Türkiye

TBMM heyeti, Netanyahu'nun tutuklama emrini değerlendirdi

TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkındaki tutuklama emirlerine ilişkin "Bu kararın icrası, kararın verilmesinden daha önemlidir. Bu nedenle her aşamayı takip ettiğimiz gibi bu kararın icrasının da takipçisi olacağız." dedi.

Abone Ol

Yüksel, Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanında (UAD) İsrail aleyhine açtığı soykırım davasını takip eden Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili İsmail Emrah Karayel, Anayasa Komisyonu Üyesi ve AK Parti Denizli Milletvekili Cahit Özkan ile birlikte Meclis'te basın toplantısı düzenledi.

UCM'nin, oy birliğiyle Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama emri çıkardığını hatırlatan Yüksel, ayrıca UCM tarafından Netanyahu ve Gallant'ın sivil halka yönelik savaş suçu teşkil eden saldırıların talimatlarını verdiklerine dair makul dayanaklar bulunduğunun tespit edildiğini aktardı.

"UCM, Roma Statüsü'nün adalet mekanizmalarını kararlılıkla uygulamıştır"

Uluslararası hukuk ve insanlık adına tarihi bir ana tanıklık edildiğinin altını çizen Yüksel, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Uluslararası Ceza Mahkemesinin verdiği tutuklama kararları, adaletin sınır tanımadığını ve mağdurların sesi olmayı sürdüreceğini bize bir kez daha gösterdi. Bu kararın icrası, kararın verilmesinden daha önemlidir. Bu nedenle her aşamayı takip ettiğimiz gibi bu kararın icrasının da takipçisi olacağız. UCM, İsrail'in itirazlarını oy birliğiyle reddederek, Roma Statüsü'nün adalet mekanizmalarını kararlılıkla uygulamıştır."

Cüneyt Yüksel, kararın, insanlık adına mücadele eden herkesin sesi, sessiz bırakılmış milyonların çığlığı olduğunu dile getirdi.

Tutuklama emirlerinin, Gazze'de yankılanan acının, Filistin halkının çektiği ızdırabın ve insanlık onuruna yapılan saldırıların cezasız kalmayacağına dair güçlü bir beyan olduğunun altını çizen Yüksel, UCM'nin, Netanyahu ve Gallant'ın suç işlediğine dair "makul gerekçeler" olduğunu belirttiğini anlattı.

Yüksel, "Uluslararası bir mahkeme olan UCM'den gelen bu kararın Netanyahu ve hükümetini durdurması gerekmektedir. Artık mızrak çuvala sığmamaktadır. Çünkü, Netanyahu ve hükümetinin, cinayet şebekesinin, uluslararası mahkemeler tarafından aleyhine kararlar alındıktan sonra Gazze ve Batı Şeria'daki saldırıları yoğunlaştırma eğiliminde olduğunu gözlemliyoruz." diye konuştu.

Filistin halkının yıllardır ablukanın gölgesinde yaşam mücadelesi verdiğine dikkati çeken Yüksel, dünyanın Filistin halkının çığlıklarını duymazdan geldiğini belirtti. Yüksel, "Anneler, evlatlarını kucaklarında toprağa verirken adaletin sessiz kaldığını da gördük. Gazze'nin insanları yıkıntılar arasında yaşamaya çalışırken dünya kör ve sağır gibi davrandı. Ama bugün tarihi bir gün. Adalet onların yanında olduğunu bu kararla gösterdi. Netanyahu ve Gallant gibi bu cinayet şebekelerinin, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle sorumlu tutulacakları kararı verilmiş oldu. Bu sadece hukukun değil, insanlık onurunun zaferidir." değerlendirmelerinde bulundu.

"Adalet, güçlülerin lütfu değil mazlumların hakkıdır"

UCM'nin mazlumların çığlığını duyduğunu vurgulayan Yüksel, kararın, adaletin ne kadar güçlü bir araç olduğunu gösterdiğini ifade etti.

TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Yüksel, kararın İsrail ve cinayet şebekesi için cezasızlık döneminin bittiğini ilan ettiğini de dile getirdi.

Tutuklama kararlarının tarihi ve cesur bir adım olduğuna işaret eden Yüksel, UCM'nin, Filistin topraklarında işlenen suçlar için yargı yetkisini teyit ettiğini söyledi. İsrail'in yargı yetkisine itirazlarının, UCM tarafından reddedildiğini de anlatan Yüksel, Netanyahu ve Gallant'ın, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan sorumlu tutulduğunun ifade edildiğini aktardı.

Cüneyt Yüksel, UCM'nin kararlılığının, insan haklarına olan bağlığı ve savaş suçlarıyla mücadeleyi pekiştirdiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Adalet, güçlülerin lütfu değil, mazlumların hakkıdır ve bugün bu hakkın teslim edildiği bir gün olmuştur. Bundan sonraki süreçte bugüne kadar olduğu gibi insanlık vicdanında mahkum olan İsrail'in hukuk önünde de mahkumiyetinin sağlanabilmesi için çalışmalarımızı Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde kararlılıkla sürdüreceğiz. Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Uluslararası Adalet Divanı nezdinde yürütülen hukuki süreçlere elimizden gelen tüm desteği sunacağız."