İsrail, direnişi zayıflatmak ve halk desteğini kırmak için propaganda araçlarını kullanırken, Filistin direnişi de karşı bir psikolojik savaş yürüterek İsrail'in meşruiyetini hem kendi vatandaşları hem de uluslararası kamuoyu nezdinde sorgulattı.
Bu süreçte, Al Jazeera Araştırma Merkezi tarafından yayımlanan bir analizde, İsrail’in Gazze’ye yönelik savaşında uyguladığı propaganda yöntemleri ve Filistin direnişinin buna karşı verdiği mücadele ele alındı. Yemen Üniversitesi Medya Bölümü Başkanı Abdullah Bakhash’ın hazırladığı raporda, İsrail’in psikolojik savaş stratejileri ve Filistin direnişinin medya araçlarıyla verdiği karşılık detaylı bir şekilde incelendi.
Psikolojik Savaş ve Propaganda: Tarihsel Arka Plan
Propaganda kavramı, 17. yüzyılda dini amaçlarla ortaya çıkmış olsa da, 1. Dünya Savaşı ile birlikte siyasi bir anlam kazandı. Modern toplumlarda propaganda, halkı mevcut düzene uyum sağlamaya teşvik etmek ve desteklemek amacıyla kullanılan bir araç haline geldi. Psikolojik savaş ise, propaganda ile birlikte askeri, ekonomik ve siyasi önlemleri kullanarak düşmanın moralini bozmayı, direniş iradesini kırmayı ve kendi tarafının moralini yükseltmeyi amaçlar.
Direnişin Psikolojik Karşı Savaşı
İsrail, Gazze’deki saldırılarını meşrulaştırmak için uluslararası kamuoyunda "terörle mücadele" söylemini kullanırken, Filistin direnişi ise İsrail’in işgalci kimliğini ve insan hakları ihlallerini ön plana çıkardı. İsrail’in, dijital medya platformları, uluslararası medya ve ünlü isimlerle iş birliği yaparak yürüttüğü propaganda kampanyalarına karşı, Filistin direnişi sosyal medyayı etkili bir şekilde kullanarak alternatif bir anlatı oluşturdu.
Hamas’ın 2007-2014 yılları arasında yürüttüğü psikolojik savaş, İsrail toplumunun popüler kültürüne odaklanmaktan ziyade kendi inançlarını yansıtan bir propaganda şeklinde ilerlediği için etkisiz kalmıştı. Ancak 2014’ten itibaren direniş, İsrail popüler kültürünü daha iyi analiz ederek, bu kültürü hedef alan daha etkili bir psikolojik savaş stratejisi geliştirdi.
7 Ekim 2023’te Hamas’ın gerçekleştirdiği saldırılar, yalnızca askeri değil, aynı zamanda psikolojik bir darbe olarak değerlendirildi. İsrailli araştırmacılar, bu saldırıları "çifte savaş" olarak nitelendirdi: hem fiziksel hem de psikolojik bir saldırı.
İsrail Propagandasının Zayıflaması
Savaşın ilk üç haftasında İsrail’in uluslararası medyada üstünlük sağladığı belirtilse de, özellikle Gazze’deki Baptist Hastanesi’nin bombalanmasının ardından İsrail’in anlatısının etkisini kaybetmeye başladığı ifade edildi. Dijital medya platformlarında yayılan alternatif anlatılar, İsrail’in uluslararası kamuoyundaki meşruiyetini sarsmaya başladı.
Filistin Halkının Algısı ve Medya Performansı
Abdullah Bakhash’ın çalışmasında, 40 Filistinli katılımcıyla yapılan bir anketin sonuçlarına yer verildi. Katılımcıların %70’i, Filistin direnişinin medya performansından memnun olduklarını ve İsrail propagandasına karşı etkili bir mücadele yürüttüğünü belirtti. Direnişin medya araçlarının sürekli, gerçekçi ve etkili bir iletişim dili kullandığı vurgulandı.
Ankete göre, İsrail propagandası en çok Amerikan medya kanallarında etkili olurken, sosyal medya platformları ikinci sırada yer aldı. Ancak Filistin direnişi, İsrail’in propagandasına karşı "karşı saldırı" stratejisiyle daha başarılı bir performans sergiledi.
Gazze savaşı, yalnızca askeri bir çatışma değil, aynı zamanda bir psikolojik savaş olarak da tarihe geçti. Filistin direnişi, İsrail’in propagandasına karşı etkili bir karşı anlatı geliştirerek, hem halkının moralini korumayı başardı hem de uluslararası kamuoyunda İsrail’in meşruiyetini sorgulatan bir atmosfer yarattı. Bu süreç, direnişin medya araçlarını stratejik bir şekilde kullanmasının önemini bir kez daha ortaya koydu.