Tunus'taki bir insan hakları örgütü, Pazartesi günü, ülkenin güneydoğu kısmında bulunan Sfax kentinden sürülen onlarca göçmenin acil yardım çağrısında bulundu. Bu göçmenler, Tunus makamları tarafından Libya ve Cezayir sınırlarına taşınmışlardı.

YASAL HAKLAR VE GÖÇMEN KORUMA İÇİN ÇAĞRI

"Beity" isimli örgüt, Pazartesi günü bir bildiri yayınlayarak hükümet kurumları, sivil toplum kuruluşları ve insan hakları savunucuları ile "acil koordinasyon" çağrısı yaptı. Bu koordinasyon, Sahra Altı Afrika ülkelerinden gelen göçmenlerin bakımını sağlamak ve kaynakları toplamak amacıyla gerçekleştirilmeli.

SAHRA KENARINDA BIRAKILAN GÖÇMENLER

Örgüt, "Son günlerde Sfax bölgesinde, tek başlarına bırakılan ve gerçek bir kovalamacanın ardından çöl kenarlarına sürülen göçmenlerin durumuna tanık oluyoruz" ifadelerini kullandı.

ŞİDDETLİ ÇATIŞMALAR VE SÜRÜLEN GÖÇMENLER

Geçen hafta, Sfax'ta Sahra Altı Afrika ülkelerinden gelen göçmenlerle yerel halk arasında çıkan şiddetli çatışmalarda bir Tunus vatandaşı hayatını kaybetti. Olaylar sonrasında makamlar, otobüslerle göçmenleri tahliye etti ve onları Libya ve Cezayir sınırlarındaki bölgelere taşıdı.

GÖÇMENLER ARASINDA ARTAN ENDİŞE

En az 450 göçmen, Tunus ve Libya arasında bulunan bir tampon bölgede toplandı. Bu göçmenlerin 260'ı, özellikle Medenine, Tataouine ve Gabes (güney) olmak üzere diğer Tunus şehirlerine taşındı. Yaklaşık on kişi ise Ben Gardane'deki bir hastaneye kaldırıldı.

YARDIM GİRİŞİMLERİ

Öte yandan, Tunuslu Kızılay ekibi, son birkaç gün içinde göçmenlere su ve yiyecek sağladı ve yaralılara yardım etti. Bu durum, göçmenlerin ifadeleri ile doğrulandı.

Uluslararası Kınamalar ve Göçmen Hakları İhlalleri

"Uluslararası Mültecileri Yardım Etme" örgütü, Pazartesi günü yayınladığı bir bildiri ile "siyah Afrikalı göçmenlerin şiddetli tutuklanması ve zorla sürülmesini" kınadı. Örgüt, bu kişilerden bazılarının Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne kayıtlı olduğunu veya Tunus'ta yasal statüye sahip olduğunu belirtti.

BM'ye Başvurular ve İşkence İddiaları

Pazartesi günü, Tunus'taki "Dünya İşkenceyi Karşıtı Örgüt" de, BM'ye bağlı İşkenceyi Önleme Komitesi'ne bir çağrıda bulundu. Bu, 2 Temmuz'da Tunus ve Libya sınırlarına sürülen ve "hiçbir sebep olmadan tutuklanan" ve Ben Gardane'deki bir güvenlik merkezinde "demir bir çubukla dövülen" bir Sahra Altı Afrikalı göçmene ilişkindi.

Başkanın Açıklamaları ve Artan Göçmen Karşıtı Söylemler

Göçmen karşıtı nefret söylemi, Tunus Cumhurbaşkanı Kais Saied'in geçen Şubat ayında düzensiz göçü kınayıp, bunu ülkesi için bir demografik tehdit olarak nitelendirmesinden bu yana artmaktadır.

Saied, geçen Şubat ayında Ulusal Güvenlik Konseyi'nde yaptığı konuşmada, Sahra Altı Afrika'dan gelen büyük sayıda düzensiz göçmen akışının önüne geçilmesi gerektiğini belirtti. Bu durumu, "Tunus'un demografik yapısını değiştirmeyi hedefleyen bir suç düzenlemesi" olarak nitelendirdi.

