İki ülkenin ilişkileri İsrail’in Filistinlilere yönelik işgal politikasını sürdürmesi ve meşruiyet zemini oluşturmaya çalışması nedeniyle bozulmuştu.
İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un Türkiye’yi ziyaret tarihini açıklaması ve Herzog'un ziyareti öncesinde Türkiye'den bir heyetin İsrail'e giderek ilgili makamlarla görüşmede bulunması iki ülkenin normalleşme adımları olarak görüldü.
TÜRKİYE İSRAİL İLİŞKİLERİNİN BOZULMA SÜRECİ
Türkiye ve İsrail arasındaki siyasi ilişkiler 2008 yılındaki Dökme Kurşun Operasyonu’ndan itibaren gerilmeye başlamış, “One Minute” olayı, “alçak koltuk” hadisesi ve 30 Mayıs 2010’da gerçekleşen Mavi Marmara saldırısı ile ilişkilerdeki gerilim zirveye tırmanmıştı.
Taraflar, 2016’da ilişkilerin normalleşmesi adına hamlede bulunsa da İsrail’in Filistinlilere yönelik işgal politikasına devam etmesi ve özellikle de Donald Trump yönetiminin desteği ile işgali meşrulaştıracak hamlelerde bulunması Türkiye-İsrail ilişkilerindeki gerginliğin devam etmesine neden olmuştu.
En son olarak 2018’de gerçekleşen geri dönüş yürüyüşü gösterilende İsrail’in orantısız güç kullanması neticesinde Türkiye, İsrail büyükelçisini geri çekmişti.
İLİŞKİLERİN DÜZELMESİ SİNYALİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz aylarda İsrail ile yeniden bir sürecin başlayıp başlamayacağı konusunda iki ülkenin istihbarat örgütlerinin görüştüğünü bildirmiş, Erdoğan’ın gerçekleştirdiği açıklamanın ardından hem Türkiye hem de İsrail tarafından ‘diyalog’ mesajları gelmiş ve Ocak 2022'de iki ülkenin dışişleri bakanları 13 yıl aradan sonra ilk kez telefonda görüşmüştü.
İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, 9-10 Mart tarihlerinde Türkiye'de olacağını belirtmiş ve bu ziyaret ikili ilişkilerdeki fırsat, zaaf ve beklenti noktalarını tekrar gündeme getirmişti.
Türkiye ile İsrail ilişkilerindeki normalleşme hamlesiyle ilgili olarak İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nde (İNSAMER) yer alan analizde, iki ülke arasındaki görüşmelerde Suriye ve İran konusunda diyaloğu arttırmak, ticaret ve turizmi geliştirmek, siyasi alanda iş birliği, Doğu Akdeniz’de iş birliği gibi birçok müzakere konusunun gündeme geleceği ifade edildi.
Kadriye Sınmaz tarafından kaleme alınan makalede, “Liderler arasındaki görüşmelerde ana gündem maddesinin “Doğu Akdeniz” olması beklenmektedir. Hem iki ülke arasındaki gergin siyasi ilişkiler hem de Trump’ın agresif Ortadoğu politikası Doğu Akdeniz’de 2019’dan itibaren Türkiye’ye karşı düşmanca adımlar atılmasına yol açmıştır. İsrail, Doğu Akdeniz’deki enerjinin çıkartılması ve dağıtılması ile ilgili Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Mısır’la birlikte Türkiye’yi dışarıda bırakarak hareket etmiştir.” ifadelerini kullandı.
2007’DEN BERİ İLK ZİYARET
“Herzog’un ziyareti, hem Şimon Peres’in 2007 gezisinden bu yana Türkiye’ye cumhurbaşkanlığı düzeyinde ilk ziyaret olması hem de geçen sürede iki ülke arasında büyük krizlerin yaşanması hasebiyle oldukça önemlidir.” diyen Sınmaz, Türk kamuoyunda olumsuz bir imaja sahip olmayan Herzog’un ilk görüşmeler için uygun bir isim olduğunun söylenebileceğini belirtti.
Sınmaz, İsrail hükümet yetkililerinin de “Türkiye ile normalleşmeye temkinli yaklaşmakla birlikte Herzog’un yürüttüğü politikayı desteklediklerini ifade etmektedirler.” dedi.
