Nahda Hareketi Şura Konseyinin Facebook hesabından yapılan yazılı açıklamada, "25 Temmuz'da alınan kararları reform için bir fırsata dönüştürmeliyiz ve bu uygulamalar demokratikleşme aşamalarından biri olmalı." ifadesine yer verildi.
Ülkedeki en büyük parti olan Nahda Hareketi Şura Konseyinin, Cumhurbaşkanı Said'in aldığı kararların ardından ülkedeki durumu görüşmek üzere olağanüstü toplandığı duyurulmuştu.
Tunus'ta ne olmuştu?
Tunus'ta 25 Temmuz'da hükümet ve muhalefet partilerine yönelik kitlesel protestolar yapılmış, çıkan olaylarda başta Nahda Hareketi olmak üzere bazı parti merkezlerine saldırılar düzenlenmişti.
Cumhurbaşkanı Kays Said de kendisine olağanüstü yetkiler tanıyan Anayasa'nın 80. maddesini hayata geçirdiğini duyurmuştu. Said, bu adımıyla Meclisin tüm yetkilerini dondurduğunu, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya aldığını, mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi'yi azlettiğini ve kendi atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralacağını açıklamıştı.
Bu kararların ardından parlamentoya gitmeye çalışan Tunus Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi Lideri Raşid el-Gannuşi ile beraberindeki milletvekillerini askerler Meclise almamıştı.
Cumhurbaşkanı Said'in kararları üzerine halkı barışçıl mücadeleye çağıran Gannuşi, yasal bir dayanağı bulunmayan bu adımın bir "darbe girişimi" olduğunu vurgulamıştı.
Kays Said kimdir?
Tunus'un 2014'te hayata geçirdiği ve "Arap dünyasının en demokratik anayasası" unvanına sahip metni inceleyen uzmanlar komitesinin içinde yer alan Kays Said (61), seçimlerde klasik anlamda poster, afiş tanıtım ve benzeri bir kampanya yürütmeyi reddetti.
Tunus'un sahil bölgesindeki Nabil vilayetine bağlı Beni Hiyar kentinde 1958'de doğan Said, eğitimini hukuk, uluslararası hukuk ve anayasa hukuku üzerine tamamladı.
Said, kariyerinin büyük bir kısmını üniversitede akademik çalışmalar yaparak ve ders vererek geçirdi.
Seçim kampanyası sırasında herhangi bir siyasi partiyle ittifak kurmaktan uzak duran Said, devletin adaylara sağladığı cumhurbaşkanlığı kampanya ödeneğini de kabul etmedi.
Anayasa Profesörü Said'in, "siyasette ahlak, yolsuzlukla mücadele, kanun devleti" gibi konularda klasik Arapçayı ısrarla ve beceriyle kullanarak seçim kampanyasında halka sunduğu vaatleri, geleneksel siyaset ve sandığa küsmüş seçmenleri oy vermeye ikna etti.
Said, 2011'de Arap Baharı'nın fitilini ateşleyen Tunus'ta sıkça kullanılan "Halk rejimin yıkılmasını istiyor" sloganından esinlenerek seçim kampanyasında "Halk istiyor" ifadelerini tercih etti.
Tunus'taki cumhurbaşkanlığı ve parlamento arasında paylaştırılmış yönetim sisteminde reform yapmak Said'in kampanya vaatleri arasında yer aldı.
Said, Tunus'taki bütün yerleşik partiler ve seçim ittifaklarının adaylarını geride bırakarak favori aday olarak ikinci tura kalmayı başardı ve ikinci turda da yüzde 70'in üzerinde oy oranıyla ezici bir zafer elde etti.
Said'e oy verenler arasında Tunus'taki ideolojik çekişmelerden, kamplaşmalardan uzaklaşmak isteyen, geleneksel siyasi partilere karşı hayal kırıklığı duyan, kendi görüşündeki oluşumlardan dışlanmış veya uzaklaşmış solculardan, İslamcılara, her kesimden ismin bulunuyordu.
Ortadogu Haber / AA