Saied, "Bu durum normal değil. Bu yüzyılın başından beri Tunus'un demografik yapısını değiştirmeyi amaçlayan bir suç düzenlemesi var. 2011'den sonra büyük miktarda para alan birçok parti var," dedi.

DİREKT HAREKETE GEÇİLİYOR: AYRIMCILIĞA KARŞI MÜCADELE

Buna karşılık, "Beyti" adlı insan hakları örgütü, Pazartesi günü yayınladığı bir açıklamada, "hak savunucuları, sivil toplum kuruluşları ve hükümet kurumlarıyla acilen ve koordineli bir şekilde" işbirliği yapmanın önemini vurguladı. Örgüt, "çabaları koordine etmek ve kaynakları toplamak" için bu işbirliğinin hayati olduğunu belirtti. Bu eylem, özellikle Sahraaltı Afrika ülkelerinden gelen göçmenlerin bakımı için gereklidir. Beyti organizasyonu ayrıca, "Son günlerde Sfax bölgesinde, kendi başlarına bırakılan ve sürekli bir tehdit altında yaşayan göçmenlerin gerçek bir kovalamacayla sınır bölgelerine sürüldüğünü gözlemliyoruz." dedi.

GEÇMİŞTEKİ GERİLİM: SFAKS'IN SORUNLARI

Geçen hafta, Sfax, Sahraaltı Afrika ülkelerinden gelen göçmenler ve yerel halk arasında ölümcül çatışmalara sahne oldu. Bu çatışmalar sonucunda bir Tunus vatandaşı hayatını kaybetti. Yetkililer, otobüslerle göçmenleri tahliye etti ve onları Libya ve Cezayir sınır bölgelerine taşıdı.

SINIRDA TOPLANANLAR: 450 GÖÇMEN

Ras Jadir bölgesine yakın bir askeri tampon bölgesinde, en az 450 göçmen toplandı, bu durum medya ve STK'lar tarafından rapor edildi. Bu kişilerin 260'ı, özellikle Medenine, Tataouine ve Gabes'e (güney) olmak üzere diğer Tunus şehirlerine tahliye edildi.

HASTANEDE TEDAVİ: 10 GÖÇMEN

Ben Guerdane'deki bir hastaneye yaklaşık 10 kişi daha götürüldü. France Press Ajansı muhabiri, belirli bir sayıda kişinin bir yatılı lisede toplandığını bildirdi.

MALİ BÜYÜKELÇİLİĞİ'NİN YARDIMI

Öte yandan, Mali Büyükelçiliği'nden bir kaynak France Press Agency'ye, temsilciliklerinin "son günlerde Sfax'tan kaçan on Mali vatandaşını kabul ettiğini" belirtti. Bu kişilerden biri, "bir grup yerel halktan kaçmaya çalışırken kolu kırıldı."

KIZILAY: YARDIM ELİ

Tunus Kızılay'ının bir ekibi, son birkaç gündür göçmenlere su ve yiyecek sağladı ve yaralılara yardım etti, bu durum göçmenlerin ifadeleri ile doğrulandı.

ULUSLARARASI TEPKİLER: HAK İHLALLERİ

Uluslararası Mültecileri Kurtarma Örgütü, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, "şiddetli tutuklamalar ve yüzlerce Afrikalı göçmenin zorla sınır dışı edilmesini" kınadı. Örgüt, bazılarının "Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne kayıtlı olduğunu veya Tunus'ta yasal bir durumunun olduğunu" belirtti.

DİRENİŞ: İŞKENCEYE KARŞI SAVAŞ

"Torture Against World Organization" adlı kuruluş, Pazartesi günü Tunus'ta yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Komitesi'ne, "Sahraaltı Afrika'dan bir göçmenin, hiçbir sebep gösterilmeden tutuklanmasını ve "Ben Guerdane'deki (doğu) güvenlik merkezlerinde bir demir çubukla dövülmesini" kınadı. Göçmen, 2 Temmuz'da Tunus ve Libya arasındaki sınıra sürüldü.

SÖZLÜ SALDIRILAR: NEFRET SÖYLEMİ YAYILIYOR

Yasadışı göçmenlere karşı nefret söylemi, Tunus Başkanı Kais Saied'in yasadışı göçü kınadığı ve bunu ülkesi için bir demografik tehdit olarak nitelendirdiği zamandan bu yana arttı.