GÖRÜŞ AYRILIKLARI DEVAM EDİYOR
Ziyaretin önemli olduğunu belirten Sınmaz, daha önceki krizlerin temelini oluşturan bazı görüş ayrılıklarının hâlen devam ettiği ve tarafların birbirlerinden bazı taleplerinin olduğunu anımsattı.
İsrail’in terör örgütü ilan ettiği HAMAS’a Türkiye’nin verdiği desteği kesmesini talep ettiğini belirten Kadriye Sınmaz, Türkiye’nin ise İsrail yönetiminden Filistin’e yönelik saldırılarını ve diğer hak ihlallerini sona erdirmesini istediğini belirtti.
Geçtiğimiz günlerde Jerusalem Post’a demeç veren İsrailli üst düzey bir yetkili, ülkesinin bu süreçte hiçbir ön koşul sunmadığını bildirmişti.
ANA GÜNDEM MADDESİ: DOĞU AKDENİZ
“Liderler arasındaki görüşmelerde ana gündem maddesinin ‘Doğu Akdeniz’ olması beklenmektedir.” ifadesini kullanan Sınmaz, iki ülke arasındaki siyasi gerginliğin İsrail’in Doğu Akdeniz’de 2019’dan itibaren Türkiye’ye karşı düşmanca adımlar atılmasına yol açtığını belirtti.
İsrail’in, Doğu Akdeniz’deki enerjinin çıkartılması ve dağıtılması ile ilgili Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Mısır’la birlikte Türkiye’yi dışarıda bırakarak hareket ettiğini ifade eden Sınmaz, 2019’da “Doğu Akdeniz Gaz Forumu”nun kurulduğunu, 2020’de ise “East-Med Boru Hattı Projesi” ile ilgili anlaşmanın imzalandığını hatırlattı.
Sınmaz, Türkiye’nin 27 Kasım 2019 tarihinde Libya ile deniz yetki alanları anlaşmasını imzalamasının hukuki açıdan; denizin altından geçecek boru hattının maliyetinin çok yüksek olmasının da maddi açıdan projeyi tartışmalı hâle getirdiğini belirtti.
Kadriye Sınmaz, Türkiye ile İsrail arasında pozitif söylemlerin gündemde iken, ABD’nin çok önemli bir adım atarak East-Med projesinden desteğini çektiğini ifade etti.
“İLİŞKİLERİN KURUMSALLAŞMASI ZAMAN ALABİLİR”
“Türkiye-İsrail ilişkilerinde Herzog’un ziyareti ile başlayacak süreçte lider diplomasisi aracılığıyla ilerleme kaydedilse bile ilişkilerin kurumsallaşmasının zaman alacağı muhakkaktır.” ifadesini kullanan Sınmaz, ilk adım olarak karşılıklı elçilerin atanmasının beklendiğini belirtti.
Sınmaz, “Sonraki görüşmelerde ise Suriye ve İran konusunda diyaloğu arttırmak, ticaret ve turizmi geliştirmek, siyasi alanda iş birliği, Doğu Akdeniz’de iş birliği gibi birçok müzakere konusu gündeme gelecektir.” dedi.
KÖRFEZ ÜLKELERİNİN İSRAİL’LE NORMALLEŞMESİ
Eski ABD Başkanı Donald Trump öncülüğünde 2020’de Bahreyn, BAE ve İsrail arasında Beyaz Saray'da düzenlenen törenle "ilişkilerin normalleştirilmesi"ne yönelik "Abraham Accords (İbrahim Anlaşması)" imzalanmıştı.
İsrail’in, İbrahim Anlaşmaları çerçevesinde BAE, Fas, Sudan ve Bahreyn ile diplomatik ilişkiler kurarak dış politikada seçeneklerini arttırdığını ve geçmişe göre elinin daha güçlü olduğunu belirten Sınmaz, “Fakat hem yeni bölgesel düzen anlayışı hem de İran karşısında Türkiye’nin önemli bir ortak olarak görülmesi, İsrail’in de bu sürece istekli yaklaşmasına sebep olacaktır.” ifadelerini kullandı.