla ilgili örnek veren Kirişci, "Bir kilo pamuk, oturup birlikte karar vereceğiz, 15 liraya mal oldu. Bu pamuğu çiftçi refah payını da üzerine koyduğunuzda 18 lira çiftçiyi mutlu edecekse, çiftçiye diyeceğiz ki 'ey çiftçi kardeşim sen bu ürünü götür borsaya sat. 18 liranın altında satarsanız her bir kuruşunu biz fark ödemesi olarak sana ödemeyi taahhüt ediyoruz' diyeceğiz. Peki fazlaya sattı. Helali hoş olsun, biz orada hiçbir şeyin peşine düşmeyeceğiz. Ama desteklemeleri tek bir desteklemeye indireceğiz." ifadelerini kullandı.
ORMAN KÖYLÜLERİ
Orman köylülerine orman emvalinden elde edilen gelirlerden pay vereceklerini belirten Kirişci, şöyle devam etti:
"Bir milyar liralık bir orman ürünü sattık. 200 milyon liralık masrafı vardı. 800 milyon liralık bir getirisi oldu. Bu 800 milyon liranın yüzde 10'u olan 80 milyon lirayı buradaki orman köylülerine nakdi olarak dağıtacağız. Orman köylüsünün ormanı daha fazla sahiplenmesini sağlayacağız. Orman köylüsüne yakacak odunu için ve ihtiyacı olan ev yapımında kullanacağı keresteyi o ürünün maliyetinin yüzde 70 iskontolu haliyle vereceğiz."
Bakan Kirişci, mevzuatın çıkarılması dolayısıyla TBMM'ye teşekkür ederek, "Türkiye, Tarım ve Orman Bakanlığı, devrim niteliğinde, yeni bir 'Türkiye Yüzyılı'na yakışır mevzuata sahip oldu." değerlendirmesinde bulundu.