ULUSAL GÜVENLİK KONSEYİ'NDE ÇAĞRI: DEMOGRAFİK TEHDİT

Saied, 21 Şubat'taki Ulusal Güvenlik Konseyi'nde, Sahraaltı Afrika'dan ülkesine düzensiz göçmenlerin büyük sayıda girişinin durdurulması gerektiğini belirtti. Saied, durumu, "Tunus'un demografik yapısını değiştirmeyi hedefleyen suçlu bir düzenlemeye" bağladı.

ELEŞTİRİ: SUÇLU DÜZENLEME

Saied, "Bu durum normal değil ve bu yüzyılın başından beri Tunus'un demografik yapısını değiştirmeyi amaçlayan suçlu bir düzenlemeye göre hazırlandı. 2011'den sonra bazı gruplar, Sahraaltı Afrika'dan yasadışı göçmenleri Tunus'ta yerleştirmek için büyük miktarda para aldı." dedi.

AÇIKLAMA: GİZLİ HEDEF

Saied, "bu sürekli düzensiz göç dalgalarının gizli hedefinin, Tunus'un sadece bir Afrika ül

kesi haline gelmesi olduğunu" iddia etti. Saied, "Bu durum Tunus'un tarihsel ve medeniyet kimliğini tehdit ediyor." dedi.

YASAL CEZALAR: GÖÇMENLERİ KABUL EDENLERE PARA CEZASI

Tunus Başkanı, yasa dışı göçmenlere ev sahipliği yapanlara para cezası verilmesini içeren bir yasa üzerinde çalıştıklarını belirtti. Bu kanunun amacı, "ülkeyi yasadışı göçün tehditlerinden korumak ve göçmenlerin insan haklarını güvence altına almak"tır.

SINIR KONTROLLERİ: TUNUS SINIRI GÜÇLENDİRİLDİ

Libya ile olan sınırı güçlendirmek için bir dizi önlem uygulayan Tunus, geçtiğimiz aylarda binlerce kişinin ülkeye girişini engelledi. Fakat bu tür önlemler, sınır kontrolü ve göçmenlere karşı tavrı konusunda hükümete uluslararası düzeyde eleştiri getirdi.

ÇATIŞMALAR: GÖÇMENLER VE YERLİLER ARASINDA GERGİNLİK

Göçmenler ve yerli halk arasında sık sık çatışmalar yaşanıyor. Bu durum, özellikle Sahraaltı Afrika göçmenleri için güvenlik sorunlarına yol açıyor. Göçmenler, dil ve kültür farklılıkları nedeniyle toplum tarafından kabul görme konusunda zorluklar yaşıyor. Birçok göçmen ayrıca ayrımcılığa, zorla sınır dışı edilmeye ve diğer insan hakları ihlallerine maruz kalıyor.

ULUSLARARASI TOPLUMUN ROLÜ: MÜLTECİ KORUMASI

Uluslararası toplumun, mültecilerin korunması ve bu tür krizlerin önlenmesi için daha aktif bir rol alması gerektiği düşünülüyor. Bu, mültecilere yönelik koruma mekanizmalarını güçlendirmek, mültecilerin yerleştirilmesine ve entegrasyonuna yardımcı olmak ve mültecilerin haklarını savunmak için yasal ve politik çerçeveyi geliştirmek anlamına gelir.

Sorunun çözümü, sadece Tunus hükümeti ve uluslararası toplum arasında değil, aynı zamanda diğer Afrika ülkeleri ve özellikle de göçmenlerin geldiği ülkelerle birlikte gerçekleştirilebilir. Herkesin bu meselede sorumluluk alması ve uyumlu bir şekilde hareket etmesi gerekiyor.

Bu durum, daha geniş bir çerçevede, göçün çok boyutlu ve karmaşık bir sorun olduğunu göstermektedir. Göç, ekonomik, sosyal, politik ve çevresel faktörlerin bir araya geldiği bir olgudur ve bu yüzden çözümü de bu faktörlerin hepsini içerecek bir yaklaşıma ihtiyaç duyar. Bu nedenle, sadece güvenlik tedbirleri veya yasal cezalarla bu sorunu çözmek mümkün değildir. Bunun yerine, kapsamlı ve çok boyutlu bir yaklaşıma ihtiyaç vardır.