Suudi yetkililer, bağımsız bir Filistin devleti kurulmadan İsrail ile tam diplomatik ilişkilerin kurulmasının mümkün olmadığını vurguladı. Bu durum, Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın Şura Konseyi’nde yaptığı açıklamada dile getirdiği “bağımsız Filistin devleti” şartı ile pekiştirildi.
Prens Selman, Filistin davasına verilen desteğin, Suudi dış politikasının temel taşlarından biri olduğunu belirtti. Aynı zamanda, Gazze’deki mevcut çatışmaların bölgesel bir savaşa dönüşme riskinin normalleşme sürecini karmaşık hale getirdiğini ifade etti. Bu politika değişikliği, İsrail ile ilişkilerin geliştirilmesini destekleyen ABD için önemli bir gerileme olarak değerlendiriliyor.
Washington, İsrail-Suudi Arabistan normalleşmesi için uzun süredir çalışmalar yürütüyordu; ancak Riyad yönetimi, savaşın ve Filistinlilere yönelik şiddetin sona ermeden bu adımın atılamayacağını açıkça belirtti. Bu karar, bölgedeki diplomatik dengeleri de etkileyecek bir adım olarak öne çıkıyor.
Suudi Arabistan, özellikle Gazze’deki sivillerin korunmasına dair endişelerini sıkça dile getirmiş, çatışmaların sonlandırılması için uluslararası toplumun daha fazla adım atması gerektiğini vurgulamıştı. Riyad’ın İsrail ile ilişkileri geliştirme sürecindeki bu tavrı, hem bölgedeki barış arayışlarına yönelik bir mesaj hem de Filistinlilerin haklarını savunma amacı taşıyor.